96 yıl öncesinde, işgal altında bulunan İstanbul’dayız. Osmanlı tam bir acz içinde. Padişah VI. Mehmet Vahdettin; düşmanla işbirliği yaparak, saltanatını kurtarma derdindedir. Anadolu’da kurtuluş mücadelesinin başında bulunan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında, idam fermanı yayınlamıştır.
İstanbul’dan yayın yapan mütareke basınında; tam bir teslimiyet ve ihanet hakimdir. Peyâm-ı Sabah’ın 29 Nisan 1920 tarihli başlığı; "Mustafa Kemal isyancıdır, cezası ağır olmalıdır". İhanetin güçlü kalemlerinden Refi’i Cevat; "Türkler kendi güçleriyle adam olamaz, İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak" demiş, Ali Kemal ise; "Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı, Mustafa Kemal denen şakiye haddini bildirecektir" şeklindeki bozguncu yazılarına hız vermiştir.
ALEMDAR
Şubat 1921’deyiz ve Anadolu’daki kurtuluş mücadelesi tüm hızıyla sürmektedir. Ankara’da bulunan Milli Hükümetin, İstanbul’da bulunan Alemdar gemisine ivedilikle gereksinimi vardır. Savaş demek; lojistik demektir. Milli Hükümetin, Sovyetler Birliğinden alınacak silah ve cephaneyi Karadeniz’de kuzeyden güneye taşımak ve Karadeniz’de emperyalizmin emrine girmiş azınlık çeteleriyle savaşmak için gemilere ihtiyacı bulunmaktadır. Alemdar, bunun için biçilmiş bir kaftandır.
Alemdar; 1898 yılında inşa edilmiş olup, 49,5 metre boyunda, 7,95 metre eninde ve 362 ton ağılığında bir römorkördür. Geminin orijinal adı; “Danmark”tır. Kapitülasyonlar nedeniyle, yabancı bir şirket için İstanbul’da çalışırken, Osmanlı’nın I. Dünya Savaşına girmesi ile el konulmuş ve adı “Alemdar” olarak değiştirilmiştir.
Ankara; bu geminin önce Karadeniz Ereğli’ye, daha sonra da Trabzon’a kaçırılmasını istemekte ve bu maksatla personelini ikna etmeye çalışmaktadır. Fakat, Ankara’da bulunan Milli Hükümet; İstanbul’un, Padişah’ın, emperyalizmin emrindeki kukla Osmanlı Hükümetinin, satılmış İstanbul aydınlarının ve mütareke basınının gözünde isyancıdır, eşkıyadır, ırz ve namus düşmanıdır ve katli vaciptir.
OSMAN EFENDİ
İstanbul işgal altında da olsa, yaşam devam etmektedir. Alemdar’ın personelisiniz, Kuzguncuk’ta, Üsküdar’da, Fatih’te veya Sarıyer’de oturuyorsunuz. Aileniz var belki de yeni evlenmişiniz ve yeni doğmuş bir bebeğiniz var, maaşınızı alıyorsunuz, okuduğunuz gazetelerde sizden gemiyi kaçırmanızı isteyenlerin eşkıya olduğu ve din düşmanı olduğu yazıyor. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan harp gemileri namlularını şehre çevirmiş ve İstanbul’da işgal askerleri cirit atıyor olsa da; "Padişahımız Efendimiz merak etmeyin, bu durum geçici" diyor. Soruyorum size; sevdiklerinizi işgal altındaki İstanbul’da bırakıp, düzeninizi bozup, Alemdar’ı Karadeniz’e kaçırır mısınız?
Siz Alemdar’ın çarkçıbaşısı Osman Efendi’nin eşisiniz, siz serdümen Recep Kahya’nın babasısınız, siz yağcı Trabzonlu Hikmet Efendi’nin kardeşisiniz, siz ateşçi Göreleli Yusuf’un annesisiniz, sevdiğiniz bu insanların "vatanı kurtaracağız" söylemiyle, yedi düvele ve onların işbirlikçisi Padişaha başkaldırmasına ve Anadolu’ya gitmesine müsaade eder misiniz?
Zor bir soru değil mi? Evet, herkes buna cesaret edemedi. Alemdar’ın kaptanı bile korktu, mazeretler öne sürdü ve İstanbul’da genç karısının koynunda kaldı. Ancak 8 cesur ve yüreği mangal gibi denizci bunu göze alabildi.
Tarih 5 Şubat 1921 gece yarısı, hava çok soğuk. Osman Efendi, etrafta devriye gezen İngiliz Gambotlarını pür dikkat izler. Epey bir zaman geçtikten sonra sahilden Kuvayı Milliyeci yurtseverlerin ışıldak işareti ile derhal harekete geçer ve gürler; "Herkes görevinin başına! Ölmek var, dönmek yok!" Daha sonra komutunu verir, "Bismillah vira"
KARADENİZ’DE BİR DESTAN
Alemdar; İstinye’den hareketle, İngilizlere yakalanmadan önce boğazı geçer ve Karadeniz’e açılır. Hırçın Karadeniz sularında tüm gece boyunca ilerleyerek, ertesi günü halkın büyük coşkusu altında Karadeniz Ereğli’ye girer. Alemdar’ın hikayesi, burada bitmez. Alemdar, personel takviyesi ve ikmal yaptıktan sonra, 9 Şubat 1921 tarihinde Trabzon’a hareket eder. Fakat yolda, Fransız G-27 Gambotu ile çatışma çıkar, tekrar Karadeniz Ereğli’ye dönmek zorunda kalır ve çatışmada Fransız denizciler esir alınır. Uzun görüşmelerden sonra esirler bırakılır, fakat karşılığında Ankara Hükümetinin Fransızlar tarafından tanınmasını da sağlayacak olan 3 maddelik anlaşma yapılır.
Alemdar; daha sonra Trabzon’a intikal ettirilir, savaş boyunca büyük yararlılıklar gösterir ve İstiklal Harbinin ilk deniz savaşını yaptığı için kendisine "Gazi" unvanı verilir.
Milli Mücadelede Karadeniz’de görev yapan kahraman ve yurtsever denizciler, düşmanın tüm engellemelerine rağmen; Alemdar, Rüsumat ve Şahin gibi gemilerle, Sovyet limanlarından kendi limanlarımıza 300 bin tondan fazla silah ve cephane taşımışlardır. Sanırım bu stratejik nakliyat başarılamasaydı; biz Kurtuluş Savaşını kazanamazdık.
Alemdar, esasında 362 tonluk bir demir yığınıydı. Biliyorsunuz denizciler, demir yığınlarına can, kan ve ruh verirler. İşte Alemdar personeli sadece bunları vermedi; aynı zamanda ona bir kahramanlık destanı da yazdırdı. Eğer yolunuz Karadeniz Ereğli’ye düşerse, lütfen Gazi Alemdar Müze Gemisi’ni ziyaret ediniz.
Türker Ertürk
FACEBOOK YORUMLAR