Ermenistan, 28 yıldır Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ dâhil yüzde 20’sini Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen işgal altında tutmuş ve Rusya da bu duruma göz yummuştu. Zaten Rusya’nın Dağlık Karabağ sorununun doğmasında hem uzak hem de yakın geçmişte sorumlulukları vardı.
Yazımızı fazla uzatmamak için yakın geçmişten bahsedersek; Ermenistan, 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı’da büyük bir katliam yapmış, daha sonra Rusların desteği ile Dağlık Karabağ’ı işgal etmiş ve bu işgal sırasında yaklaşık olarak 20 bin Azerbaycan Türkü yaşamını kaybetmişti. Ayrıca işgal nedeniyle, bir milyonu aşkın Azerbaycan Türkü evini barkını terk etmek zorunda kalmıştı.
Savaşın Siyasi Hedefleri
27 Eylül 2020’de Ermenistan’ın Azerbaycan’a ait sivil yerleşim bölgelerine yaptığı saldırı ile başlayan Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaş, 9 Kasım 2020’de Rusya’nın arabuluculuğunda imzalanan ateşkes anlaşması ile 44 gün sonunda bitirildi.
Bir savaş, siyasi hedef ele geçirildiğinde bitirilir. Azerbaycan-Ermenistan savaşının taraflar açısından siyasi hedefleri;
- Azerbaycan için; Dağlık Karabağ da dâhil işgal altındaki topraklarının tamamını kurtarmak, ulusal bütünlüğü sağlamak,
- Ermenistan için; Dağlık Karabağ ve yakın civarında işgalle elde ettiği statükoyu korumak, kalıcı hale getirmek ve uzun dönemde bu toprakları Ermenistan’la birleştirmek,
- Rusya için; Soros ve Ermeni Diasporasının “Kadife Devrimi” ile iktidara getirilen ve Rusya karşıtı politikalar izleyerek Ermenistan’ı Batı’ya yaklaştırmaya çalışan Başbakan Paşinyan’ı terbiye etmek, itibarsızlaştırmak, cezalandırmak ve gerekiyorsa devirmek,
- Türkiye için ise Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmasına ve Azerbaycan-Nahçıvan-Türkiye arasında kesintisiz toprak bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olmaktır.
Rusya Siyasi Hedefine Ulaştı
Çok açık olarak görülmektedir ki; savaşın 44’üncü gününde durdurulmasının tek nedeni Rusya’nın Azerbaycan-Ermenistan savaşında başta planladığı siyasi hedefe ulaşmış olmasıdır.
Halbuki Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Ermenilerin savunma hatlarını yarmış, savaş azim ve iradesini kırmış, Şuşa’ya zaferle girmiş, Paşinyan da yenilgiyi kabul etmişti. Azerbaycan, işgal altındaki topraklarının neredeyse yüzde 70’ini kurtarmışken, nihai hedefe varmaya çok az kalmışken ve karşısında engel olabilecek Ermeni gücü de kalmamışken harekâtını durdurdu! Daha doğrusu Putin durdurdu! Çünkü Rusya, Azerbaycan’ın işgal atındaki topraklarının tamamını kurtarmasını istemiyor, Dağlık Karabağ’ı sorunlu olarak geleceğe taşımak istiyor ve bu sorun üzerinden Azerbaycan ve Ermenistan’ı kontrol edebilme ve kendi hakemliğine mecbur edebilme potansiyelini de kaybetmek istemiyordu.
Türk Askeri Karabağ’da Olmayacak
9 Kasım 2020’de Azerbaycan-Ermenistan-Rusya arasında imzalanan 13 maddelik ateşkesle Rusya siyasi hedefine ulaşmıştı ama Azerbaycan ve Türkiye siyasi hedeflerine ulaşamamıştı. Ermenistan yenilmiş ve çözülmüştü ama daha kötü duruma düşmesini de Rusya engellemişti.
Ateşkes sonrası 2 bin kişilik Rus Barış Gücü bölgede konuşlandı bile! Şuşa hariç Karabağ, Rusların kontrolüne giriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ise Karabağ’da değil, Azerbaycan’ın başka bir bölgesinde oluşturulacak gözlem merkezinde görev yapacak ve ateşkesi insansız hava araçları ile denetleyecek. Ruslar geleceği kurguladıkları için Türk Askerinin Karabağ’a girmesini istemediler. Ayrıca Türk Askerinin ateşkes anlaşmasına göre bir operasyon görevi de olmayacak.
Tezkere İç Kamuoyu İçin Çıkarıldı!
İktidarın 17 Kasım 2020’de TBMM’de oy çokluğu ile kabul edilen tezkeresinde;
- Türk Askerinin ortak gözlem merkezinde görev alması,
- Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması taahhütlerinin yerine getirilmesi,
- Ateşkesin tesisi, ihlallerin önlenmesi, barış ve istikrarın sağlanması,
- Türkiye’nin çıkarlarının korunması gibi büyük amaçlar sıralanmış.
Ama Rusya arabuluculuğunda yapılan bu ateşkes anlaşması Türkiye’ye bu tür imkân ve yetkileri vermiyor.
Aslında bu tezkere olmadan da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Azerbaycan’a ateşkes anlaşmasından kaynaklanan görevler için gönderilmesi mümkündü. Zaten 2011’den beri Türkiye-Azerbaycan arasında yapılan anlaşma gereğince Türk Askeri Azerbaycan’da görev yapıyordu. 44 gün süren savaşta da bu kapsamda görev yapan askerlerimiz Azerbaycan’a destek verdi.
Türk Askerinin Azerbaycan’a Gidişi Yeni Değil ki!
Tezkere hiç şüphe yok ki ihtiyaç olmadığı halde iktidar tarafından iç politika malzemesi olarak çıkarılmış. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, çok açık olarak “Türk Askerinin misyonu sadece gözlemlemek ve rapor etmek” diyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Gözlem ve tespitin ötesinde ateşkes ihlalini engellemeye yönelik operasyonlar da yapabiliriz” diyor. Belli ki bu sözler Rusya’ya veya Ermenistan’a değil, Türkiye’ye ve iç kamuoyuna yönelik. Türkiye’nin taraf olmadığı bu ateşkes anlaşması Türk Askerine böyle bir yetki vermiyor ve operasyon yapılabilecek alanlarda da konuşlanmasına izin vermiyor!
İktidara yakın medya kuruluşları ve iktidarın yayın organı olan Anadolu Ajansı “102 yıl sonra tarihi kavuşma”, “İslam Ordusu”, “Orta Asya’ya açılım”, “Türk Dünyası birleştirilecek” ve “Tarihi İpek Yolu” gibi söylemlerle iktidarın lehine bir algı yaratma peşinde. Söyledikleri baştan sona maddi hatalarla dolu ve büyük resmi göremeyen zihinlerin kurusıkı atışlarından ibaret ne yazık ki! Azerbaycan’a Türk Askeri tezkere ile yeni gitmiyor ki! Uzun yıllardır Azerbaycan’da Türk Askeri var. Azerbaycan’ın Kara, Deniz ve Hava Harp Okullarını bile Türk Silahlı Kuvvetleri kurdu!
Ermenistan’a Verilen Mesaj
Bu savaşta gerçek kazanan Rusya oldu. Çünkü Rusya uzun soluklu devlet aklıyla yönetiliyor, kararlar tek kişi ile alınmıyor, güçlü silahlı kuvvetlerinin yanında güçlü bir diplomasi ordusu var. Aslında Karabağ Ermenilerden alındı, Rusların kontrolüne verildi ve Karabağ sorunu çözülmedi.
Rusya 44 günlük bu savaş sonunda Ermenistan’a çok güçlü bir mesaj verdi; “Doğuda Azerbaycan Türkleri, batıda ise Türkiye arasında yaşıyorsun. Rusya’yı yok sayarak ve Batı’ya yaslanarak burada yaşayamazsın”.
Azerbaycan’a Verilen Mesaj
Rusya, Azerbaycan’a da mesaj verdi ve “Türkiye ile tarihi, kültürel bağlarını yok saymıyorum. Ama bunun da bir sınırı var! Güney Kafkasya’da Rusya karşıtlığı üzerinden bir siyaset izlersen, seni Karabağ üzerinden aynı Güney Osetya üzerinden Gürcistan’ı vurduğum gibi cezalandırırım” dedi.
Türkiye her zaman Azerbaycan’ın yanında olmalıdır ve desteklemelidir. Ama Türkiye’nin siyasetçileri, diplomatları ve askerleri bilmelidir ki; Azerbaycan Rusya’yı yok sayarak siyaset yapamaz, hiç değilse görünür bir geleceğe kadar.
ABD Niye Sessiz Kaldı?
Rusya, gerek Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında, gerekse ateşkes ve sonrası için AGİT Minsk Grubu Eş Başkanları olan ABD ve Fransa’yı ustaca bir siyasetle işin içine karıştırmamıştır.
ABD, göreceli olarak Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında sessiz kalmıştır. Bunun en büyük nedeni; ABD’nin bu savaşı Türkiye ve Rusya arasında potansiyel bir çatışma alanı olarak görmesi, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası başlayan, S-400’ler ile yükselen ve Astana süreci ile zirveye çıkan, Suriye ve Libya gibi alanlarda problemler yaşanmasına rağmen devam eden işbirliğini koparabilme potansiyeli olduğunu değerlendirmesiydi. Ama Putin ustaca bir siyasetle Türkiye ile çatışmaktan kaçınmış ve Türkiye’deki iktidarı sıkışmış olduğunu da bildiğinden idare etmiştir. Düşünebiliyor musunuz; Rusya ve Türkiye Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da, Ukrayna’da (Kırım) ve daha birçok yerde karşı karşıya ama ilişkiler kopmuyor! İşte diplomasi budur!
FACEBOOK YORUMLAR