Dün gece (8 Ekim 2017), ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklama son dakika haberi olarak gündeme bomba gibi düştü. “Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD Hükümeti’ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin ABD Misyonu’nun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. Söz konusu değerlendirme sürecinde, Büyükelçiliğimiz ve Konsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirmek amacıyla, şu andan itibaren geçerli olmak üzere, Türkiye’deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır” diyor.
Bu mesajı doğru okumak lazım. Vize hizmetlerinin askıya alınması, ABD Büyükelçiliği’nin güvenlik gerekçesi ile merkezden yetki alarak yaptığı bir tasarruf değildir. Bu, ABD’nin Türkiye’deki iktidara ve halka tabii ki anlayabilenler için çok net bir mesajıdır. Bu hamle, Türk-Amerikan ilişkilerinde çok tehlikeli bir tırmanmaya yol açacak eşiğin geçilmesine neden olabilir. Kontrolden çıkabilecek böyle bir tırmanışın Türkiye’ye hiçbir yararı olmadığı gibi çok büyük zararlara mal olabilir.
Misliyle Mukabele Etmek
Vize hizmetlerinin askıya alınması kararı ABD Büyükelçiliği’nin değil, ABD Hükümeti’nin Türkiye’deki iktidara karşı bir misillemesidir. ABD açısından bardağı taşıran son damla ise Suriye’de Rusya ve İran ile ortak operasyona başlanmasıdır.
Devletlerarası ilişkilerde ve diplomaside misillemeye karşılık vermek, misillemeye misli ile mukabelede bulunmak mümkündür. Ama bu, tırmanmanın nerelere varabileceği hesap edilerek yapılır. Eğer gerilimden ve tırmanmadan ülkeniz açısından sağlanacak bir yarar yoksa hatta zarar verebileceği ihtimali varsa; mümkün olduğunca itidalli olunur, frene basmaya çalışılır ve daha diplomatik bir dil kullanılır. Ama gelin görün ki, Türkiye’deki iktidar bu ferasetten çok uzak.
Öfkesine Yenik Düşen Tek Adam Tavrı
Belli ki; vize hizmetlerinin askıya alınması haberi televizyonlardan öğreniliyor, öfke içinde telefonlara saldırılıyor, sağa sola bağırılıyor ve Dışişleri Bakanlığına direktif veriliyor. Bir iki saat içinde Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği’nden “ABD vatandaşlarının vize başvurularının askıya alındığı” açıklaması yapılıyor. Bu, Türkiye’nin çıkarlarını ve güvenliğini merkeze alan bir devlet yaklaşımı değil. Öfkesine yeni düşen tek adam tavrıdır.
Hiç değilse ertesi gün beklenir, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı’na çağrılır, izahat istenir, sonucuna göre devletin ilgili kurumlarında tartışılarak içinde misillemeyi de barındırabilecek bir politika tespit edilebilirdi.
Hani Dostunuzdu?
Daha geçtiğimiz ay “Dostum Donald” diyordunuz, ne oldu? Vize hizmetlerinin askıya alınması kararının arkasında Donald var, biliyor musunuz? Sorun sadece Donald da değil. ABD Kongresi’nde, Pentagon’da ve Dışişleri Bakanlığı’nda Türkiye’deki iktidar iradesine yönelik büyük bir öfke var! Türkiye’deki iktidar iradesini şantajcı ve ihanet içinde görüyorlar.
Son olarak; firari eski savcı Zekeriya Öz ile ilişkileri tespit edilen ABD İstanbul Başkonsolosluğu temsilcisi Metin Topuz’un FETÖ kapsamında casusluktan tutuklanması ama yargı süreci başlamadan iktidarın emir ve komutasındaki havuz medyasında ayrıntıların servis edilmesi, ABD’de büyük kızgınlık yarattı. Bu arada; Ergenekon-Balyoz tipi kumpas operasyonları sürecinde, polisin ABD Büyükelçiliği’nde siyasi iktidarın bilgisi dahilinde brifingler verdiğini de unutmayalım! Niye bu konuda casusluktan soruşturma açılmaz?
Ayrıca; Türkiye’yi yöneten en yetkili ağızdan Türkiye’de tutuklanan Amerikalılarla Fethullah Gülen ve FETÖ nedeniyle ABD’ye iltica edenlerin takas edileceği yönünde açıklamaları, şantaj olarak görülmektedir. Rusya ve İran’a yaklaşmalar ve beraber operasyon kararı almak da bu kapsamda mütalaa edilmektedir.
Seni İktidara Ben Getirdim
ABD’nin, Türkiye’nin bölgedeki güvenliğini, çıkarlarını ve endişelerini yok sayan davranışlar içinde bulunduğu doğrudur. Ama bunun baş sorumlusu; iktidara gelebilmek için her şeyi yapabileceğini ve Türkiye’nin bölgedeki kırımızı çizgilerini görmezden gelebileceğini söyleyen iktidardır. ABD’nin, PYD’ye yardım yaptığı da doğrudur. Ama iktidar da PYD’ye yardım yapmış, silahlı militanlarına topraklarımızı açmış ve liderini kırmızı halılarla karşılamıştır.
ABD, kendini ihanete uğramış olarak da görmektedir. Özetle ABD; “Seni iktidara ben getirdim ve destekledim. Nedeni ise bölgede gerçekleştirmek istediğim Büyük Ortadoğu Projesi idi! Eş Başkanlığını yaptın. Önünü kesen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sayemde kafese attın. Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da beraberdik. Ne oldu sana? Halkını kandırmak için bindiğin demokrasi tramvayından indin ama iktidara gelmek için bindiğin benim trenimden inip rakibimin trenine binemezsin, seni aşağıya atarım!” demek istemektedir.
Birisi, Ötekinin Alternatifi Değil!
Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi; dün Suriye’ye, İran’a ve Rusya’ya düşmanlık yaparken de yanlış yapıyordu, bugün ABD ve Avrupa ile ilişkileri gererken, tırmandırırken de yanlış yapıyor! Birisi ötekinin alternatifi değildir.
Türkiye, merkez coğrafyada yaşamakta olup; akılcı, dengeli, uzun soluklu ve çok taraflı bir dış politika uygulamak zorundadır. “Siyasi İslam” ideolojisine, “Yeni Osmanlıcı” hayaline ve mezhepsel bakış açısına sahip dış politikamız ülkemizin başına felaketler getirmiştir, daha büyüklerini de getireceği aşikardır.
FACEBOOK YORUMLAR