Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

Öldürmeyen Güçlendirir.

13 Nisan 2017 - 21:19

Geçtiğimiz hafta sonu (7-8-9 Nisan 2017), Trabzon Fikir ve Spor Platformu’nun davetlisi olarak bir grup yurtseverle birlikte, Trabzon ve çevresinde, 16 Nisan’da yapılacak referandum ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışması yaptık.

 

İlk gün olan Cuma gününe, Meydan Park’ta bulunan Atatürk Anıtına çelenk koyarak ve şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunarak başladık. Daha sonra Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’ni, özellikle referandum sürecinde onurlu ve soylu bir duruş gösteren Trabzon Barosu’nu ve onun değerli başkanı Av. Sibel Suiçmez ve çalışma arkadaşlarını ziyaret ettik.

 

Öğleden sonra; Maçka ilçesine gittik, esnafı ve kahveleri dolaştık, insanlarımızla sohbet ettik.

 

İSTİKLAL MARŞI ARAPÇA OKUNMAZ

 

Trabzon ziyaretimizin ikinci gününde, Sürmene ve Of’ta esnafı dolaştık ve çeşitli kahve ve derneklerde halkla sohbet ettik.

 

Üçüncü ve son güne ise, Tonya’dan başladık. Çünkü; geçtiğimiz ay Tonya İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri, başlarında öğretmenleriyle İstiklal Marşımızın kabulünün 96. Yıldönümü etkinliklerinde, Milli Marşımızı Arapça okuma rezaletini, kepazeliğini ve Cumhuriyetimize karşı düşmanlık yapma cüretini göstermişlerdi. Ama bu suç, Cumhuriyet Savcılarından bir karşılık görmemişti.

 

 

NEDENİ CUMHURİYETE DÜŞMANLIK

 

Bunun nedeni; Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine düşman olan ve yargıyı yurtsever ve Cumhuriyetçi vahalar hariç, tamamen ele geçiren siyasi iktidardı. Bilinmelidir ki, dünyanın hiçbir ülkesinde ulusal marşlar, o ülkenin resmi dilinden başka bir dille söylenmez ve söylenemez.

 

Tonya’da ilk olarak Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk Anıtı’nda tören yaptık, şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunduk ve İstiklal Marşımızı söyledik. Daha sonra esnafı, Tonya Öğretmenevi’ni ve kahveleri dolaşarak halkla sohbet ettik.

 

SİFTAH YAPAMAYAN ESNAF ÇOK

 

Tonya’dan sonra, Düzköy ve Akçaabat ilçelerinde de aynı şeyleri yaptık ve akşama doğru Trabzon’a geçerek, Şalpazarlılar Derneği’nde referandum konusunda sohbet toplantısı yaptık ve programımızı tamamladık.

 

Trabzon ve çevre ilçelerinde yaptığımız bu çalışma gerçekten, her bakımdan faydalı oldu. Biz de çok şeyler öğrendik. Halkın ekonomik durumu çok kötü. Esnaf adeta perişan durumda. Örneğin; vakit öğleden sonra olmasına rağmen, siftah yapamayan esnaf sayısı çoktu. Herkesin borcu var. Daha da önemlisi, halkın üzerinde çok ağır bir baskı var. İktidar, devletin gücünü acımasıza ve partizanca kullanıyor. İstanbul’dan bakarak oraları değerlendirmek, faşizan baskının hangi seviyede olduğunu anlamak zor ve halkı suçlamak kolay.

 

HALKI KORKUTMUŞLAR

 

Dolaşırken hissediyorsun; halk korkuyor! Kolay değil, Maçka’da yaşıyorsun, oğlun işsiz, zaten zor geçiniyorsun, gün oluyor siftah bile yapamıyorsun, Belediye Başkanı “oğlunu işe alabiliriz ama…” diyor, kolay değil!

 

Bu arada; “Evet” mitinglerinin kalabalıklarına inanmayın. Çeşitli ikna yöntemleriyle bindirilmiş kıtaları meydana getiriyorlar, o kalabalıklarla sizi etkilemek için! Memurlar ve öğrenciler zorla getiriliyor, resmi daireler ve okullar tatil ediliyor. Çok fazla sayıda gizli “HAYIR”cı var! Çünkü; korku dağları aşmış. Sakın kızmayın, anlamaya çalışın!

 

Trabzon’da ve ilçelerinde tek taraflı, devletin gücü de arkada olmak üzere “Evet” propagandası yapılıyor. Şehir ve ilçe merkezleri, hatta kırsalda dağ taş, içeriği yalan ve dolan olan yazılarla, pankartlarla ve afişlerle kirletilmiş durumda. Devlet binaları, işin içinde! Esasında bu suç ama işlem yapanı işten atarlar, hatta FETÖ’cü diye içeri bile atarlar. Örnekleri çok var!

 

EVET ÇIKARSA, GAYRİ MEŞRUDUR

 

Ruhsat veya iskan alamadığınız bir binanız mı var? Hemen üzerine dev “Evet” içerikli bir yazı ile malum tiplerden bir fotoğraf koydunuz mu, “Evet” çıkarsa 17 Nisan’da ruhsatınız, izniniz hazır!

 

Anlayacağınız; sıkı yönetim altında, eşit olmayan şartlarda referanduma gidiyoruz. Bunun açık anlamı; sonuç “Hayır” çıkarsa ki öyle olacak, anamızın ak sütü gibi helaldir! Ama çeşitli ayak oyunları ile “Evet” çıkarsa, bu gayri meşrudur ve asla hukuki değildir! Bütün dünya bunu bilmelidir!

 

TÜRK DÜŞMANLARINA “EVET” DEMEM

 

Çok sayıda MHP’li ile konuştum. Hiçbirisi ama hiçbirisi “Evet” oyu vermeyecek. “Ben Türk Milliyetçisiyim, Türk düşmanlarına, Arabistlere, teröristlerle masaya oturanlara, ülkemizi federasyona taşımaya çalışanlara HAYIR diyeceğim” diyorlar. Devlet Bahçeli fotoğraflı “Evet” pankartlarının AKP tarafından yaptırıldığını ve asıldığını anlattılar. MHP örgütü “Evet” için çalışmıyor, hatta el altından “HAYIR” için mücadele veriyor.

 

TRABZON’DA KAN KAYBEDECEK

 

Saadet Partili ve mütedeyyin insanlarımızla da bir araya geldik ve hasbihâl ettik. Durumun farkındalar, felakete gidiş sürecimizin ayırdındalar ve kararlılar; HAYIR diyecekler.

 

Çok sayıda kararsız ve “Evet”çi insanımızı ikna ettik “HAYIR” demeleri için. İkna edemediğimiz, hatta düşmanca ve militanca karşılık gördüklerimiz de oldu. Hepsine eyvallah dedik. Ne kadar deniz yıldızını kurtarabilirsek, o kadar faydadır diye düşündük. Ezcümle AKP, Trabzon’da çok kan kaybedecek!

 

DR. GOEBBELS’İN YÖNTEMLERİ KULLANILIYOR

 

Trabzon dahil, Türkiye’de sürdürülen “Evet” kampanyasının; fakirliğin, eğitimsizliğin, dinsel istismarın, devlet gücüyle faşizan baskının ve tamamen ele geçirilmiş medya ile Hitler’in Propaganda Bakanı Dr. Paul Joseph Goebbels’in yöntemleri üzerine inşa edildiği çok açık olarak görülüyor.

 

16 Nisan’da yapılacak Halk Oylaması, aynı zamanda 83 yıl önce 1934’de Almanya’da, anayasa değişikliği için yapılan referanduma gerçekten çok benziyor. “Führer İçin Evet” yazılı flamalarla süslü Almanya’da, referandum sonrası tüm yetkiler bir tek kişide toplandı, bir canavar yaratıldı, bu canavarın tetiklemesiyle II. Dünya Savaşı (1929-1945) başlatıldı ve 50 milyon insan hayatını kaybetti.

 

TESTİ KIRILMADAN

 

Biz, testi kırılmadan mücadele ediyoruz. İş işten geçtikten sonra; “Ben demiştim” kolaycılığı peşinde değiliz. “HAYIR” çıkınca, referandumda “EVET” verenler sakın üzülmesin, bu onlar için de hepimiz için de hayırlı olacak.

 

Sonuç olarak; mikrop denen bakteriler ve virüsler, Cumhuriyetimize musallat olmuş durumda. Mücadele etmez isek, Türkiye Cumhuriyeti ölecek. Ama taşın altına elimize sokarsak, başkasının ne yapıp yapmadığı ile değil, bizim bu mücadeleye ne kadar katkı yapıp yapmadığımızla ilgilenirsek, evrimin “Öldürmeyen Güçlendirir” kuralı çalışacak ve bu mücadeleden Cumhuriyetimizi daha da güçlendirmiş olarak çıkaracağız.

 

Dün ve bugün (12-13 Nisan 2017) Hatay ve ilçelerinde, Anayasa değişikliği ve Halk Oylaması konusunda dilimizin döndüğü kadar bilgilendirme çalışmalarında bulunduk, her bakımdan başarılı geçen yolculuğumuzla ilgili detayları ayrıca sizlerle paylaşacağım.

 

Türker Ertürk

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum