ZEKİ PAŞALI’DAN DOBRA DOBRA

İş adamı Zeki Paşalı, iş adamı kimliğinden ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetlerinden çok, özellikle Beykoz’un merkezinde bulunan ve soyadını taşıyan marketinin trafiğin kilitlenmesine neden olduğu şeklindeki şikâyetler ile gündeme geliyor.

ZEKİ PAŞALI’DAN DOBRA DOBRA
09 Kasım 2013 - 00:31

Beykoz Meydanı’na gelen arabaların hepsi bana gelse, ben zaten köşeyi dönerim!

Beykozlu iş adamı Zeki Paşalı, iş adamı kimliğinden ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetlerinden çok, özellikle Beykoz’un merkezinde bulunan ve soyadını taşıyan marketinin trafiğin kilitlenmesine neden olduğu şeklindeki şikâyetler ile gündeme geliyor.

İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yıllık olarak gerçekleştirilen ve benim bugüne kadar 3 tanesine katıldığım Huzur toplantılarında, özellikle Beykoz merkezde bulunan 2 marketin adı ifşa edilerek, bunların trafiği tıkadıkları belirtiliyor ve yetkililerden bu konuda önlem almaları isteniyor. Hazır, son yapılan toplantıda bu konu tekrar gündeme getirilmiş ve bunun üzerine de Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek de bıkkın bir şekilde ve Beykoz yerel basınını da bu konuya parmak basmadığı yönünde uygun olmayan bir dil ile eleştirmişken, ‘sorunun merkezindeki isimlerden öne çıkanı ile bir görüşelim, bakalım neler söyleyecek?’ dedim.  Tabii, bu konuda sadece söz konusu marketin sahibi ile görüşmek ile kalmadım, vatandaşlarımız ve çok farklı esnafımız ile de konuştum. İşin vatandaş ve esnaf ayağındaki röportajı farklı bir başlık altında sunacağız dikkatlerinize. Beykozlu iş adamına, Paşalı Marketler zincirinin sahibi Zeki Paşalı’ya gelince…

Zeki Paşalı’ya, “ Beykoz trafiğini kilitliyor musunuz?” diye dobraca sorduğumda, bana dobra cevaplar verdiğini gördüm. Söyleşimiz sırasında, “ Beykoz ve trafik sıkışıklığı” mevzuunda sürekli olarak adının geçirilmesinden dolayı oldukça rahatsız olduğunu ve bundan üzüntü duyduğunu ve hatta kırıldığını gözlemlediğim Zeki Paşalı, deyim yerindeyse, bu konuda oldukça doluydu. Sohbetimiz, bu nedenledir ki, planladığımdan daha uzun sürdü. Ancak ben de bu şekilde, sadece bir market ve restoran sahibi bir Zeki Paşalı’dan ziyade, çok yönlü ve annesinin ürettiği sütün, tereyağının, lahananın satışından bugünlere gelmiş, arkadaşları maça giderlerken, içi gitmiş ancak çalışmak zorunda kalmış bir Zeki Paşalı’nın hayat defterinin yapraklarını aralama olanağı bulmuş oldum…

Zeki Paşalı, bakın neler söyledi:

‘ Marketler burayı kapattı’ algısı doğru değil

“ Bizim hiç kimsenin yolunu kapatmaya ve engellemeye hakkımız yok. Beykoz merkezdeki trafik olayına gelince… Bizim orada marketimiz var. 1996 yılından beri orayı işletiyoruz. İnsanlarımızın, ‘ marketler burayı kapattı’ şeklinde yanlış bir algısı var burada. Oysa, marketimizin önüne çekilen arabaların 3 ya da 4 tanesi marketler için geliyorsa, orada 11 tane de banka var! ING’den başlıyorsunuz, Bank Asya, Yapı Kredi, Ziraat, İş Bankası, Garanti Bankası … gibi. Yani bu bankalara her gün gelen belki 2 bin’in üzerinde müşteri var. Bu bankalara gelenler de, ekmek fırınına gelenler de, sağlık ocağına gelenler de aynı yere park ediyorlar.

Vatandaş, arabasını marketin önünde bırakıp Yeniköy’e geçiyor!

Oraya İSPARK gelene kadar ve geldikten sonra da arabasını oraya çekerek, Yeniköy’e geçen ve akşam gelip alan da var. Yine, bizim bu mahallemizde 20’yi aşkın konut mevcut ve bunların hepsinin arabaları var. Bunlar da arabalarını oraya çekip gidiyorlar. Ama hangi Belediye Başkanı gelirse gelsin, algı; sivil toplum örgütlerimizde biraz öne çıktığımızdan, biraz daha hareketli olduğumuzdan dolayı, ‘ Paşalı Marketi trafiği kilitliyor’ şeklinde. Benim çevre ile iletişimim iyi olduğu için, sanki siyasiler bize bir ayrıcalık tanıyor gibi bir algı oluşuyor insanlarda. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Bizim insanların geçiş yollarını engelleme gibi bir lüksümüz de yok. İşimizin biraz fazla hareketli olması, mekânların küçük olması dolayısıyla bazı dönemlerde ( market dışına) ürün koyuyoruz. Ancak önce Soğuksu marketimizi kendi yerimize çektik; ardından Çukurçayır mağazamızda da aynısını yaptık. Şimdi de Beykoz’da yola hiç çıkmamak için ön vitrinlerimizi 60 santimetre daha içeri çekiyoruz. Yani, marketimizin önünde mal olsa dahi, bizim kendi alanımızda olacak. Yani, evet şu anda kaldırıma taşıyoruz; taşmasak, zaten bu konuda konuşuyor olmazdık sizinle de.

Bunu diyenler 1 kuruş vergi ödemişler mi?

Ancak biz ürünlerimizi oradan tamamen de kaldırsak, bu Paşalı rahatsızlığı insanlarda bir şekilde olacak! Dikkat edin, Huzur Toplantısı’nda bu konudaki şikâyetleri kimler dile getiriyor? Bunu dile getirenler, kaç insan çalıştırmışlar? 1 kuruş vergi ödemişler mi? Şu anda Paşalı Market’te toplam180 eleman çalışıyor. Hepsi Beykoz’un çocuğu. Yani, Elmalıköylü, ortaokul mezunu 2 kardeşin işlettiği bu 7 şubeli şirkette, 180 tane eleman çalışıyor. 33 senedir insanlara hizmet ediyoruz biz. 1981’den beri Beykoz’da ticaret yapıyorum ben.

Ahır ahır dolaşarak yem indirdik bindirdik

Bizim geçmişimizde ticaret diye bir şey yoktur. Köyden annemin inekler ile elde ettiği sütlerden gelen bir çizgi bu. Oradan elde etiğimiz tereyağı ile, pırasa ile, lahana ile evlere gittik, pazarlara gittik. Benim arkadaşlarım her Pazar günü maça gittiklerinde, biz pazarda çalıştık. 1996 yılına kadar kar kış demeden, Onçeşmeler’den su taşıdık, çeşmenin arkasındaki kiralık yerimizi bu suyla yıkadık suya para vermeyelim diye. İşte bu çizgiden geliyoruz biz. Bizde dededen babadan tüccarlık yok; ortaokul mezunuyuz biz. Sadece beden gücü ile 1981 yılından 1996 yılına kadar yemcilik dahil, kamyondan yemleri indirmek bindirmek suretiyle, köylerde ahır ahır dolaşarak hayvan yemi sattık 2 kardeş. Para, havada lay lay lom ile gelmedi bize. Ama o gün (maça gitmeyip de) o işleri yapanlar, bugün işveren olarak devam ediyor.

İstanbul Ticaret Odası’nda şu anda tek Beykozlu Meclis üyesi benim

Beykoz’da bir marka çıkacak, kendi bölgesinde bir sürü yabancı markete karşı ayakta duracak, yanında 180 tane Beykozlu eleman çalıştıracak ve birçok sivil toplum kuruluşunda yer alacak! İstanbul Ticaret Odası’nda şu anda tek Beykozlu Meclis üyesi benim. Beykozlular adına orada perakendeyi temsil ediyorum. Beykoz’daki sivil toplum kuruluşlarına destek verirken sağladığım çevre de buradan geliyor.

Bazı Beykozlular iş yapan insanı çekemiyorlar

Tabii ki ( yaptığımız işten) para da kazanıyoruz ancak ben geçtiğimiz yıl 1,5 milyon TL vergi ödedim. Beykozlu olup perakende ticaret ile uğraşıp da, ‘ben böyle vergi ödemişim’ diyen biri daha varsa, çıksın. Bazı Beykozlular, iş yapan insanlarımızı çekemiyorlar. Birazcık iş yaptığınızda göze batıyorsunuz. Müşterileri, Ziraat Bankası’nın önünde saatlerce kuyruk oluyorlar ama bunu kimse dile getirmiyor. Peki oraya gelen müşteri, arabasını nereye çekiyor?

Trafik problemi kesinlikle benden kaynaklanmıyor

Şu yanlış anlaşılmasın: Biz bunları yapıyoruz diye, bir özellik istemiyoruz. Siz bir vatandaş olarak ne iseniz, biz de oyuz. Ben Beykoz’un bütün yardım kuruluşlarında, sivil toplum örgütlerinde varım. Bundan sonra da var olacağım.    Tabii, bu demek değil ki, yolları işgal edebilirim! Ben dün Yeşilköy’den Beykoz’a 3,5 saatte geldim! Beykoz’da acaba 3 dakikadan fazla trafiğin durduğu olmuş mu? Arabasını marketin önünde bırakıp Yeniköy’e geçen adam ile ben kavga mı edeceğim? Ben trafik polisi miyim orada? Taksi durağında yıllardır ekmek yiyen adamlara duraklarını mı kaldırtacaksınız orada? Sonuçta, biz yollara kasa çıkarıyoruz; doğrudur. İnsanları belki rahatsız ediyoruz; doğrudur. Yapmamalıyız. Bunu da mümkün olduğunca düzeltmeye çalışıyoruz biz. Ama trafik problemi kesinlikle benden kaynaklanmıyor. Bütün bankaları kapatın Beykoz’da bakalım trafik sorunu kalır mı? Sağlık Ocağı’nı kapatın, hiç trafik sorunu kalmasın! Arkadaki 20 konutun orada 10 tane arabası var. Gelin, hepsi kime ait diye tek tek sayayım size. Bu trafik benden kaynaklanan bir şey değil ama acaba bu şekilde eleştiri alınca, diyorum ki bizde de hata olabilir; insanların bizi sevmesi için daha fazla şey mi yapmalıyım?

Beykoz’un ticari planı yok

Biz kendimizi düzeltmeye çalışıyoruz ama Beykoz’un trafiğinin sorumlusu biz değiliz. Bir kere Beykoz’un ticari planı yok. Yani, Beykoz’un kaç markete, kaç eczaneye, kaç pastaneye ihtiyacı var; bununla ilgili ticari plan mevcut değil. Ancak, İstanbul Ticaret Odası’nda Meclis üyesiyim. Yeni çıkacak olan Perakende Yasası’na göre artık bir bölgenin ihtiyacı olan işletmelerin planlamasını ilgili belediye yapmak zorunda. Yani, bir yerde restoran açılmasına gerek yok ise, yeni bir restoranın açılmasına izin verilmeyecek. Bu Yasa’dan sonra artık her isteyen istediği yere kuafördür, fırındır, markettir açamayacak. O yerin nüfus oranına göre planlama yapılacak.

Paşalı, Beykozlu; vurun gitsin!

Bu arada bakın, Beykoz’dan Ortaçeşme’ye gidene kadar 6- 7 tane discount ( ucuzluk) mağazası var ama onları hiç kimse konuşmuyor! Konuşulan kim? Paşalı! Onlar Beykozlu tabii, vurun gitsin! Beykozlular yükselmemeli! Paşalı da kahvede oturmalı, dedikodu yapmalı! Sonuçta, bir tek doğru var: Bizim insanların geçiş alanlarını engelleme gibi bir hakkımız yok.

İnşaat başladığından beri bize her gün bir zabıta geliyor

Şu an Sağlık Ocağı’nın bulunduğu bina tadilatta. İstanbul İl Özel İdaresi’nin bir binası bu ve içinde Kaymakamlık lojmanı var; biz de altında kiracıyız. Bina deprem riskine girdiğinden dolayı, burada 3-4 aydır yoğun bir tadilat var.  Marketimizin önündeki çıkmayı biz çıkarmadık. Onlar çıktılar ki, yukarıdan insanların başına taş düşmesin. Ama maşallah, o inşaat başladığından beri bize her gün bir zabıta geliyor! Şikâyet üstüne şikâyet! Geliyorlar ve ciddi ciddi ceza yazıyorlar.

Beykoz Meydanı’na gelen arabaların hepsi bana gelse, zaten ben köşeyi dönerim!

Bizim kimsenin yolunu kapatma gibi bir lüksümüz yoktur. Beykoz’da trafik sorununu da biz yaratmıyoruz. Beykoz Meydanı’na gelen arabaların hepsi bana gelse, zaten ben köşeyi dönerim! Oradaki 11 bankayı ne yapacağız? Kapatabilecek miyiz? Geçenlerde bir siyasetçi arkadaşım, ‘ Beykoz Meydanı 2 tane markete park alanı olarak ayrıldı’ diye yazmış. Orası Beykoz’un meydanı, Paşalı’nın meydanı değil! Ayrıca ben marketimin önündeki 4 araçlık yer için İSPARK’a her ay 600 TL para ödüyorum. Ve insanlar oraya da arabalarını çekip gidiyorlar; biz onlara da bir şey demiyoruz. Şunu söyleyeyim, biz Beykoz’a hiç zararlı iş yapmadık.

Belediye’nin yanındaki marketin ruhsatını ben mi verdim?

Beykoz’da trafik Beykoz’daki 2 market (Paşalı ve Namlı) yüzünden kilitlenmiyor. Belediye’nin yanındaki marketin ruhsatını ben mi verdim? Orası ana arter değil mi? Yol değil mi? Ama onlara hiç kimse bir şey söylemiyor. Paşalı’ya ise maşallah! Ben, bundan sona yapılacak olan Huzur Toplantısı’na katılacağım. Bizimle ilgili kimin rahatsızlığı varsa, orada cevaplandırırız.

Tadilattan sonra hiçbir aşım olmayacak

Eğer biz de yoldan geçen alanı daraltıyorsak, kasa koyuyorsak,  arabamızı biçimsiz park edip de trafiği engelliyorsak, o bizim suçumuzdur. Marketimizin önünde 60 santimlik alan kullanıyoruz ki, bu alanın 40 santimetresi zaten bizim. Gelen tepkiler beni rahatsız ediyor ve ben insanları artık bu konuda konuşturmak istemiyorum, kimseye malzeme vermek istemitorum. Şimdi, biz yeni cephe yaparak, ön cephemizi 1 metre içeriye aldık. Binanın tadilatı bittikten sonra, biz tamamen kendi alanımızda olacağız yani hiçbir aşım olmayacak. Ama yine de 20 sene de geçse, biz Beykoz’da ticaret yaptığımız sürece, park sorunu varken, kimse, ‘ Ziraat Bankası’na günde 600 müşteri geliyor’ demeyecek, yine ‘Paşalı Market’ diyecekler! Yapacak bir şey yok, ne yapalım!

Mağazaların önüne yığdığınız o malın satışı müthiş!

Biz örneğin manava gelen en iyi elmaları seçelim, bunları streç film ile saralım, 3 TL’ye sattığımız bu elmaları 2 TL’ye satalım. Dökme mala ise 3,5 TL fiyat koyalım. Tüketici ambalaja girmiş en kaliteli ürünü almıyor, dökme ürünü tercih ediyor! Çünkü bizim bir pazar kültürümüz var. İçeride çok şık manav reyonlarım var benim. Orada 1 birim ürün satıyorsanız, (marketin önündeki) dökme alanda ise 3 birim mal satıyorsunuz. Türk aklında böyle bir psikoloji var! Mağazaların önüne yığdığınız o malın satışı müthiş!

Belediye Başkanı da bizim yüzümüzden sıkıntıya maruz kalmamalı

Bizim kendimizi düzeltmemiz gerekiyor. Kimsenin konuşmasına fırsat vermememiz gerekiyor. Belediye Başkanı da bizim yüzümüzden sıkıntıya maruz kalmamalı. Beykoz Meydanı ile ilgili hatamızı biz kabul ediyoruz. Yani, bizim yolda (kaldırımda) rahatsızlık verdiğimizi. Ancak Beykoz’un trafik sorunu Paşalı’dan kaynaklanmıyor. Yanlış yapılanma, yanlış ruhsatlanma var. Geçmişten bugüne gelen bir konu bu. Marketimizin önü İSPARK’a geçmeden önce vatandaş arabasını 3 gün oraya bırakıp gidiyordu. İSPARK, bir yerde kısmi de olsa bir çözüm oldu. Tekrar söylüyorum, ( Kaymakamlık binasının) tadilatı bittiği anda biz kendimizi düzeltiriz.

Trafiği biz düzeltemeyiz, onu devlet düzeltecek!

Ben röportajımızın en başında da söylediğim gibi, biz, ( marketin önüne mal çıkarmak konusunda), ‘ hayır biz yapmıyoruz’ diye iddia etmiyoruz. ‘ Biz hatalıyız’ diyorum. Ama şunu söylüyorum: Huzur toplantılarında sadece 2 market ima edilerek, bütün Beykoz’un trafik sorununun, biz kapanır isek çözülecekmiş gibi lanse edilmesi beni rahatsız ediyor. Biz trafiği kilitlemiyoruz. Bir tek ben değilim ki, orada yüzlerce işletme var. Beykoz’da camiinin yanındaki otobüs durağının içine araba park ediyor! Otobüs de gelince, Belediye’ye kadar kuyruk oluyor. ‘ Buraya bir trafik polisi koyun’ diyoruz, ‘ bizim kendi trafik polisimiz yok’ deniyor… Trafiği biz düzeltemeyiz, onu devlet düzeltecek!

Teşekkür ederim!

Biz Beykoz’da hep beraberiz; cenazemizde de beraberiz, mutlu günümüzde de. Siz, yabancı sermayeli hiçbir marketin yöneticisinden gidip de randevu alamazsınız! Biz cenazemizde de, mutlu günümüzde de beraberiz. Peki, niye bizi korumuyorsun? Pahalı mı satıyoruz; söyleyin. Ama biz zararlı insanlar değiliz ki. Biz çalışmasak, devlete yük olacağız. Kendi yükümüzü üzerimize almışız; bunun yanında 180 kişinin de yükünü almışız. İmkânımız olsa, 200 kişinin daha yükünü alırız. Biz, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ancak Beykoz insanı ne yazık ki birbirini tutmuyor. Durum bu…

Ayrıca ben sorarak haber yaptığınız için teşekkür ediyorum. Sormadan da yazabilirdiniz; yorum yapabilirdiniz.

Söyleşi: Arzu BAŞLANTI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum