9 yıl önce "Ülkemiz bir yol ayrımındadır" başlığı ile yazdığım makaleyi paylaşmak istedim.
İSTANBUL FLAŞ -28, 10 , 2015
Sevgili dostlar Cumhuriyetimizin 92. Yılını kutluyoruz.
Yeryüzünde insanlığı derinden etkilemiş devrim niteliğinde birçok halk hareketi olmuş, insanlığın ilerlemesinde insan haklarında zamanına göre oldukça gelişme sağlamıştır. Ancak insanlığı derinden etkileyen devrimler neredeyse bir elin parmak sayını neredeyse geçmiyor. Ne yazık ki birçoğu yapıldığı ülkelerde büyük acıları beraberinde getirirken toplumsal değişimi sağlamasına rağmen kalıcı olmamış karşı devrimleri beraberinde getirmiş sürekli hesaplaşmalarla halklarını mutsuz kılmışlardır.
Tarih bulunduğumuz coğrafyada 20. Yüz yılının başlarında iki büyük devrime tanık olmuştur. Bunlardan ilki 17 Ekim 1917 Bolşevik devrimidir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinin doğuşudur. İkincisi ise işgallerin ve esaretin, ateşin içinden doğan Anadolu Devrimidir. Cumhuriyetimizin doğuşudur. Aradan tam 92 yıl geçmiştir. Aradan geçen 92 yılda dünya, 2. Dünya savaşı başta olmak üzere birçok savaşlara tanık olmuş, insanlık adeta sağa sola savrulmuş, sınırlar değişmiş milyonlarca insan yaşamını kaybetmiştir.
Anadolu devrimin meyvası olan Cumhuriyetimizde bu olanlardan elbette etkilenmiş Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini kavrayamayanlar sayesinde zaman zaman yalpalamış ana ülkünün dışına çıkılmış kuruluş hedeflerinin arkasına düşülmüştür. Ancak yine de her şeye rağmen geldiğimiz nokta çokta küçümsenecek nokta değildir.
Bu gün geldiğimiz noktada adeta yetişmiş insan gücümüz ve dünyaya entegre olmuş bir konumda iken bir kimlik sorununa takılmış kısır döngü ile güreşir konumdayız. Halbuki bu topraklarda yaşayanların sonradan dahil olanlarda dahil kimliği Anadolu uygarlığıdır.
Aslında halkın bir kimlik sorunu yok çünkü onlar Anadolu uygarlıklarını tarihsel süreçten gelen aileleri ile birlikte aile içinde yaşamaktadır. Sorun aynı aileden gelmelerine rağmen okudukları dış kaynaklı eserlerin etkisiyle o hafızayı kaybeden sözde aydınlarımızdır. Cumhuriyetimiz kurulduğu dönemdeki koşulları da göz önüne alırsak bu insan, beyin, gelişmişlik eğitim vb gibi diğer devrim kuşaklarının oldukça gerisinde olmasına rağmen en uzun yaşam bulanların ilerisindedir. O zaman onu diğerlerinden farklı kılan nedir bunu gözlemlemeliyiz ve aradaki farkı tam olarak anlamalıyız.
Anadolu da filizlenen uygarlıklar tüm zamanlarda insanlığın gelişmesinde öncü olmuştur. Öncelikle bu tespiti yapmak çok zor değildir. Tarihsel süreci takip edersek bunu görmek mümkündür.
