Yaşar KABA

Yaşar KABA

[email protected]

Kendinizi küçümsemeyin.

05 Ocak 2020 - 01:18

Demokrasi, tek düşünen varlık olan insanın bir arada yaşadığı toplumlarda belli konularda karşılıklı düşünce paylaşımı ile ortak noktalarda buluştuğu sistemdir.

Bulunduğu topraklarda, birlikte yaşadığı toplulukların, her katmanından insan görüşünün göz önün­de bulundurulması anlamını taşıyan bu kavram, bir grubun bir başka gruba düşüncelerini zorla kabul ettirme, ayrımcılık noktasına taşıma, düşünen insanı yok sayma durumunda, sistem sarsılır.

İnsanlar mutsuz olurken birbirleriyle çatışma noktasına gelirler.

İşte bu durum o ülkede yaşayan insanların, gelecekleri ile ilgili kaygı duymalarını sağlar ki bu durum sakıncalıdır.

Topluma her şeyin daha iyisini sunma amacıyla yola çıkan siyasilerin kendi hırs ve çıkarlarını, halkın çıkarlarından önde görme düşünceleri, halktan gelen her tepkiyi anlamak yerine, siyaset yapıyorlar diyerek karşı çıkmak, kendilerinin siyaset yapmadıkları anlamına mı gelir?

18 yıldır toplumsal farkındalığı olanlar her fırsatta yapılan uygulamalardan dolayı Cumhuriyet'in tehlikede olduğunu var sesleriyle duyurmaya çalıştılar.

Ancak bu uyarıyı yapanlar hedef gösterilerek siyaset yapmakla suçlandılar.

Demokratik hak iddialarıyla iktidara gelenler, ülkesine ve Cumhuriyetine sahip çıkmak isteyenlerin demokratik haklarını nedense yok saydılar.

Gerçekte Cumhuriyete sahip çıkmak onu sonsuza kadar yaşatmak demokratik hakkında ötesinde bir görev bir zorunluluk değil mi?

Her Türk vatandaşı buna yeminli değil mi?

Bu duruşa karşı olmak, olsa olsa bir şey bilmemek anlamına gelmiyor mu?

Eğer böyle değilse bağımsızlık refleksine karşı olmak ne anlama geliyor.

Kimse neler oluyor, bu insanlar ne istiyor diye anlamaya çalışmadı.

Aslında ülkede birçok olumsuzluğun temelinde Mustafa Kemal’in ölümünden bu yana uygulanan birçok yanlış politikalar var.

Hedefi çağdaş ulusların üstüne çıkmak olan Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal'in çağdaşlaşma ve ilerleme yolunda attığı, birçok Devrimler yok sayılmış, yanlış yorum ve anlayışlara çekilerek, toplumun eğitim kültür sanayileşmesi önünde engeller oluşturulmamış mıdır?

Cumhuriyet’in ilk yıllarında %80 köylerde yaşayanların eğitilmesi için kurulan Köy Enstitüleri kapatılarak köylere öğretmen yerine cahil hafızların gönderilmesi ülkenin temeline konan en büyük dinamit değil miydi?

Kelime anlamı ana dilde devrim olan kelimeler yabancı kelimelerin arkasına saklanarak halktan saklanmamış mıdır?

Bu gün hala resmi eğitim kurumları inkılap sözcüğünü kullanmaya devam etmiyor mu?

Ana dillerin tartışıldığı son yıllarda, ana dilde Türkçe nerede ise inkar edilmiş ana dilde ezan bile din üzerinden Türkçeyi ezmek için kullanılmaya devam etmiştir?

Türkçe deyince karma dil ve yabancı kelimelerden oluşan Osmanlıcayı önümüze sürmediler mi?

Var olmayan toplumların inançları olabilir mi?

Ancak yönetenler bu kaygıları giderme yerine

Onları karşısına alarak tavır koymuşlardır?

Amacınız devlet olanaklarının ve kitle iletişim araçlarını da kullanarak, demokratik anlamda yapılan her şeyi yanlış göstererek kitleleri sindirmekse bunun başarılı olacağını düşünmüyorum.

Çünkü bu millet, Vatan için öl emrine düşünmeden giden kahraman Mehmetlerin torunu, Mehmet oğlu, Mehmetçiklerdir.

Bu halk akıldışı oluşumlara, akılla bilimle dik duruşla demok­rasiyi yaşatmaya, bilmeyenlere de öğretmeye kararlıdır.

Ülkenin geleceğine aday olanlar demokrasi kültürünün uzlaşı olduğunu unutmadan yönetenlerle, yönetilenlerin ortak noktalarda anlaşması gerektiğini bilmelidir.

Geçmişte yönetenlerin teslimiyetine, hatta ihanetine,  işbirliğine rağmen, çok zor koşullarda Ulusal Kurtuluş Savaşını başarıyla sonuçlandıran, bir ailenin hükümranlığı olan saltanatı kaldırarak, yerine kendi içinden birilerini seçmek amacıyla, Cumhuriyeti kuran bir ulusa bu görüntüler yakışmıyor. Kendinizi küçümsemeyin.

Bu topraklarda yaşayanlar büyük uygarlıklar kurmuştur.

Bu gün ileri toplumlar olarak görünenler aslında Anadolu da uygarlıkların eseridir.

İktidara aday olanlar ve yönetenler, halkı dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır.

Bu halk binlerce yıldır yüksek değerlere ulaşmış halkın çocuklandır.

Hoş görü bu toprakların mayasıdır.

Yaşar Kaba

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum