Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

SABANCI ÜNİVERSİTESİ’NİN MİSYONU NE?

09 Eylül 2017 - 20:28

Sabancı Üniversitesi’nin Almanya’da bu ay içinde yapılacak çalıştaya kurumsal kimliği ile katılarak, destekleyerek ve ev sahipliği yaparak duble ihanet (ülkemize, bilime ve akademik özgürlük ilkelerine) içinde olduğunu yazdık; önce inkar ettiler ama küçük bir geri adım attılar. Daha sonra, yalan söylediklerini yaptıklarının yanlış olduğunu bir kez daha yazdık ama bu sefer tüm basın ayağa kalktı, toplumdaki farkındalık yükseldi ve Sabancı Üniversitesi tamamen geri çekilmek zorunda kaldı.

Şimdi zafer kazanmış komutan edasıyla “Yıktık, ezdik, soykırım masasını devirdik, emperyalizmi yendik” dersek; meseleyi anlayamamış ve kavramamış oluruz. Ya da bize “Senin esas niyetin başka, konuyu istismar ederek popülarite sağlamaya çalışıyorsun” derler.

“Ermeni Soykırımı” iddiaları asla bitmez!

Öncelikle bilmemiz gereken; “Ermeni Soykırımı” iddiaları asla bitmez. Bu çok uzun soluklu bir mücadeledir! Bu nedenle, devlet ve toplum olarak bağışıklık sistemimizi daima en yüksek seviyede tutmalıyız. Bu konuda uzman akademisyenlerin yetişmesinin önünü açmalıyız. Gelecek nesillerimizi bu konuda da bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Uzun soluklu, yani çocuklarımızın ve torunlarımızın da vermek zorunda kalacağı mücadeleler sloganlarla, arkası boş laflarla ve “Ben hallettim, merak etmeyin” övünmeleri ile çözülmez. Gerekli olan; akıl, bilgi ve stratejik yaklaşımdır.

Bugün bölgede Kürtlerle oynanan oyun, yüzyıl önce Ermenilerle oynandı. Bölgenin kadim halklarından olan ve en az bin yıldır Türklerle iç içe ve barış içinde yaşayan Ermeniler, bölgedeki emperyalist paylaşım savaşının (I. Dünya Savaşı 1914-1918) kurbanı oldular. Kandırdılar, arkalarını sıvazladılar, kendilerine savaş sonrası için sözler verildi ve ellerine silah verilip Osmanlı askerleri arkadan vurduruldu.

Evet, Anadolu’da bir trajedi yaşandı ama asla ve kat’a Ermenilere karşı soykırım yapılmadı. Soykırım yapıldığına dair tek bir belge ve tarafsız görgü şahidi yok. Ama olmadığına dair yüzlerce yabancı belge var. Rus işgali altında bulunan Doğu Anadolu’da Ermeniler Ruslarla müttefik olmalarına rağmen, insani duyguları yüksek Rus Subaylarının ve Komutanlarının “Ermeniler burada Türklere ve Müslümanlara karşı katliam yapıyorlar” şeklinde raporları var.

Önce Müslümanlara, Sonra Yahudilere

General Dro lakaplı Ermeni Drastamat Kanayan, 1914-1918 arasında Erzurum, Kars, Erzincan ve Van’da 200 bin Müslümanı katlediyor. Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Ermenistan Cumhuriyeti ile yaptığı Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) sonrası, Drastamat Kanayan bölgeden kaçıyor. Daha sonra onu Almanya’da, Hitler’in ordusunda görüyoruz. Kanayan, II. Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında önce 5 binlik, daha sonra yükselerek 33 bin olan Ermeni Lejyonu ile Yahudi Soykırımının önde gelen katledicilerindendi!

Dememiz o ki, “Ermeni Soykırımı” iddiasını destekleyecek ne hukuki ne de tarihi bir veri ve belge yoktur. İşte bunun için Ermeni Diasporası ve onun kontrolündeki Ermenistan masaya oturmak istemez; çünkü mahcup olacaklarını bilirler. Bu nedenle bizi, yani Türkiye’yi işlemediği bu suçu kabule zorlamaya çalışırlar.

Yaşlandılar, Genç Akademisyenlere İhtiyaç Var!

Hatta bizi bizle vurmaya çalışırlar. Çünkü bir mücadelede en önemli direnç noktası iç cephedir. Burası çökerse veya gedik açılırsa; haklı olduğunuz halde mücadele kaybedilir. Bizden insanları kandırır, ikna ederler, gerekirse ceplerine para da koyarlar ve bize karşı kullanırlar. Halil Berktay ve Taner Akçam, bunların önde gelenlerindendir. Ama yaşlandılar, Ermeni Diasporasının gençlere ihtiyacı var, bizi vurmak için!

İşte, 14-17 Eylül tarihleri arasında Almanya’da düzenlenen çalıştaya dünyanın çeşitli üniversitelerinde görev yapan genç Türk akademisyenlerinin çağrılmasının nedeni adam devşirmek ve yeni Berktay’lar ve Akçam’lar yaratmak. Sabancı Üniversitesi’nin “Ermeni Soykırımı” konusunda kullanılmasının nedeni de bu; iç cephede delik açmak ve bizi 3 T’ye (Tanıma, Toprak, Tazminat) zorlamak.

Büyük Resim Haklı Olduğunu Gösteriyor

Bu Sabancı Üniversitesi’nin ilk vukuatı da değil. Geçen yazımda Sabancı Üniversitesi’nin akademik kadrosunda görev yapmış bir hocamızın; “Sabancı Üniversitesi yaptıklarının sonuna kadar farkında, zaten bu üniversitenin kuruluş amaçlarından en önemlisinin bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim” sözlerini iletmiştim.

Ne yazık ki parçaları yerine koyunca, büyük resim hocamızın söylediğini doğruluyor. Finans spekülatörü, “Renkli Devrimler”in finansörü, dünyayı yönetmeye çalışan gizli örgütlerden CFR’ın (Dış İlişkiler Konseyi) aktif üyesi, “Açık Toplum Enstitüsü”nün kurucusu, Türkiye’deki örtülü ve gizli operasyonların simge ismi George Soros ile Sabancı Üniversitesi çok içli dışlı.

 

Kafanız Çalışmaz, Bizim İçin Ölün Yeter!

Sabancı Üniversitesi’nin kuruluşunda Soros’u davet ediyorlar, dört dörtlük ağırlıyorlar, akademisyen kadroya ve öğrenciye hitap ettiriyorlar. Soros, kürsüden Sabancı Üniversitesi’ne misyon biçiyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne rol belirliyor. “Türkiye’de köklü değişim ve reformlar için Sabancı Üniversitesi’ne iş düşecek” diyor. İşbirliği için kendisinin kurucu olduğu Doğu Bloğunun yıkılmasında ve “Renkli Devrimler”in inşasında görev alan ama kamuoyu tarafından Soros Üniversitesi olarak bilinen Orta Avrupa Üniversitesi ile iyi ilişkiler öneriyor.

Son olarak da; “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur” diyor. Özetle; “Halkınız niteliksizdir ve kafası çalışmaz. Siz ülkede reformlar yaparak ve değişimleri gerçekleştirerek Türkiye’de rota değişikliği yapabilir, bizimle uyum halinde çalışabilir, kitlelerinizi bizim için ölüme gönderebilirsiniz” demek istiyor. 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum