Yaşar KABA

Yaşar KABA

[email protected]

100. Yıllara hazır mıyız?

29 Haziran 2018 - 20:32

Sevgili dostlar, Türkiye bu gün üzerinde 50 ülke bulunan coğrafyanın hakimi olan bir imparatorluğun, Osmanlının işgale uğrayan son toprakları üzerinde “Ya İstiklal ya ölüm” andıyla yola çıkan bir avuç insanın bizlere bıraktığı en büyük mirastır.

Peki bizler bu mirasın ne kadar farkındayız, gelecek olan son beş yıl 100. Yıllara hazır mıyız?

Osmanlın çağı yakalayamayan ve yanlış politikaları sonrası 600 yıl hükümranlık sürdüğü topraklardan sürülmüş milyonlarca insanımız ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. Anadolu’ya yani doğduğu topraklara sıkıştırılmış Çanakkale de son darbe vurulmak istenmiştir. On binlerce şehit verme pahasına Çanakkale geçilmez kılınmıştır. Zaferi biz kazanmamıza rağmen Osmanlının Müttefiki Almanların savaşı kaybetmesi sonucu Osmanlıda yenik sayılmış 30 Ekim 1918 de Mondros antlaşması imza altına alınmıştır.

Mondros, Emperyalist (Sömürgeci) devletler Osmanlının kurucusu Türklere doğdukları topraklarda son darbeyi vurmak için sinsi bir planı sahneye koymuşlardı.

18 Mart 1915 te Çanakkale’yi geçemeyen ve savaşı kaybedenler, 13 Kasım 1918 de İstanbul’a salına salına girdiler, 22 İngiliz, 12 Fransız, 17 İtalyan, 4 Yunan gemisi ve 6 denizaltıdan oluşan 61 parçalık İtilaf donanması Boğaz’a girerek İstanbul’u işgal etmiştir. 15 Kasım’da bu donanmadaki gemilerin sayısı 167’ye çıkmıştır. 

4 ay sonra Osmanlının sömürgeci devletlere teslim antlaşması Mondros’ün 100. Yılı Osmanlıyı bu antlaşmayı imzalama noktasına getiren hatalardan ders çıkarıp o günü hatırlayacak mıyız?

Sömürgeci devletlerin sinsi planını gören Çanakkale’nin muzaffer komutanı Mustafa Kemal işgale karşı İstanbul da hazırlıklarına başladı. 19 Mayıs 1919 da çıktığı Samsun’da bağımsızlık meşalesini yaktı.

Sömürgecilerin işgaline ve hanedanın teslimiyetine karşı baş kaldırının 11 ay sonra 100. Yılı bayramların en onurlusu bununla ilgili hazırlıklarımız ne durumda.

Samsundan yola çıkan büyük önder Mustafa Kemal Anadolu’da gerçekleştirdiği kongrelerle sağladığı ilkeler birliği ardından 23 Nisan 1920 de Ankara da TBMM sini açtı, “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız milletindir” Kararıyla yola çıkıldı. Her şey milletin gözü önünde olacak her şeye milletin vekilleri karar verecekti ve öylede oldu. Yeryüzünde işgal altında kurulan, bir yanda işgalcilerle işbirliği içinde olan yöneticilere ve işgale karşı savaşan tek örnekti Türkiye Büyük Millet Meclisi, 22 ay sonra 100. Yılı muhteşem bir kutlamayı hak etmiyor mu?

30 Ağustos 1922 Mustafa Kemal Önderliğinde TBMM, Ordu yoktu yeniden kuruldu, para yoktu, bulundu, silah yoktu var edildi. 30 Ağustos 1922 de bir Ulusun Makus Talihi yenildi. 4 yıl 2 ay sonra 100. Yılı, “ ya istiklal ya ölüm” andıyla çıkılan yolda nihai sonuca ulaşıldığı gün. Vatan uğruna toprağa düşen bize bir imparatorluğun küllerinden geriye bir devlet bırakan 10 binlerce şehit atalarımızın zaferini çelenk töreniyle mi geçiştireceğiz.

24 Temmuz 1923 sahada elde ettiğimiz bu sefer masada bırakmadığımız hatta birçok vilayeti mermi atmadan elde ettiğimiz Lozan Antlaşmasının 100. Yılı, 5 yıl 1 ay var. Lozan’ın ömrü 100 yıl algısı oluşturanların algısıyla Mondros’a mı döneceğiz. Yoksa 100 yıl önce canlar pahasına elde edilen kazanımların arkasında mı duracağız.

23 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, Yok sayılmaya çalışılan topraklarda halkın egemenliğinde yeni bir devletin kurulduğu gün, CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI. 

Yüzyıllar süren savaşların ardından yorgun ve yoksul halkın Anadolu bozkırlarında kurduğu kutlu devlet öğretmeni yoktu, fabrikaları, sanayisi, esnafı, sanatkarı doktoru, mühendisi, mimarı, veterineri, bilim insanı yoktu, okuma yazma oranı sadece %3 tü, bu gün 81 milyon, doktorundan mühendisine bilim insanına kadar hepsini yetiştirdi. Hatta o kadar çok varlar ki birçoğu işsiz.

23 Ekim 1923 te 13 milyonduk 8 milyonu kadın 5 milyonu da çocuk yaşlı ve kolunu bacağını vatan uğruna cephede bırakmış erkekti. Bu gün okula giden 20 milyon öğrencisi var. Çağdaş uluslar sevisinin üstüne sıçraması için sadece ve sadece farkında olan irade sahibi idarecilere ihtiyaç var. bizi yönetenler yada yönetmeye aday olanlar 100. Yıllara ne kadar hazır, 81 milyon bizler 100. Yıllara ne kadar hazırız.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu hedeflere ilerleyerek tarihte yerimizi “ Yurtta Barış, Dünya da barış” ilkesiyle almaya devam mı edeceğiz, yoksa hedeflerden koparak, tarihin karanlıklarında mı yerimizi alacağız. Ben birincisini başaracağımıza olan inancımı hiç kaybetmedim.

Nice yüz yıllara ulaşmak dileğiyle sevgiyle kalın.

Yaşar Kaba 29 Haziran 2018

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum