Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

TEK BİR İHRAÇ ÜRÜNÜMÜZ VAR!

17 Nisan 2019 - 14:51

Bugün ağırlıklı olarak Batı olmak üzere, dünyanın her yerinde Türkiye’nin bekası, güvenliği, çıkarları ve geleceği için olumsuz gelişmeler yaşanıyor ve Türkiye sanki çoklu organ yetmezliğine doğru gidiyor! Bunun nedeni ise bizzat iktidar tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin bağışıklık sisteminin çökertilmiş olmasıdır. 

Daha geçen ay Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öngören raporu kabul etti. 2018 Türkiye Raporu’nda ülkemiz için tek bir olumlu kelime bile yok! İktidar tabii ki bu rapora veryansın etti. Halbuki; bu raporlarda daha önce Türkiye’deki iktidara methiyeler düzerlerdi. İktidar da Türkiye’de kendisine yönelik muhalefeti baskılayabilmek için “bak çağdaş dünya bizim için böyle güzel şeyler söylüyor” derdi. Burada “sizin için söyledikleri iyi ise güzel, kötü ise tu kaka” yaklaşımı; sizin inanılır, güvenilir ve tutarlı olmadığınızı gösterir.

Dün Zarar Verdiler, Bugün de Veriyorlar!

Elimizi vicdanımıza koyalım ve kendi kendimize soralım; “Bu raporlarda ve Türkiye hakkında yapılan değerlendirmelerde abartı var mıdır?” diye.  Tabii ki var! Hatta; FETÖ’nün de dahli var! Ağırlıklı olarak Avrupa ve ABD olmak üzere; FETÖ unsurları dünyanın her tarafında kin, nefret, aldatılmışlık ve intikam duyguları ile görünürde iktidarın, gerçekte ise Türkiye’nin aleyhinde faaliyette bulunuyorlar. Bu kapsamda; yabancı gizli servislere angaje oluyorlar ve hizmet ediyorlar. Demem o ki; dün sevişiyorlardı, ülkemize zarar verdiler, bugün kavga ediyorlar, yine ülkemize onanmaz zararlar vermeye devam ediyorlar. Her ikisi de çağdışı “Siyasal İslamcı” ideolojiye ve geçmişin aklı olan “Yeni Osmanlıcı” hayale sahip!

Bugün ülkemizde; hukuk, adalet, insan hak ve özgürlükleri ile demokrasi adına tüm kazanımlarımız aşındırılmış ve yok edilme aşamasına getirilmiştir. Demokrasinin olmazsa olmazı olan kuvvetler ağırlığı fiilen yok edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kontrol ve denge mekanizmaları patlatılmış ve sistem bir anlamda Ortaçağ’ın yönetim biçimi olan monarşi (tek adam yönetimi) durumuna getirilmiştir. İktidarın, yıllarca görünürde “Milli İrade” fetişizmi yaptığı halde 31 Mart yerel seçimlerinden sonra milli iradeye zerre kadar saygısının olmadığını gördük. Biz bu gelişmeleri ve daha da fazlasını yabancı raporlardan değil, bu ülkede yaşayarak, acı çekerek gördük ve deneyimledik.

Kimmiş Stratejik Müttefik?

Türkiye hakkında ABD’deki gelişmeler ise daha korkunç. Geçen hafta (9 Nisan 2019) ABD’de, Marco Rubio ve Bob Menendez adlı iki senatör, Senato ve Temsilciler Meclisi’ne “Doğu Akdeniz Güvenlik ve İş Birliği” adlı bir yasa teklifi verdiler. Aynı gün, Mısır Devlet Başkanı Sisi Beyaz Saray’da, ABD Başkanı Trump’la görüşme yaptı ve sonrasında Mısır’ın Ortadoğu’da ABD’nin stratejik müttefiki olduğunu açıkladı.  Bu yasa ile;

ABD’nin Doğu Akdeniz’deki stratejisine yeni bir şekil veriliyor,İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Doğu Akdeniz’deki enerji ve güvenlik alanında ortaklığı ve girişimleri destekleniyor,Yunanistan ve GKRY’ye parasal destek veriliyor,GKRY’ye yönelik silah ambargosu kaldırılıyor,Türkiye’nin S-400 hava savunma silahını alması durumunda F-35’lerin Türkiye’ye teslimi durduruluyor.

Herkes Türkiye’ye Baskı ve Şantaj Uyguluyor!

Yine geçen hafta, ABD Kongresi’nin Silahlı Kuvvetler Komitesi üyeleri Jim Inhofe ve Jack Reed ile Dış İlişkiler Komitesi’nin kıdemli üyelerinin beraberce kaleme aldıkları ve New York Times’da yayımlanan “Ya ABD Savaş Uçağı Ya da Rus Füze Sistemi. İkisi Birden Değil” başlıklı ortak bildiri ve 10 Nisan 2019’da 15 Senatör tarafından ortak imzayla verilen sözde Ermeni soykırımının tanınması ile ilgili olarak verilen yasa teklifi ise ülkemiz hakkındaki olumsuz gelişmelerden sadece birkaçı.

Geçtiğimiz gün, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olması beklenen David Michael Satterfield, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun sorularını yanıtlarken; Türk-ABD ilişkilerinin zorlu bir dönemden geçtiğini, Türkiye’nin doğru stratejik kararları vermesi için baskı yapacağını söyledi.

Evet, herkes Türkiye’ye baskı ve şantaj yapıyor. Şantaja gerek kişisel gerekse ülke olarak bir kere izin verirsen, artık arkası kesilmez. ABD, şantaj yaparak papazını aldı! Aynı şeyi Merkel liderliğinde Almanya da yaptı. ABD baskı yaparak, Türkiye’nin Çin’den almaya karar verdiği teknoloji transferini de içeren hava savunma füzelerini iptal ettirdi. Türkiye, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra Rusya tarafına savrulduğu için S-400 füzelerini almaya karar verdi. Halbuki kısa bir dönem önce de Rusya’ya karşı NATO’yu yardıma çağırmıştı. Böyle bir iradeye kimse güvenmez, sadece kullanmayı düşünür.

Boşuna Gayret, Öldüremezsiniz!

Bunlar başımıza hep iktidarın Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisinden ve onun “yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden vazgeçmesinden, hayaller peşinde koşan, gerçekçi ve akılcı olmayan ve tarihimizin bin bir çileyle dolu acılı geçmişinden ders almayan dış politika yanlışları yüzünden meydana geldi. Aynı rotada seyrettiğimiz sürece, daha da büyük felaketlere müncer olacağız.

Bugün, Türkiye’nin çağdaş dünyaya satabileceği tek bir ihraç ürünü var. Bu da Atatürk’tür. Yeni Zelanda Başbakanı bile bu konuda ders verdi. Atatürk’ü ve yaptıklarını çıkarırsanız, geriye karanlık Ortaçağ kalır. İktidar bunu beceremese de Atatürk’ü bilerek ve isteyerek öldürmeye kalktı. Ama Atatürk aksine büyüdü, daha da büyüyecek! İktidarın bilmediği ve anlayamadığı şey; fikirlerin baskıyla, yasaklamayla, sahibinin adını kaldırmakla silinemeyeceği ve öldürülemeyeceği idi!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum