Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

VİETNAM, UKRAYNA, GAZZE VE ABD İÇİN DÖNÜM NOKTASI

18 Şubat 2024 - 17:18

Artık iki savaş ABD için sürdürülebilir değil. Birincisi 24 Şubat 2024’de ikinci
yılını dolduracak olan Rusya-Ukrayna Savaşı, ikincisi ise aynı tarihte 140’ıncı
gününü tamamlayacak olan Gazze Savaşı. İki savaş da bir kışkırtmanın ürünü.
Birincisinde kışkırtan ABD, ikincisinde ise ABD’nin koşulsuz desteğini alan
İsrail.

2 yıl önce henüz başladığında, bu savaşın gerçekte bir ABD-Rusya Savaşı
olduğunu, Ukrayna’nın başına demokrasi görünümlü operasyonla getirilen bir
kukla vasıtası ile Ukraynalıların ABD’nin vekalet savaşçısı durumuna
düşürüldüğünü, bu savaşın aynen Afganistan Savaşı örneğinde olduğu gibi
uzun soluklu bir yıpratma savaşı olarak planlandığını ve ABD istemedikçe de
bitmeyeceğini köşemizde yazmış ve ekranlarda anlatmıştık.

Rusya Saldırgan ve Yayılmacı mı?

Kışkırtmak; bir kimseyi, kötü bir iş yapması için yönlendirmek, harekete
geçirmek ve yüreklendirmek olarak tanımlanıyor sözlüklerde. Bireysel olarak
bile -eğer isterseniz- bir kimseyi size yumruk atması için tahrik edebilirsiniz.
Yumruk yediğiniz son fotoğraf karesine bakılarak karar verilirse, suçlu size
yumruk atandır. Ama önceki fotoğraf karelerine bakılırsa değerlendirme daha
farklı olur. 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı operasyona
başladığı güne bakarak Rusya’yı saldırgan veya 17 Mart 2014 tarihinde
Putin’in Rusya'nın Kırım'ı ilhakını onayladığı güne bakarak hem yayılmacı ve
hem de saldırgan ülke olarak görebilirsiniz.

Soğuk Savaş (1947-1990) biterken NATO’nun doğuya doğru
genişletilmeyeceğine dair Rusya’ya söz verilmişti. Hem de ABD’nin ve
NATO’nun en yetkili ağızlarından. Ama verilen sözler tutulmadı. Putin de
2007’de “NATO’nun Ukrayna’ya genişlemesinin Rusya’nın kırmızı çizgisi
olduğunu, NATO’nun 1990’da verdiği genişlememe sözünü tutmadığını,
artık bıçağın kemiğe dayandığını ve artık daha ileri gidilmemesi
gerektiğini”
söyledi. Buna rağmen zamanın ABD Başkanı Bush, 2008’de
Rusya’yı Karadeniz’de çevrelemek için NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’ı
içine alacak şekilde genişletilmesi taahhüdünde bulundu.

Bu İş Putin’in İşi Değil!

Şu anda CIA Başkanı olan, 2005-2008 tarihleri arasında ise ABD’nin Rusya
Büyükelçisi
görevini yürüten William Burns, Washington’a gönderdiği
raporda; NATO’nun genişlemesine yönelik muhalefetin sadece Putin’in işi
olmadığını, Rusya siyasi yelpazesinin her yerinde bu genişlemeye karşı
muhalefetin olduğunu rapor etmişti.

Ukraynalıların çoğu da NATO üyeliği yerine tarafsızlığı tercih ediyordu.
Ukrayna Parlamentosu (RADA) 1990’da “daimi tarafsız bir devlet” olma
temelinde Ukrayna’nın egemenliğini ilan etmişti. 2009’da da Ukrayna halkı
tarafsızlık siyaseti güden Viktor Yanukoviç'i seçti. 2014'ün başlarında ise
Yanukoviç bir darbeyle devrildi. İşin içinde CIA, Ulusal Demokrasi Vakfı ve
Açık Toplum Vakfı gibi unsurlar vardı. Demem o ki, Ukrayna ABD’ye kendini
kullandırmasaydı; bugün Kırım’ı, Donbas Bölgesini ve on binlerce insanının
yaşamını kaybetmemiş, milyonlarca insanını yurtdışında göçmen durumuna
düşürmemiş ve şehirlerinin birçoğu harabeye dönmemiş olacaktı.

NATO Hangi Maksatla Genişletiliyor?

Zbigniew Brzezinski; ABD’nin küresel üstünlüğünün, dünyanın tek süper
gücü olarak devamının jeostratejik gerekliliklerini anlattığı “Büyük Satranç
Tahtası”
kitabında “Rusya da bölünmeli ve parçalanmalı” dedi ve bunun
için de hangi hamlelerin yapılması gerektiğini anlattı. Ukrayna da bu
hamlelerden biriydi. Yoksa Ukrayna’nın ve Ukraynalıların güvenliği ABD’nin
umurunda bile değildi.

ABD’ye göre; “Batı, kurumlar ve değerler manzumesidir. Bunun içinde
hukukun üstünlüğü, demokrasi, özel mülkiyet, çoğulculuk ve liberal
ekonomik düzen vardır. Şimdi de mücadele, otoriter rejimlere karşı
verilmektedir”.
Tabii ki; bu anlatım dünya kamuoyuna yönelik geliştirilen bir
pazarlama taktiğidir. Gerçekte ABD için hedef; tek kutuplu dünya düzenini
sürdürmek ve hegemonyaya direnenleri itibarsızlaştırmak ve ezmektir. NATO
bu maksatla, ABD’nin bir enstrümanı olarak genişletilmektedir.

Kurallara Dayalı Dünya Düzeni

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın üçüncü yılına girmek üzereyiz. Ama ne ABD’nin
ne de NATO’nun savaşı durdurmaya yönelik bir planı yok. Buna dair son kanıt
ise NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “Batı, Rusya ile on yıllar
sürecek bir çatışmaya hazırlıklı olmalıdır” şeklindeki açıklamasıdır. Putin
ise “konuşmaya hazırız”
diyor. Sanırım çatışmanın sona ermesini kimin
engellediğini anlamak için uzman olmak gerekmez.

ABD’nin;

1. İsrail'in Gazze'deki soykırım saldırısına tüm gücüyle verdiği destek,

2. İnsan hakları ve uluslararası hukuk konusundaki çifte standardı,

3. İsrail’e sınırsız desteğinin yanı sıra, İsrail'e yönelik her türlü eleştiriyi
“antisemitizm” olarak etiketlemesi ve Filistin halkıyla her türlü dayanışma ifadesini doğrudan yasaklamaya çalışan ikiyüzlülüğü,

4. Rusya'nın saldırganlığı karşısında ayağa kalkılmalı diyen ama İsrail'in
vahşeti, uluslararası ilkeleri ve hukuku hiçe saymasına “evet” diyen
yaklaşımları nedeniyle, uzun zamandır can çekişen kurallara dayalı
dünya düzeninin tabutuna son çivi çakılmıştır.

ABD’nin “Kuralları ben koyarım, işime gelmediğinde uymam ama sen her
halükarda uymak zorundasın”
yaklaşımı iflas etmiştir. Artık kurallara dayalı
dünya düzeni kurallarının yeniden yazılmasına ihtiyaç vardır. Dünyanın çok
kutupluluğa doğru evirilmesi, bu sonucu doğuracaktır.

İsrail Gazze’de Hala Siyasi Hedefine Ulaşamadı

Hamas’ın 7 Ekim 2023’de Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında İsrail’in
Gazze’ye yönelik saldırılarında bugüne kadar yaklaşık olarak 29 bin insan
yaşamını kaybetti, 70 bin ise yaralı var. 2,3 milyonluk nüfusun yüzde 90’ı
yaşadıkları yerleri terk etti, 365 kilometrekarelik Gazze Şeridinde ise
neredeyse taş taş üstünde bırakılmadı ama İsrail istediği ve planladığı siyasi
hedefine hala ulaşmış değil. Hatta Hamas, Gazze’de kuşatma altındaki nüfusu
kendi etrafında topluyor, Barı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinliler
için cazibe merkezi oluyor, Filistin Yönetimi’nin işbirlikçi görünmesine ve
çökmesine neden oluyor.

Gazze’deki savaş; Yüzyılın Anlaşması ve İbrahim Anlaşmaları kapsamında
planlanan Arap Devletleri ile İsrail arasındaki normalleşme sürecini olumsuz
etkiliyor, Küresel Güney’in Filistin’e olan desteğini yükseltiyor, 7 Ekim 2023
öncesine göre gerek Avrupa, gerekse Amerika’da kamuoyunun Filistin’e
karşı olan bakış açısını radikal biçimde olumlu yönde değiştiriyor ve ABD’yi
Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada ötekileştiriyor, düşmanlaştırıyor.

Tet Saldırısı

7 Ekim Aksa Tufanı Saldırısı; 55 yıl önce 30 Ekim 1968’de Vietnam
Savaşı
’nın en büyük askeri operasyonlarından biri olan Tet Saldırısına
benziyor. Kuzey Vietnam ile Güney Vietnam yönetiminin çökertilmesi, Kuzey
ve Güney Vietnam yönetiminin yeniden birleştirilmesi amacıyla oluşturulan silahlı örgüt
olan Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (Viet Cong) beraberce Güney
Vietnam
ve ABD’li müttefiklerine karşı yaptıkları saldırı, Vietnam Savaşı’nın
dönüm noktasıydı.

Bu saldırı; Vietnam’ın yeni yıl festivali olan Tet sırasında başlatılan sürpriz bir
saldırıydı. Güney Vietnam askeri tatildeydi, hazırlıksızdı. Saygon’da ABD
Büyükelçiliği
de dahil 100’den fazla şehir ve kasaba eş zamanlı olarak hedef
alındı ama sonuç olarak başarısız oldular. Güney Vietnam’ın kontrolünü ele
geçirmek için yapılan bu saldırıda ve sonrasında 50 bin asker ve militan
yaşamını kaybetti. Güney Vietnam’ın ve Amerikalıların kayıpları ise çok azdı.

Askeri Olarak Başarılı Değildi, Siyasi Olarak Zaferdi

Tet Saldırısı; askeri olarak başarısız olmasına rağmen, çarpıcı bir propaganda
başarısı ve sonuçları itibarıyla siyasi bir zaferdi. Gerek dünya, gerekse ABD
kamuoyu Vietnam’da işlerin iyi gitmediğini, ABD’nin anlattıklarından farklı
gelişmelerin yaşandığı bir Vietnam olduğunu görmeye başladı ve ABD’de
savaş aleyhtarlığı arttı. Sonuç olarak Tet Saldırısı, ABD’nin 1973’de
Vietnam’dan çekiliş sürecini tetikleyen bir dönüm noktası oldu.

Henry Kissinger, 1969’da bir söyleşide “Vietnam’da askeri bir savaş
yürüttük. Rakiplerimiz ise siyasi ve psikolojik bir savaş yürüttü. Bu
süreçte gerilla savaşının en temel öğesini gözden kaçırdık. Gerilla
kaybetmediği zaman kazanır. Düzenli ordu ise kazanamazsa kaybeder”

demiştir.

Durum Sürdürülebilir Değil

ABD’nin koşulsuz destek verdiği İsrail’in Gazze’deki insanlık dışı vahşeti ve
Rusya’ya karşı Ukrayna üzerinden yapılan vekalet savaşı nedeniyle ABD
kaybediyor, küresel istikrar ve güvenlik daha fazla risk altına giriyor. Bu durum
artık sürdürülebilir değil ve ABD için yeni bir dönüm noktası.

Sedef Kabaş’ın Destek Yayınları’ndan çıkan ve çoğunlukla fırtınalı geçen
yaşam hikayesini anlatan, bedel ödemeden ve konfor alanlarını riske etmeden
mücadele olmayacağını anlatan “Yandığın Ateş Yoluna Işık Olur” adlı
kitabını okumanızı tavsiye ederim.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum