Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

O ZAMAN BİZ HAKKETTUK

15 Şubat 2017 - 20:37

16 Nisan’da halk oyuna sunulacak olan anayasa değişikliğinin, su katılmamış bir diktatörlük rejimini ülkemize getirmeye çalıştığı aşikar. Zaten bunu; çağdaş anayasa hukuku, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri bakımından savunabilmek mümkün değil. Bu yüzden halkın gözünden kaçırıyorlar, bilimsel tartışmalara giremiyorlar, devletin gücünü kullanarak “Hayır” diyenleri sindirmeye, korkutmaya çalışıyorlar ve sudan sebeplerle demir parmaklıklar arkasına atıyorlar. Bunun adı; faşizmdir!

Hemen söyleyecekleri şu; “Faşizm olsa siz bunu söyleyemez ve yazamazsınız”. Bu doğru değil! Faşizmin varlığının göstergesi, sokaklarda gestaponun devriye geziyor olması değil. Nasıl bugünün demokrasisi Antik Yunan’daki ve 19. Yüzyıldaki gibi değil, evrim geçirmişse; faşizm de aynı şekilde evrim geçirmiştir.

Sivil Darbe

Cumhuriyet tarihimizde, geçmişte yaşadığımız askeri dönemlerde de iyi şeyler yaşanmadı ama bugünle kıyaslarsanız, emin olun rahmetle anılır. Bugün ülkemizi yöneten gayri anayasal ve gayri hukuki irade, özellikle kontrollü hale getirilen 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra “Sivil Darbe” yapmıştır, şimdi bunu referandumla meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

Dünya tarihini incelediğimizde; geçmişte halkına ve tüm insanlığa en uzun süre acı çektiren ve en kalıcı psikolojik travma yaratan dönemlerin arkasında sivil darbeler vardır. Hitler ve Mussolini sivildir ve sivil darbelerle iktidara gelmişlerdir. Hitler de demokrasi tramvayına binerek iktidara gelmiş ve Alman Meclisi’ni yakarak(Reichstag) ve sivil darbe yaparak “Tek Halk, Tek Devlet ve Tek Lider” (Ein Volk, Ein Reich, Ein Führer) anlamına gelecek söylemlerle diktatör olmuştur. Portekiz’de yaklaşık 40 yıl diktatörlük yapan Salazar da asker değildi, sivildi, hatta hukukçuydu!

Faşizm Var!

“Hayır” diyenler operasyona uğruyor, işlerinden atılıyor, hele hele toplumun önde gelen isimleri hapsedilmeye çalışılıyorsa; burada faşizm var demektir. “Hayır” diyenlere kitle iletişim araçları kapatılıyorsa, “Hayır” diyenlere en üst mertebeden küfür ediliyor ve edenlerin de arkası iktidar tarafından sıvazlanıyorsa; burada faşizm var demektir. Tarafsız olması gereken devlet görevlileri referandum için propaganda yapıyorlarsa, devletin parasal dahil tüm imkanları “Evet” için seferber edilmişse; burada faşizm var demektir.

Demokratik ülkelerde; tüm yapılanlardan, yapılmayanlardan ve yapılamayanlardan iktidarlar sorumlu tutulur. Eğer bir ülkede kötü giden şeylerden dış mihraklar ve muhalefet suçlanıyorsa; bu ülkede faşizm var demektir.

Mahkemeler Silah Olmuş

“Evet” demenin ve bunu şimdiden açıklamanın ekonomik veya siyasi getirisi varsa, hiç değilse bu açıklama sizi iktidarın muhtemel düşmanlıklarından koruyorsa; burada faşizm var demektir.

Eğer bir ülkede Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılmış binlerce dava varsa, mahkemeler muhaliflere ve farklı düşünenlere karşı bir silah olarak kullanılıyorsa; burada faşizm var demektir.

Amaç Gözdağı Vermek

Bakınız, anlattıklarımız hikaye değil. Söylediklerimizin arkasını dolduracak binlerce yaşanmış örnek var. Dün konuştuğum sınıf arkadaşım anlattı; kız kardeşi 3 haftadır tutuklu. Twitter hesabından iktidara muhalif bir yazarın mesajını beğendiği ve arkadaşlarına gönderdiği için, geçtiğimiz yıl Sanayi Bakanlığı’ndaki işinden atılmış ve üç hafta önce de tutuklanmış. Suç isnadı; Cumhurbaşkanı’na hakaret ve FETÖ’cü kalkışmaya destek.

İçeriye atılmasının gerçek nedeni ise çok açık; çevresine korku salabilmek, gözdağı verebilmek ve “Diktatörlük Rejimine” gidişin yolunu açabilmek, itirazları engellemek ve muhalif sesleri baskı altına almak.

Silahımı Çekmedim mi?

Arkadaşımız ve kardeşi için, FETÖ’cü olmadıklarına dair kefil oluyoruz ama iktidar sahipleri için FETÖ’cü olmadıkları yolunda kefil olamıyoruz. Hatta; FETÖ’ye yardım ve yataklıktan yargılanmalarının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Hakaret iddiası ise; tam bir hukuk garabeti ama bu garabetin arkasında iktidar var. 

Dursun, Temel’e “Dün gece rüyamda sana tecavüz ediyordum” demiş. Temel şaşırmış ve biraz da kızarıp bozarmış. Temel kısa bir şaşkınlıktan sonra sormuş; “Ya ben ne yapıyordum? Gümüş kabzalı silahımı çekmedim mi, sana?” demiş.

Dursun, “Hayır, hiç tepki vermedin” deyince Temel sormuş; “Gözünün ortasına yumruk da mı atmadım?” Dursun yine “hayır” demiş. Daha da sinirlenen Temel devam etmiş; “Suratına tokat da mı atmadım, yüzünü gözünü de mi cırmalamadım?”

Bize İbret Olsun!

Dursun yine “Hayır” anlamında kafasını sağa sola sallayınca, Temel başını önüne eğmiş ve “O zaman biz hakkettuk” demiş.

Bugün, ülkemize ve geleceğimize tecavüz edilmektedir. Anayasa değişikliğine “Evet” demek, sandığa gitmemek, bu süreçte sessiz kalmak, mücadele etmemek, mücadele edenleri desteklememek; tecavüzü onaylamak ve tecavüzcüleri meşrulaştırmak demektir. Temel’in başına gelenler, bize ibret olsun!

Türker ERTÜRK

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum