Yakup KAMER

Yakup KAMER

''LAFIN ÖTESİ"
[email protected]

KİTAP OKUYOR MUYUZ?

16 Ekim 2017 - 12:18

 En son bir fuarı gezdim. İstanbul'da yerel belediyelerin tanzim ettiklerinden bir tanesini. Her ay büyük şehirde bir iki belediyenin düzenlediği kitap fuarları mutlaka yapılır. Ben de fırsat buldukça giderim. Ayrıca yine bir belediyenin geleneksel Sahaf Fuarını ziyaret ettim. Gördüğüm tek şey yayınevleri zaten az kitap okuyan bir millet olduğumuzu unutmuşlar, adeta nazire yaparcasına kalın ciltli şömize kapaklı çok sayfalı ve de pahalı kitapları sergilemişler. Kitabına göre 15 liradan başlıyor kırk liralara kadar çıkıyor.

 

   Yani ne diyelim. El insaf. O pırıl pırıl kızlı erkekli gençler bakıp bakıp geçiyor. Ayrıca da telifi bitmiş okusan da olur okumasan da türden ucuz roman tarzı şeyleri allayıp pullayıp gençlerin önüne sunuyorlar. Tabi biz biliyoruz medyada ve sanal ortamda yelkenleri ˛şişirmek için nasıl üflendiğini, Şişirilip şişirilip algı çalışmaları yapılarak suni talepler oluşturulduğunu. Zenginler ya. Çok paraları varya. Medeniyet kuracaklar ya. Ayıptır beyler ayıptır. İnsanımıza ucuz kitap okutmaya çalışın ki çok alsın. Ucuz derken maliyeti kast ettik. Yoksa siz zaten ucuz şeyler basıyorsunuz. Ondan sonra kimse şikayet etmesin dünyada nüfusa oranla en az kitap okuyan bir ulusuz diye.

 

   Bir de satıcıdan çok yayınevi var gibi geliyor bana. Sokak aralarında ki kırtasiyecileri ve bayilerin ne denli az kitap sattığını biliyoruz. Geriye sadece Kitapevleri kalıyor.

Onlarda her AVM de en fazla bir ya da iki tane kadar var. Yani kitapevi açısından çok kısır bir ülkeyiz. Fakat yayınevleri bu kıt sayılara rağmen oldukça fazla. Yani buradan da şunu anlıyoruz ki herkes misyondan çok kazanç peşinde. Basallm satalım anlay˝ışı. Satalımda kime satalım. Gençlerden 30-40 lira parayı bir kitaba vermesini mi bekleyeceğiz.

 

    Büyük sermaye bankadan leasing alıp giriyor bu işlere. Sanayici olacağım, çok para kazanacaı˝m, diye. Matbaa bile kuran var, milyon dolarlara. Ne bulursa basıyor. Ne misyon var, ne vizyon. Kitap çeşitliliği çok olmasına rağmen nitelik ve nicelik ara ki bulasın. Üstelik elin oğlunun telifi geçmiş ya da basıla basıla kevgire dönmüş yıllar önceki eserleriyle piyasayı doldurup yerli yazar ve çizerlerin işsizliğine sebep olmaları da işin cabası.

 

   Oysa her medeni ülkede bir kota vardır. Öyle önüne gelen yabancı neşriyat bir ülkenin kültür hayatını alt üst edemez. O zaman biz kültür mirasımızı nasıl yaşatacağız diye sorarlar adama.

 

   Cumhuriyet Tarihinde inkilaplar yapıldığı zaman bir de kültür devrimine kalkışıldı. Okuma yazma seferberliğinin dışında eğitim ve edebiyat alanında çok başarılı işler yapıldı. Dünya klasikleri herkesin ulaşabileceği rakamlarla basılarak tüm yurt sathına yayıldı. Kağıda kota uygulandı. Kültür ve yayın hayatı desteklendi.

 

   Ne hikmetse okuyup yazan ve düşünen bir toplum olmamız istenmiyor anlaşılan. Kültür bakanlığıda  geçmişte çok başarılı işler yapmıştı oysa. 

 

   Şunu iyi anlamalıyız. Her yeni gelen nesil, anaokulu kitaplarıyla başlayacak, boyama ve el beceri kitaplarıyla devam edecektir. Her çocuk yaşı geldiğinde yine Kırmızı başlıklı kızı okuyacak, Nasrettin Hoca fıkraları dinleyecek, kendisine Kel Oğlan Masalları anlatılacaktır.  Bu ortaokulda Ömer Seyfettin íle tanışmasına Lisede Dünya Klasiklerini okumasına sebep olacaktır. Eğer ağacı yaş iken eğerseniz, gelecek kuşaklar okuyan nesiller olacaktır. Bir kaç nesil ihmal edilirse okuyan değil aval aval bakan bir nesil oluştuğu zaman dövünmeyeceksiniz.

 

   Son olarak şunu söyleyelim. Kimse kitap yazarak basarak çizerek ve satarak zengin olacağım hayalleri kurmasın. Bu iş bir misyon işidir. Emekli öğretmenlerin, sanatçıların, edebiyatçıların gönül verdiği bir iştir. Bir milletin kültürünü devam ettirme işidir. Milletin kendi kültürünü ve benliğini koruma işidir. Öyle kendi başına bırakılamaz. Himaye ve destek görmelidir.

 

   İdarecilere düşen yayın hayatına sahip çıkmak, yazar ve çizerlerin desteklenmesine yarayacak fonlar oluşturmaktır. Kağıt satış ve vergi destekleri sağlamaktır. Hele ki yurt dışına basılı eser satıp telif kazancı getiren sanatçıya vergi iadesi verir gibi kazancı oranında prim verilmesi gerekir. İhracat yapana veriliyor da kültür elçilerine niye destek olunmuyor anlamak çok zordur.

 

   80 milyon nüfusumuzla dünyada kitap okuma oranımız hakkında rakam vermek de içimden gelmedi doğrusu!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum