Yakup KAMER

Yakup KAMER

''LAFIN ÖTESİ"
[email protected]

Basın Özgürlüğü ve 24 Temmuz.

28 Temmuz 2017 - 20:42

24 Temmuz 1908’de 30 yıllık istibdat ve baskı dönemi biter. 2. Meşruiyet ilan edilir.  Bu özgürlüklerle birlikte birden onlarca gazete ortaya çıkar. Korkusuzca yazmaya başlarlar. Bugünün bir bayram olarak kutlanması ise 10 Haziran 1946’da kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir basın bayramı kutlanmasını kararlaştırır. Falih Rıfkı Atay’ın öncülüğünde 2. Meşruiyetin ialn günü olan 24 Temmuz bir basın bayramı olarak karşımıza çıkar.

 

     Yıllarca özgür bir şekilde bu bayram kullanılsa da Türk basın tarihinde çok baskıcı dönemlerden ve darbelerden geçmiştir. Sansür gazete dergi kapatmalar verilen para ve hapis cezaları ülkede 5.kuvvet olan basının her zaman darbe almasına sebep olmuştur.

 

     Ben basından emekli olmuş bir gazeteciler cemiyeti üyesiyim. Benim gazetedeki görevim fikir işçiliğine bağlı siyasi karikatür çizmekti. Çizmekti diyorum zira artık bugün arkanızdan bir medya devi olmadan çizgiyle muhalefet yapmanız mümkün değil. Yasların koruması kenara itildiği gibi güçlü bir patronajın kanatları altında da çizemezsiniz. Zira bırakın hapis cezasını alacağınız milyarlarca liralık para cezalarını ödemeniz bile söz konusu değildir. Evinizi barkınızı alırlar, emekli maaşlarınıza bankadaki hesaplarınıza el koyarlar. Sizi düşkün bir insan haline getirirler. İftira kumpas tehdit şantajda çabası. İşte böyle bir 24 Temmuz’da  basın özgürlüğünün bayramını yapıyoruz.

 

     Bütün dünyada totaliter yönetimlere doğru bir gidiş var. Bazı ülkelerde kadife eldivenle kapalı faşizm uygulanırken bazı ülkelerde açık faşizme doğru gidiliyor. Maalesef bizim ülkemizde de özgürlükler hak getire. Muhalif olmayı vatan hainliğiyle eş sayan bir anlayış mevcut.  Ülkenin en büyük partisi hak hukuk adalet istiyorum diye yürüyor. Türkiye de çok güçlü bir basın yayın ve edebiyat dünyası vardır. Servet-i Fünuncularla beraber genç Cumhuriyetin aydın yazarları olağan üstü eserler ortaya koymuştur. 100 yıl önce bile basın çok büyük bir güçtü. Bugün basının böylesine ayaklar altına alınmasının sebebi sermaye ve şirketler parasal kaygılarla sert bir piramit oluşmasına izin veriyor. Emperyalizm yayılacak sahalar bulamazsa dünyaya faşizmi armağan eder. Bugünde böyle bir sıkıntı yaşanıyor. Kapitalizm tıkandı. Artan yoğun nüfuslar ülkeleri idare edilebilir olmaktan çıkarıyor. Bu da siyasetçi kalitesinin düşmesine ve hakim tabakaların sertliğine neden oluyor.  Milli geliri üretimi artmayan ülkeler dipçikle yönetilir. Şimdi artık askere darbede yaptırmıyorlar. Siviller darbe yapıyor.

 

     Basın özgürlüğü halkın haber alma özgürlüğüdür. Demokrasiyle 1. dereceden ilgilidir. Ama bugün olumsuzlukların sürekli artmasından dolayı, aynı delik deşik olmuş bir teknenin her yerinden su alması gibi delikleri tıkayabilmek için halkın kulaklarını tıkamak istiyorlar. Fakat bu mümkün değildir. Milenyum çağında her şeyi kapatarak ülke idare edemezsiniz.

 

    Abdülhamit’in baskıcı döneminde bütün muhalifler yurt dışındaydı. hatta bir ara Yeni Zelanda diye bir yer varmış gidip oradan arazi alalım yerleşelim demişlerdi. 100 yıl önce sansüre baskıya böyle bir çare bulmuşlardı.

24-7-2017  /  İstanbul

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum