Bir kaç gün önce, PKK ile olan savaşımızın boyutlarının Çanakkale savaşlarının kayıplarına yaklaştığını söylemiştim. Türk Ordusu tarihte ilk kez Çanakkale'de aylar süren bir savaşta en büyük kayıplarını vermişti. Ve bu savaşı Türk Milleti asla unutmadı. PKK savaşlarını da unutmayacağız. Bize unutturacaklarını alıştıracaklarını ve ülkenin bölünmesini kabul ettireceklerini sanıyorlarsa, aldanıyorlar. Biz Anadolu'ya geldiğimiz 1000 yıl öncesinden beri savaşıyoruz...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kanla kuruldu. Osmanlıya yaptıkları numaraları bugün bize yapıyorlar. Ülke ekonomisi borçlu, ayni Osmanlının düyunu umumisi gibi. Ülke insanları Türk Kürt, ilerici gerici, sünni alevi gibi kırılma noktalarına itilmiş, yeteneksiz ve kirlenmiş siyasetçilerle kuşatılmış, ahlaken çökmüş bir hale getirilmiş. 4000 yıllık Türk Ordusu içinde 3tür gruplaşma var denecek hale getirilmiş. 80 milyonluk nüfusuyla dünya üzerinde güçlü bir medeniyet kurması gereken insanımız bu hallere düşürülmüş..
Bakıyoruz şöyle haberler dolaşıyor basında beş bine yakın Türk Milyarderi güvenli sulara hicret etmiş. Malını, mülkünü satmış, Avrupa'ya Amerika'ya yerleşmiş. Batan gemiden fareler kaçarmış önce. Bizi kıyametimizle mi başbaşa bıraktılar. Memleketin balını alıp...
2002'de PKK bitirilmişken ne oldu da bugün diğer Kürt gruplarıyla beraber birleşip, Barzani'nin önderliğinde büyük bir Kürdistan'dan bahsediliyor. Bu Kürdistan lazım gelen toprakları nereden alacak acaba? Bakıyoruz hedefte sadece biz varız. Ülkemizde orduyu dizayn ettiler. Siyaseti dizayn ettiler. Ekonomiyi dizayn ettiler. Bat müttefikliği bize pahalıya patladı. Yarattıkları fitneler bile fitne olduğunu bilmiyor...
Evvelsi gün bir Tümen karargahımızı taşıyan bir helikopterimiz düştü. Bu karargah ilk defa farklı operasyonlar yaparak bölgede kalıcı olmuştu. PKK rahatsız oldu. Şöyle ki garnizondan çıkan askeri birliklere havadan ikmal gıda ve mühimmat desteği yapılıyordu. Böylece arazide uzun süre kalıyor, saha hakimiyeti sağlıyordu. Buda PKK'nın operasyon gücünü yok ediyordu. Kato dağındaki kayıpları tahammül edilemez boyutlara gelmişti...
Türk Ordusu üzerine düşen görevi fazlasıyla yapıyor. Siviller ve siyaset ne yapıyor. Ulusal bir yas ilan etmek için ne bekleniyor. Şimdiye kadar PKKnın sebep olduğu şehit ve kayıplarımızın dev bir anıt heykelin kaidesinde altın harflerle adlarının yazılmasına ne engel oluyor. Yoksa amaç bu kadar güçlü bir sembol olursa savaşı bitiremez, anlaşamaz ve toprağı paylaşamaz mıyız korkusudur bu. Barış yapıp yıkılan Cumhuriyetin üzerinde ham hayalleriyle yamuk yumuk bir şey inşa etme tutkusu mudur? Ya da savaşla ve yıkımla elden gidecek olan kazanımları kaybetmemek korkusu mudur? Korkmayın beyler Avrupa Amerika kapıları açık. Önden liberal yiyiciler gider, ardından ılımlı geçinen yiyiciler. Biz atalarımız gibi gitmeyeceğiz...
1-6-2017
Yakup KAMER
FACEBOOK YORUMLAR