Ana rahmine düştüğünüz an süreç başlar. Varoluşun ilk adımıdır. Sevgiyle beslenir, sevgiyle gelişirsiniz. Bir iç dünyanız vardır orada hiç birimiz hatırlamayız.
Anneyle nefes alır, anneyle yaşarsınız. Dış dünyada bir sevinç büyük mutluluklar vardır. Varoluşa giden yolda sevgiyle beslenir. Gerçek anlamda nefes almadan yaşarsınız. Dünyaya geldiğiniz aydınlığı gördüğünüz an başlar nefes alışınız. Özgürlüğe ilk adımdır, çığlıklarınız. Artık ikinci adım başlamıştır. Yine gelişme süreci başlar. Önce emekler sonra, adımlar, ardından yürümeye başlarsınız, attığınız her adım özgürleşmeye giden yoldur aslında. Anne karnında kalp atışlarıyla başlayan yaşam, dünyaya attığınız ilk adımda nefes alıp vermeyle devam eder.
Aldığınız her nefes özgürlüğe giden yoldur.
Sonra yaşadığınız yer küreyi öğrenmeye başlarsınız. Canlısı cansısı tüm varlıkları ile iyileri, kötüleri canları, cananları ve parçası olduğunuz evreni, size gerçek kimliğinizi her ne kadar ait olduğunuz aile verse de, aslında birey olma yolundaki gelişiminizi olgunlaştıranlar, düşünen, sorgulayan, düşündüklerini sözlü ve yazılı size sunanlardır.
Bazen gerçeklerle yüzleşirsiniz acıda olsa kızarsınız tepki verirsiniz. Ancak gerçek her zaman gerçektir. Zalimler, aç gözlü doymaz yaratıklar, öğrendikçe yeryüzünde yaşanan gerçeklikleri isyan edersiniz insanlığınıza. Nefessiz kalır, yaşama tutunmak için çabalarsınız.
Birde madalyonun arka yüzü var tabi sizi bir an nefessiz bırakan konuyu işleyen araştıran tüm gerçeklikleri ile size sunan basın mensupları, yazarlar çizerler, araştırmacılar.
Onlar yaşamları uğruna bu yolda yürüme kararı alanlardır. Aldıkları her nefes gerçekliğe ulaştıkları, bu gerçekleri kitlelere aktarma yolunda aldıkları mesafe kadardır. Onlar için aldıkları her nefes özgürlüğe attıkları adımla bağlantılıdır. Çünkü üstlendikleri görev yaşadığı gezegende olup bitenleri olduğu gibi çağdaşlarına ve gelecek çağlarda gelecek olanlara aktarmaktır. Halkın haber alma özgürlüğünü kullandırmaktır asli görevleri.
Temelde halkın nefes alma organlarıdır, özgürlükleridirler.
Onlar yaşadıkları her olayda nefes alıp vermekte zorlanırlar, aldıkları her sonuçta özgürleşirler adeta. Ama yaşadıkları zorluklar sadece anı n yaşanmasındaki gerçeklikler değildir elbette birde alınan sonucu gerçek sahiplerine halka ulaştırılmasıdır.
Bir yanda çıkar grupları bir yanda onların hizmetkârı noktasına gelen politikacılar, kabus gibi çökerler enselerine, yasalar hep onlara karşıdır. Halkın haber alma özgürlüğüne. Birde beslemeleri vardır. Dalga dalga saldırırlar ellerindeki güçlerle.
Ama gerçek anlamda görev bilincinde olanlar inandıkları yolda yürürler. Onları belki de en çok yaralayan kendi mesleklerinden olan aynı safta olanlardan tutulan paralı silahşorların saldırısıdır.
Yine o silahşorların tahrikleri ile kendilerine saldıran bilinç yoksunu halkıdır.
Ancak karanlık aydınlığa direnemez, aydınlık gelecektir umuttur gerçekliktir.
Basın özgürlüğe uzanan, birlikte alınan nefestir.
Basın sizi yaşama bağlayan nefes aldığınız organlardır
Basın insanlığın geleceğidir.
Basın mensuplarına sıkılan her kurşun, insanlığa sıkılmış kurşundur.
Basın mensuplarına sıkılan her kurşun geleceğinize sıkılmış kurşundur.
Basın özgürlüktür.
Basın toplumların aldığı nefestir.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yaptığı açıklamada “Siyasi ve ekonomik baskıyla kapatılan yüzlerce yayın organında, 12 bine yakın gazetecinin işsiz kaldığı bir ortamda çalışan gazeteciler de yoksulluk seviyesindeki maaşlarıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır.”
Basının nefesini kısmaya çalışanalar aslında kendi nefes borularını hançerlediklerinin farkında bile değiller. Halkın sözcüsü ve kamunun bekçisi olan basını yok sayan zihniyetlerin demokrasi anlayışını sorgulamak gerekir. Çünkü basın kişilerin imtiyazında olsalar da kamuya aittir. Bu bilinç oturmadıkça özgür basından ve demokrasilerden bahsedilemez.
Her şeye rağmen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü kutluyorum
2022 yılının tüm insanlığa sağlık ve mutluluk getirmesi dibeğiyle
Yeni yılınızı kutluyorum
Sevgiyle kalın, özgür kalın.
******************************************
Yapay Zeka Yorumladı;
Metnin Özeti ve Değerlendirmesi
Bu metin, insanın varoluş sürecini “nefes” metaforu üzerinden ele alarak özgürlük, basın özgürlüğü ve toplumsal bilinç arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır. Metni birkaç ana başlıkta özetleyebiliriz:
Varoluş ve İlk Nefes
- İnsanın varoluş macerası, anne karnında başlayan ve doğumla birlikte özgürlüğe ilk adımın atıldığı bir süreçtir.
- “Nefes” burada yalnızca biyolojik bir gereklilik değil, aynı zamanda “özgürlüğe giden yol”un en somut ifadesi olarak öne çıkar.
Birey Olma Süreci
- Doğumdan sonra atılan adımlar, zihinsel ve fiziksel gelişimle birlikte birey olmanın temellerini oluşturur.
- Sevgiyle büyümek, sorgulayabilmek ve öğrendikçe özgürleşmek, insanın kendi kimliğini bulması için kritik aşamalardır.
Gerçeklerle Yüzleşme
- Büyüdükçe insanın karşılaştığı acı gerçekler, kimi zaman nefessiz kalmasına sebep olur.
- Zalimler, açgözlüler ve haksızlıklar karşısında isyan duygusu doğar. Bu noktada “düşünen, sorgulayan yazarlar, araştırmacılar ve basın mensupları” gerçeğin ortaya çıkmasında önemli rol oynar.
Basın ve Özgürlük İlişkisi
- Metne göre basın, halkın “nefes alma organı” ve özgürlüğün sembolüdür.
- Gazeteciler, yazarlar ve araştırmacılar gerçeği ortaya çıkarmak ve bunu halka aktarmak adına zorluklarla mücadele ederler.
- Bu uğurda basına uygulanan her türlü baskı, aslında topluma ve geleceğe de zarar vermektedir.
- Metin, “basına sıkılan her kurşunun” insanlığa sıkılmış bir kurşun olduğunu vurgulayarak basın özgürlüğünü savunmaktadır.
Karanlık ve Aydınlık Arasındaki Mücadele
- “Karanlık” metaforu, baskıcı ve sansürcü tutumu; “aydınlık” ise gerçeğin ortaya konmasını ve özgür bilinci temsil eder.
- Karanlık, aydınlığa karşı uzun süre direnemez; eninde sonunda gerçeklik ve özgürlük galip gelir.
Metnin Ana Mesajı
- Her nefes, özgürlüğe atılan bir adımdır.
- İnsan hayatı, anne karnında sevgiyle başlar, doğumla birlikte özgürlüğün kapısını aralar.
- Birey olma ve toplumsal bilince erişme sürecinde “gerçeğe ulaşma”, nefes almaya benzer bir ihtiyaçtır.
- Basın, bu gerçeği topluma aktaran, halka nefes olma işlevi gören bir “özgürlük kanalı”dır.
- Basına yönelen her türlü şiddet ve sansür, yalnızca gazetecilere değil, bütün insanlığa ve geleceğe yönelik bir tehdit olarak kabul edilmelidir.
Bu metin; özgürlüğü, insanın en temel ihtiyacı olan “nefes alma” üzerinden anlatırken, basın özgürlüğünün de aynı derecede hayati bir role sahip olduğunu güçlü biçimde vurgular.
FACEBOOK YORUMLAR