Sevgili dostlar insan başlangıçtaki değerlerini terke ederse bunun doğal sonucu olaraktan kimliğini yolda bırakır. Kimliğini kaybedenlerse, yok hükmündedir.
Ancak yok hükmünde olsalarda yok sayamazsınız, çünkü onlar fiilen vardır.
Dolayısı ile bu haliyle de yararlı değil yararsız Yurttaşlardır.
Zamanla farkında olmadan kendiliğinden yararsız Yurttaşlıktan zararlı Yurttaş olmaya dönüşürler. Ulusları (Devletleri) var eden kimlik bilincidir. Kimlik bilinci olmayanalar yani kimliksizler, çevrelerini de etkilerler.
Başka bir adıyla farkındalıktır. Farkındalık bilincinin sıfırlanması o ülkeye yapılacak olan işgal hareketlerine doğal bakış açısı getirir ki bu esarettir, yok oluştur, yani ulusal çıkarların öne çıkarıldığı değil aman b ana ne b akışını getririr.
Milli bayramlar tarihsel değerleri olduğu için bayramdır.
Gezegenimizde yaşamın başladığı süreçten bu yana varlığımızdan rahatsız olan yada vatanımızda gözü olanlar toplumsal olarak yok oluşumuz için olağan üstü çaba harcamışlardır.
Her defasında yine halkın içinden çıkan liderler var oluşumuzu sağlamışlardır.
Son yok oluş girişiminin ilk adımı esaret ve işgalin yaşandığı Anadolu’nun tamda ortasında millet olarak 23 Nisan 1920 kurduğumuz TBMM Türk Ulusunun yok oluşa cevabı top yekün başkaldırının adı olmuştur.
Kişilerin değil bir milletin topyekün bağımsızlık müadelesinin, Dünyada başka örneği yoktur. Bu başkaldırın mimarı büyük önde Mustafa Kemal olmuştur. bu başkaldırıya bizzat tüm cephelerde önderlik etmiştir.
Yurdun birçok bölgesinde başlayan başksldırı TMMM de birleştirilir. Her karar TBMM görüşülerek kara bağlanır. Yani millet Ulusal kurtuluş ssavaşına bizzat söz sahibi olmuştur
Sevr Antlaşmasın Padişaha imzalattıranlar 1. Dünya savaşını bitirdik deselerdi Anadolu’da başlayan mücadele biz bitti demeden bu sav aş bitmez demiştir.
30 Ağustos 1922 de kesin zafere ulaşmış, Temmuz 1923 Lozan da ise Türkiye varlığını dünyaya kabul ettirmiştir.
29 Ekim 1923 de Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Türkçesi 23 Nisan 1920 de Asya ile Avrupa’yı birleştiren dünyanın merkezi Anadolu da insan odaklı bir devlet doğmuştur.
Çokta sancılı doğmuştur. Bir yandan yabancı işgalciler biryanda iç ayaklanmalar, bir yanda bir imparatorluğun sonunu getiren beceksiz hanedan üyelerinin işgalcilerle bir olup Vatan kurtarmak için yola çıkan lider ve komutanların idam fermanları ve karşı ayaklanmaları desteklemelerine rağmen doğmuştur.
Tüm oplumsuzluklara rağmen, sağlıklı gürbüz hedefleri olan insan odaklı bir devlet doğmuştur. Bu devlet Türk Kurtuluş savaşı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Ancak bu ülkeye olan saldırı içten ve dışarıdan hiç bitmemiştir bitmeyecektir de, bu konuda benim söz söylememe gerek var mı Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş sürecini anlattığı nutuktan sonra ey Türk Gençliği diyerek olacak olanları bizzat 100 yıl önce yazmıştır.
2002 yılında iktidar gelen AK Parti kurucuları ve düşünce önderleri ne yazınki Cumhuriyet konusunda bilgisiz akıl ve bilimden yoksun iddiaları milli bayramlara karşı olan tutumları ve nihayet Terör örgütü ile yapılan görüşmeler ve açılım sürecinde önce andımız kaldırılmış, ardından mili bayram kutlamaları kaldırılmıştır. Vatandaşın itirazı ve baskıları sonrası kutlamalara farklı anlam yüklenerek kutlamaların seviyesi düşürülmüştür.
Şöyle ki bir ulusun doğuşu sayılan 23 Nisan 1920 sadece çocuk bayramı olarak kabul edilmiştir. Ancak ULUSAL EGEMENLİK'tende vazgeçilmemiştir.
Ancak yok sayılmış kutlama protokolü İlçe, il Milli eğitim Müdürlüklerine verilmiştir.
Yani Protokolden o il ve ilçenin mülki amirleri çıkarılmıştır. Bir ulusun doğuşunu kutlamaya gelmiyorsunuz EGEMENLİK vaz geçmiş olsakta ki bu mümkün değil, çocuklarınızın bayramında mülki amirlilerimizin en önde olması gerekmez mi?
Biz çocuklarımıza sizi ne zaman nerde nasıl tanıştıracağız. Yani bak oğlum, kızım şu bey ya da hanım efendi bu ülkenin ili ilçesnin büyük amiri kaymakam yada vali, şu belediye başkanı bak bu diğerde Garnizon komutanı diyemeyecek miyiz?
Ağalar beyler hanımlar çocuklar sizi görmek ister.
Bu konuda Ulusal Kurtuluş savaşını veren ve bu ülkenin kurucularının kurduğu Ana Muhalefet Partisine de çok iş düşüyor. Önce öğreneceksiniz sonrada millete anlatacaksınız beyler.
Devleti yönetenler yok oluşa giden yolları kapamakla mükelleftirler, bunu unutmalamalılar.
Herşeye rağmen herşey çok güzel olacak sevigiyle kalın
FACEBOOK YORUMLAR