Sevgili okuyucularım, bu yazımda son aylarda gündemi meşgul eden sözüm ona açılımları anlamaya çalışmak için, bir fikir jimnastiği yapacağız.
Biz açılımları genelde paket açmalardan biliriz.
Ancak açılımla birlikte pakette neler olduğunu görürdük, aylardır açılım var, ancak içinde ne olduğu görünmüyor bir kavgadır gidiyor, toplumun işsizlik aşsızlık ve yoksullukla boğuştuğu, neredeyse tüm vatandaşların, belediyelerin hatta ülkenin borç batağına saplandığı bu günlerde, bunlara çözüm üretme yerine ülkesini korumakla görevli olanlara ve vatandaşlara kurşun sıkanlar hala terör eylemlerine devam eden ve destekleyenleri konuşuyoruz.
Sanki terörü devlet başlattı. Tartışmalarda bir mağlubiyet kokusu var sanki.
Güç koşullarda tüm yokluklara ve hatta ülkenin hükümetinin teslim olduğu bir dönemde kazanılan 30 Ağustos Zafer Bayramının arifesinde 1923 yılında Lozan’da kapanan görüşme masası sanki yeniden kuruluyor.
Ortada konuşanların ve konuşulanların bizim dilimizde konuştuklarını söylemeyeceğim ve onları anlamaya çalışacağım.
Önce anayasamızdan bir kaç örnek
ANAYASA MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
ANAYASA MADDE 5.– Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
ANAYASA MADDE 10 - Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
ANAYASA MADDE 11.– Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Demokratik açılım (Özgürleşme) bu sözü neredeyse bir ömür boyu ya okuduk ya da dinledik. Hem de adının önünde bir yığın akademik unvan olan beylerden yukarıda verdiğim Anayasamızın hükümleri sıradan vatandaşlarımızın anlayacağı kadar açık zannediyorum.
Cumhuriyet Anayasamızın genel hükümleri aslında demokratik (özgürlükçü) peki sorun nerede bu sorunun nerede olduğunu söylemesi gerekenler bu ülkenin yoksul halkının olanakları ile okuyan adının önüne aldığı unvanlarda bu halkın hakkı olan aydınlarımız değil mi?
Ama onlar sanki bu hak yokmuş gibi, böbürlenerek halkın karşısına geçip ülke gerçeklerinden uzaklaşmış kendisini aydın zanneden zatlar değil mi?
Bu halkın karşısına geçerek siz ne anlarsınız biz biliriz çünkü biz Amerika da İngiltere’de, Fransa’da Almanya’da vs. okuduk siz anlamazsınız, bizim anayasamız okuduğunuz anlama gelmez, demokratik değil, orada yazılanlar anti demokratik siz demokrasiden anlamazsınız aslında yazılanlar şu anlama geliyor, herhalde 1. Maddeyi söylemiyorum ona daha zaman var anlaşılan.
2.madde a-Devlet toplumun huzuru için çalışmamalı, milli (ulusal) dayanışma olmamalı, adalet eşit dağıtılmamalı bazıları adalet önüne çıkmama ayrıcalığına sahip olmalı, insan hakları sadece ırkçılık anlamında eline silah alıp dağa çıkan toplumun huzuru ve güveni için çabalayan güvenlik güçlerini yok etme yetkisini kendisinde görenlere uygulanmalı, Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk yok sayılmalı çünkü bu topraklarda yaşayan tüm bireyleri eşit saymış işgal ve sömürgeye bayrak açmış bir çok mazlum millete kötü örnek olmuştur, bu nedenle demokratikleşmenin önünde engeldir, bir an önce unutulmalı meseleye Mondros mütarekesinin bırakıldığı yerden başlanmalıdır, laik demokratik sosyal devletten vaz geçilmeli Türklerin Ticaret yapması yasaklanmalı onlara sadece yabancı ülkelerin askeri olması durumunda maaş verilmeli hiçbir suretle toplumsal kararlarda söz sahibi olmamalıdırlar.
İçeride herkes birbirini boğazlayabilir durumda olmalı devlet bu konuda teşvik edici olurken işlerine gelmeyen sorular sorulduğunda kişi hemen gözaltına alınmalıdır.
Yurt dışından Siyasi, Silah, insan gücü desteğiyle top yekûn ülkemize saldıran teröristler kesinlikle engellenmemelidir. 10. Madde herkes din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığı yapabilmeli ve bunlara kanunen müdahale edilmemelidir. Bu madde 2- maddenin uygulanabilir olması için şarttır. 11-madde kanunlar kesinlikle anayasaya aykırı olmalıdır.
Bu anayasayı okuyunca onlar anlaşılan yukarıdaki gibi anlıyor.
Ne olur olmaz deyip anayasayı halkın anladığı dilden çıkarıp kendi anladıkları dilde yazmak istiyorlar.
Evet onlar bu halk tarafından yurtdışına okusun adam olsunlar diye gönderildiler, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uluslar seviyesinin üstüne çıkarabilmek yurtta sulh cihanda sulh felsefesi ile insanlığa Tarih boyu uygarlıklar kurarak yol gösteren Anadolu topraklarından gelecek yüz yıllarda da kılavuz olma adına oysa onlar bu toprakların alt yapısından koparak derin hoşgörü kültüründen ayrılarak bu kültürü yok sayarak akıllarını ve beyinlerini gittikleri ülkelerde yani dışarıda bırakarak döndüler fiziksel olarak bizim çocuklarımız ama beyinsel olarak ne yazık ki bu toprakların çocukları olmaktan uzaklaşmışlar.
Ancak şunu unutmamalılar çocukluklarında yaşadıkları köy odaları ya da kentlerdeki sohbetleri bir hatırlasınlar, o okuma yazma bilmeyen yüz yıllarca geri bırakılmış abilerini babalarını dedelerini bir hatırlasınlar, o bilge insanları işte bu toprakların farkı uygarlıklar kurmuş Anadolu insanının köyünde kentinde o uygarlık bilgeliğini her şeye rağmen taşıyor olmalarıdır.
Bu ulusun çocukları yıllarca kendi üzerlerinde oynanan kardeşin kardeşe kırdırılması oyununa gelmemiştir.
Gelmeyecekte yaslanmış arkasına oynanan bu tiyatroyu izliyor ve sabırla bekliyor. Kendilerini akıllı zannedenler bu halktan akıllı olmadıklarını göreceklerdir açtıkları tahribat için üzüleceklerdir ama kendilerine yazık edeceklerdir.
Yaşar KABA- 25 AĞUSTOS 2009 İSTANBULHABERFLAŞ
FACEBOOK YORUMLAR