O gün halk anlaşılamadı birçok insan tutuklandı hala cezaevinde halbuki o günde meydanlara toplanan halk korkularını ve hassasiyetlerini meydanlarda anlatmaya çalışmıştı ancak anlaşılmadı. Aradan geçen 6 yıl onları haklı çıkardı halk bu sefer kendiliğinden heryerde meydanlarda ama yine anlaşılmak istenmiyor. Makaleyi aynen yeniden paylaşıyorum;
Demokrasi, tek düşünen varlık olan insanın bir arada yaşadığı toplumlarda belli konularda karşılıklı düşünce paylaşımı ile ortak noktalarda buluştuğu sistemdir.
Bulunduğu topraklarda, birlikte yaşadığı toplulukların, her katmanından insan görüşünün göz önünde bulundurulması anlamını taşıyan bu kavram, bir grubun bir başka gruba düşüncelerini zorla kabul ettirme, aynmcılık noktasına taşıma, düşünen insanı yok sayma durumunda, sistem sarsılır.
İnsanlar mutsuz olurken birbirleriyle çatışma noktasına gelirler.
İşte bu durum o ülkede yaşayan insanların, gelecekleri ile ilgili kaygı duymalanı sağlar ki bu durum sakıncalıdır.
Topluma her şeyin daha iyisini sunma amacıyla yola çıkan siyasilerin kendi hırs ve çıkarlarını, halkın çıkarlarından önde görme düşünceleri, halktan gelen her tepkiyi anlamak yerine, siyaset yapıyorlar diyerek karşı çıkmak, kendilerinin siyaset yapmadıkları anlamına mı gelir?
Halbuki geçmişte .40-50 kişilik grupların hatta ve hatta terör örgütlerinin flamalarıyla gösteri yapanlara dahi demokratik hak olarak bakılmış arkasında durulmamış mıydı?
Bu gösterilerin arkasında AB de durmuş, destek vermemiş miydi?
Bu olaylar sessiz duran yığınları harekete geçirmiş, aylar önce başlayan gösteriler, ülkenin başkenti Ankara da Cumhuriyeti kuran, Ulusal Kurtuluş Savaşının büyük KomutanıMustafa Kemal Atatürk'ün Kabrinde
(ANITKABİR)'de milyonlar, bir araya gelerek tehlikeye dikkat çekmek istemişti.
Ben Ankara Tandoğan da ve Anıtkabir de vardım.
Orada bulunanlar ülkenin her yerinden kendi paralarıyla ve imkanlarıyla gelmişti.
Yapılan uygulamalardan dolayı Cumhuriyet'in tehlikede olduğunu var sesleriyle duyurmaya çalıştılar.
Türk Bayraklarıyla gelincik tarlasına dönen Ankara da ki bu gösterilere tepki gösterildi, katılanlar ve katılıma destek verenler hedef gösterilerek siyaset yapmakla suçlandı.
Peki bir taraf gösteri yapınca demokratik hak, ülkesine ve Cumhuriyetine sahip çıkmak demokratik hak değilmiydi?
Gerçekte Cumburiyete sahip çıkmak onu sonsuza kadar yaşatmak demokratik hakkında ötesinde bir görev bir zorunluluk değil mi?
Her Türk vatandaşı buna yeminli değil mi?
Bu duruşa karşı olmak olsa olsa bir şey bilmemek anlamına gelmiyor mu?
Eğer böyle değilse bağımsızlık refleksine karşı olmak ne anlama geliyor.
Kimse neler oluyor, bu insanlar ne istiyor diye anlamaya çalışmadı.
Anlamayanlar içinde ne yazık ki muhalefet parti başkanları, sendika ve benzeri bir çok kuruluş da var.
Herkes kendi grubu içinde politize olmuş, yandaşlarıyla kapılmışlar bir sele gidiyorlar.
Aslında gösterilerin temelinde, Mustafa Kemal’in ölümünden bu yana uygulanan bir çok yanlış politikalar var.
Hedefi çağdaş ulusların üstüne çıkmak olan Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal'in çağdaşlaşma ve ilerleme yolunda attığı, bir çok Devrimler yok sayılmış, yanlış yorum ve anlayışlara çekilerek, toplumun eğitim kültür sanayileşmesi önünde engeller oluşturulmamış mıdır?
Cumhuriyet’in ilk yıllannda %70 köylerde yaşayanların eğitilmesi için kurulan Köy Enstitüleri kapatılarak cehalet bu günlere taşınmamış mıdır?
Kelime anlamı ana dilde devrim olan kelimeler yabancı kelimelerin arkasına saklanarak halktan saklanmamış mıdır?
Bu gün hala resmi eğitim kurumları inkılap sözcüğünü kullanmaya devam etmiyor mu?
Ana dillerin tartışıldığı son yıllarda, ana dilde Türkçe ne kadar savunulmuştur?
Türkçe deyince karma dil ve yabancı kelimelerden oluşan osmanlıcayı önümüze sürmediler mi?
Var olmayan toplumların inançları olabilir mi?
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Elbette bunun yanına günlük hayatta karşılaşılan geçim, işsizlik gibi sorunlarda eklenebilir.
Ancak elinde bayrak sokaklara dökülenler, günlük hayatta karşılaştıklarını geri plana atmış Cumhuriyeti koruma ilkesini öne almıştır.
Ancak yönetenler bu kaygıları giderme yerine
Onları karşısına alarak tavır koymamışlar mıdır?
Bu mitingiere katılanlar herhangi bir partinin arka bahçesi değildir.
Onlar Cumhuriyet Devrimlerinin yılmaz bekçileridir.
Seçim sürecine girildiği bugünler de Mitingler durdu.
Terör her gün bir kaç canımızı almaya devam ediyor.
Bu sefer halk şehitlerine sahip çıkarak irade sahibi olanların kararlılık göstermesini istiyor.
Yurtdışından desteklenen ülkemize taşeranlarla saldıranlara karşı duruş yok, halk yine tepkili, bu tepkilere de karşı çıkılarak siyaset yapmakla suçlanıyorlar.
Peki sormazlarmı adama, siyaset'in tüm seçeneklerini kullanarak, gerekirse ülkenin bağımsızlığını ve topraklarını korumakla görevli caydırıcılığı yüksek, dünyanın sayılı ordularından biri olan, Türk ordusunu kullanarak gereğini yapın diyerek sonuca ulaşmak mümkün değil midir?
Bunları yapmayacaksın, kararlılık isteyen halkın ordusunun başında bulunan, yaşamını ülkesini ve demokrasisini korumaya adamış subayları da siyaset yapmakla suçlayacaksın.
Ondan sonra da meydanlara çıkıp cumhuriyetine ülkesine ordusuna sahip çıkmak isteyenleri suçlayacaksın.
Bu nasıl bir mantıktır?
Alanlara çıkan bir çok Türk yurttaşı gibi ben de anlamakta zorlanıyorum.
Amacınız devlet imkanlanın ve kitle iletişim araçlarını da kullanarak, demokratik anlamda yapılan her şeyi yanlış göstererek kitleleri sindirmekse bunun başarılı olacaığını düşünmüyorum.
Çünkü bu millet, Vatan için öl emrine düşünmeden giden kahraman Mehmetlerin torunu, Mehmet oğlu, Mehmetçiklerdir.
Meydana çıkanlar, akılla bilimle dik duruşla demokrasiyi yaşatmaya, bilmeyenlere de öğretmeye kararlıdır.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesini isteyenler, halkı duygusal anlamda taraf olmaya zorlarken, milletvekillerini halkın seçmesi konusunda bir şey söylemiyorlar.
Parti içi demokrasinin olmadığı halkın sadece önüne konanları seçmek zorunda bırakıldığı bir seçim sistemine, halk seçti diyemezsiniz.
Bunun adı demokrasi olmaz milletvekili, milletin vekilidir.
Halkına karşı sorumludur ve öylede olmalıdır.
Şu anda seçilenler kendi genel başkanlarına karşı sorumludur.
Çünkü onları başkanları seçti, halka dayattı.
Üllkenin geleceğine aday olanlar demokrasi kültürünün uzlaşı olduğunu unutmadan yönetenlerle, yönetilenlerin ortak noktalarda anlaşması gerektiğini bilmelidir.
Geçmişte yönetenlerin teslimiyetine, hatta ihanetine, işbirliğine rağmen, çok zor koşullarda Ulusal Kurtuluş Savaşını başarıyla sonuçlandıran, bir ailenin hükümranlığı olan saltanatı kaldırarak, yerine kendi içinden birilerini seçmek amacıyla, Cumhuriyeti kuran bir ulusa bu görüntüler yakışmıyor. Kendinizi küçümsemeyin.
Bu topraklarda yaşayanlar büyük uygarlıklar kurmuştur.
Bu gün ileri toplumlar olarak görünenler aslında Anadolu da uygarlıkların eseridir.
Herkes halkı dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır.
Bu halk binlerce yıldır yüksek değerlere ulaşmış halkın çocuklandır.
Tandoğan mitinginden sonra Türkiye de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Hoş görü bu toprakların mayasıdır.
Saygılarımla
YAŞAR KABA
14 Nisan Cumhuriyet mitingi sonrası - 15 HAZİRAN 2007 İSTANBULHABERFLAŞ
FACEBOOK YORUMLAR