Sevgili dostlar, son 16 yılda ülke olarak birçok konuda yol almamızın yanı sıra, olumsuzluklarda hepimizin bilgisi içerisinde, çevremizde yaşanan savaşlar, öngörüsüz ittifaklar sonucu yaşanan ve yaşanmaya devam eden sıkıntılar hala devam etmektedir.
Bu gün bunlardan en büyüğü ülke olarak içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" idealinden yola çıkarsak, dar gelirlinin bu olumsuzluklar içinde verdiği yaşam savaşı gerçeğini yok sayamayız.
Bu yazımda çevremizde yaşanan savaşların olumsuzlukları içinde, ülkesini terk edip ülkemize gelen sığınmacılar ve sonrasında yaşananlar bir insanlık dramı olurken ve gereği yapılırken, bir başka dram kendi insanımızın içine düştüğü durumu görmezden gelemeyiz gelmemeliyiz.
Yaşanan bazı uygulamalar artık içimizi acıtmaktadır.
Birçok holding ve işadamının yüz milyonlara varan vergi borçları silinirken ve onlar ayakta tutulurken ki işletmeleri ayakta tutmak doğru uygulamadır.
Sonuçta on binlere ekmek kapısıdır. Bir yandanda yetkililerin açıklamalarından öğreniyoruzki, Suriyelilere 40 milyar dolar harcanmış olmasıdır.
Diğer yanda bir gerçek daha var bu da hepimizin bilgisi içerisindedir.
Bir şekilde işsizliğe kendi olanakları içerisinde çözüm bulmaya çalışan küçük esnaf ve sanatkarlar, sayıları on binlere ulaşan bu grup, bir şekilde yaşam savaşı verse de kazanamadıkları ortada değil mi, öyle veya böyle iş hayatına artı değer katmaya devam eden, kazanmadığı, vergi ve SGK prim borçlarını ödeyemediği arka arkaya çıkarılan vergi afları ve yapılandırmalardan anlıyoruz.
Bu sıra yine bu grup devlet daireleri kapısında yapılandırma ve devlete olan borçlarını borç alarak kapatma telaşındalar. Bu insanların kazanıp kazanamadığını devletin sorgulaması bir klavye tuşu kadar yakınken bu alacaklarda ısrar etmesi "insanını yaşat ki devlet yaşasın" idealine ne kadar uygun düşüyor.
Suriyelilere 40 milyar dolar, yaklaşık 240 milyar TL harcanabilirken, (yapılandırma kapsamındaki devletin alacakları yaklaşık 180 milyar tahmin ediliyor), bizimkilere 180 milyar TL yi çok görmek ve köklü çözüm üretmeme, faiz karşılığı yapılandırma becerisi ile keyif bağışlamak, ne insani görünüyor, nede adaletli.
Biryanda ise vergisini ödeyen keriz mi söylemi cahilce ve haksız, vergi kazançtan ödenir, kazanıyorsanız ödeyeceksiniz. Ama adam kazanmamış ki, hala kazanamıyor, bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor.
Kazanamdığı halde devletle barış olmak istiyor.
insan ister istemez soruyor.
Suriyelilere varda, bizimkilere yok mu?
FACEBOOK YORUMLAR