Yaşar KABA

Yaşar KABA

[email protected]

Gazeteci-Yazar

18 Mart 2017 - 18:15 - Güncelleme: 18 Haziran 2020 - 23:31

Bir dağ başında kayalardan koparak, yağmur sularıyla taşındığı dere yatağında, azgın suların kumlara sürterek sürüklediği, akan suların, sel sularına kapılmış kütüklerin, kurnaz balıkların, yılanların ve zamanın üstünden geçip gitmesine tanıktır o, vardığı son kumsalda tüm tortularını bırakmış geziye çıkan bir çift’in ilgisini çekecek kadar pürüzsüz bir cevher.

Bir gazeteci-yazar doğal bir anlatımla böyle anlatılırdı her halde .

Bir yaşam tarzıdır, onun için yaşadığı gezegenin tüm güzellikleri ve çirkinlikleri ile yüzleşmek, yüzleştiği gerçekleri yaşayanlarla paylaşmak ve gelecek nesillere aktarmak.

Bir günlük aktardıkları birde yıllar sonra yazdığı eserlerle hayata geçirdiği kitapları her satırı bir hayatı, her kelimesi yaşanmışları anlatır.

Hayali isimler altında. Muhabirlikle başlayan serüven tanık olduğu olayları doğru ve gerçek haber verme zorunluluğu araştırmayla devam eder ancak her şekilde yazacağı kelimeleri cümleleri herkesin anlayabileceği şekle getirmek tamamen onun süzgecinden geçer.

Haber değeri olup olmadığı toplumu yada toplum önderlerini ilgilendirip ilgilendirmediği seçme ve karar verme yetisi tamamen ona aittir. Hem savcıdır hem hakim aklı ve vicdanıyla baş başa. tanıktır Adaletsizliğe,  

Haksızlığa, hırsızlığa, cinayete, aile dramlarına, mutluluklara, o bir yaşamı değil bir çok yaşama yaşayanlar kadar yakın tanıktır adeta. bazen samimi itirafları dinler bazen kurnazca aldatılmaya çalışılır.

Ancak o kendine ait değildir. Kamuya aittir.

Herkese aittir yazdıkları binlerce insanın önüne konur, ve birde okuyucuları tarafından değerlendirilir.

Evet her gün yaşadığı onlarca olayı kendi süzgecinden geçirip toplumun önüne tarafsız bir anlatımla dökmek onun birinci öncelikli görevidir.

Son yıllarda yandaş olma karşıt olma gibi söylem ve eylemlerin çokça konuşulduğu bu olgu içinde olanların korunduğu bir ortamda gazeteci olmak, yazar olmak ve tüm zorluklara rağmen geleceğe gerçek bilgileri bu günü anlatmanın zorluğu elbette zor ama zaten gazetecilik ve yazarlık zor bir meslek, tarih önümüze böyle olanları koymuyor mu?

Etik olmayanları hangi tarih yazdı.

Bir Kaşgarlı Mahmut, Homeros, bir Aristo, ve benzerleri yüz yılların ardından hala bize seslenmiyor mu. Onlarla öğreniyoruz o gün yaşayan uygarlıkları. Girişte anlattığım gibi son kumsala kırılmadan parçalanmadan bir cevher olarak varabilmek.

O cevherler ki bu gün bize ışık tutan Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Hablemitoğlu, Bahriye Üçok ve yaşayan çok değerli yazarlarımız gibi.

Anadolu topraklarında kurulan onca uygarlığın son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti yetiştirdiği Gazeteci Yazar ve aydınlarının duyarlılığı ve çabaları ile yükselecektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedefe Yurtta Barış Dünyada barış ilkesi ile 

İstanbulhaberflaş 
20 AĞUSTOS 2008 Makalem

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Perihan Koca
    7 yıl önce
    Gönül gözüyle gördüklerini Yüreğinin Kalemiyle nakşeden Gazeteci/Yazar Yaşar Bey gönlünüze sağlık.
  • Yaşar Kaba
    4 yıl önce
    Çok teşekkür ediyorum Perihan Koca hanımefendi