Mustafa Kemal Atatürk öncelikle bunu yapmıştır. Daha İstanbul da kurtuluş planlarını yaparken bu tespiti yapmıştır. Kurtuluş planını yaparken ardından bu topraklarda yok olan Osmanlının yerine ne koyacağının da planını yapmıştır. O günün şartlarında demokrasiyi hedefleyen kayıtsız şartsız halk yönetimini Cumhuriyeti kimseler hayal bile edemezdi hatta adama deli derlerdi. Ama Mustafa Kemal Atatürk birçok cephede omuz omuza çarpıştığı ona zaferin yolunu açan bu toprakların insanındaki derinliği görmüştü, tarihsel süreçten gelen Anadolu uygarlıklarının izlerini onlarla yaşamıştı. O nedenledir ki Atatürk yaptığı planlardan hiç tereddüt etmemiştir. Cephede gelen büyük zaferin ardından Uluslararası görüşmelere galip taraf olarak çıkmış Lozan da yani masadan da zaferle kalkmıştır. Ardından yüzyıllar sürecek olan yolcuğa ilk adımı Cumhuriyetle atarak çıkmıştır.
Anadolu uygarlıklarının temelinde Anadolu coğrafyasının geleneği olan imeceyle yoluna devam etmiştir. Tarımdan sanayiye, eğitimden aydınlanmaya nereye bakarsanız imeceyi görürsünüz. İmece karşılıklı sevgi güvene dayalı dayanışma ruhudur. Anadolu devrimini diğerlerinden farklı kılan budur.
Bu durum diğer milletler tarafından da bizzat tespit etmiştir. Anadolu devriminin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’tür, tespitlerinde yanılmamıştır, halkıyla birlikte kısa sürede tüm alanlarda başarıyı yakalamıştır. Kurduğu sisteme o isim koymamıştır. Ancak yabancılar Anadolu uygarlıkları üzerine filizlenen bu sistemin adına Kemalist Türkiye demişlerdir. Cumhuriyet’ in yaslandığı yer Kemalist sistemdir, bu tespiti yabancılar yapmıştır. Bu sistemin izlerini 2. Dünya savaşı sonrası gelişen birçok ülkede görürsünüz, onlar bu sistemden faydalanırken ne yazık ki biz bu sistemden uzaklaştıkça kimlik bunalımına girmiş, diğer ulusların gerisine düşmüşüz. Son yıllarda birçok Atatürkçü ve Cumhuriyetçi platformlarda düşünce kuruluşları sahalardadır. Cumhuriyetimizi ve Anadolu devrimini dış kaynaklara yaslamaya yabancı sistemleri inceleyerek çıkış yolu aramaktadırlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ ün şu sözleri aslında çok açıktır “
Efendiler,
Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür.”
Yine aynı konuşmanın devamında;
“Türkiye’de fikir adamları, âdetâ kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki: ‘Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur.’ Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara, kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. ‘Onlar bizi idare etsin’ diyorlardı.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1922'de yaptığı tarihî konuşmadan bir alıntı.
Evet bu gün Ülkemiz bir yol ayrımındadır. Anadolu devrimlerini bir türlü içine sindiremeyeneler tüm güçleri ile saldırı halindedir, her cepheden saldırı vardır, bir yanda beslenen terör kardeş kavgasını körüklerken, bir yanda Osmanlı heveslileri, bir yanda Lozan 2023 te bitiyor yalanıyla fısıltı gazetesi ile bilgiden yoksun yurttaşları inandırırken neyin hazırlığı yapılıyor. Uluslararası antlaşmalar ancak bir savaş durumunda yaşadığınız mağlubiyet sonucu oturtulduğunuz masada biter.
Hep birlikte aklımızı başımıza alalım ve Cumhuriyetimizin çocukluğuna gidelim çözüm orada, tedavi de orada bu günkü kuşaklar o günkü kuşaklardan çok daha şanslılar bu eninde sonunda böyle olacak ne kadar erken davranırsak o kadar çıkışa yakınız demektir.
Evet bu yıl Anadolu devrimlerinin Cumhuriyetimizin 92. Yılını kutluyoruz. Emeği geçenlere minnetimiz kuşaklar boyu sürecektir. Atalarımızdan en büyük miras olan “Yurtta barış Dünya da barış” ilkesiyle nice yüz yıllara, güzel günlerde buluşma dileğiyle sevgiyle kalın.
[email protected] 28, 10 , 2015
FACEBOOK YORUMLAR