Dün (23 Şubat 2019), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Ataşehir Şubesi’nde “Çağdaşlık ve Çağdaş Yaşam Nedir?” konulu bir konferans verdim. Konferansı benim için ilginç kılan; yaklaşık 70 katılımcının 60’ının ÇYDD Ataşehir Şubesi tarafından burs verilen üniversite öğrencilerinden oluşmasıydı. Ayrıca bu öğrenciler, sıradan öğrenciler de değildi. Hemen hemen hepsinin akademik başarıları çok yüksekti ve halen devam ettikleri üniversitelere Türkiye’de ilk 10 binde yer alarak girmişlerdi.
Konferans benim açımdan, her bakımdan çok başarılı geçti. Öğrencileri görmeliydiniz; hepsinin gözlerinden ateş fışkırıyordu, birbirinden güzel, zekâ dolu ama konuşmacıyı biraz da terleten sorular sordular ve yorumlar yaptılar. Konferans sonrasında da hep beraber sohbet ettik. Öğrencilere sohbet sırasında; “Başarılı bir akademik yaşantınız olmasına rağmen, çağdaş dünya görüşüne sahip olduğunuz için şu anda ülkemizi yönetenler sizi değil, başarısız olanları ya da en iyi ihtimalle sizin kadar başarılı olamayanları seçecekler” diyemedim! Umutları kırılmasın diye! Ama bilinmelidir ki; çağdaş olmayan dünya görüşlerinin ömürleri uzun soluklu olamaz!
Diş Hekimi Canan And
Bir ara, duvarda ÇYDD’nin kurucu genel başkanı olan Türkan Saylan’ın fotoğrafının yanında duran, sanki bir yerden anımsayacakmışım gibi hissettiğim bir kadın fotoğrafı dikkatimi çekti ve sordum; “Bu hanımefendi kim?” diye. “Bulunduğumuz bu yeri ÇYDD’ye bağışlayan hayırsever” dediler.
Bu hayırsever; Almanya’da çalışan ve yaşayan Canan And adında, diş hekimi bir hanımefendi imiş. Kendisine ailesinden miras kalmamış. Almanya’da kazandıkları ile Türkiye’de bu tür hayır işleri yapıyormuş. Ne kadar yüce ve asil bir davranış! Kendisini kutluyorum, sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Çağdaş insan böyle olur. İçinden çıktığı toplum için karşılık beklemeden katma değer yaratmaya çalışır. Canan Hanım da çağdaş bir insanın tavrı ile cennette girmek veya hesap verilebilir bir geçmişe sahip olamamanın günahlarını affettirmek için değil, içinden çıktığı Türk Milleti için bir şeyler yapabilmenin asil duygusu ile hareket ediyor.
Size Öbür Dünya, Kendilerine Bu Dünya!
Çağdaş insanlar böyle yaparken, iktidara yakın olan ve iktidarın ihalelerinden nemalananlar ise ülkemizde kazandıklarını yurt dışına aktarıyorlar ve oralarda yatırımlar yapıyorlar. Günahları için de ülkemizde camii inşa ediyorlar. Niye mi? Tabii ki sizlere din, iman pompalamak, uyutmak, gözlerinizi örtmek ve bu dünyada hak ettiğiniz refahı öbür dünyadaymış gibi sunmak ama kendilerine han hamam inşa edip, refaha bu dünyada sahip olmak için!
Ataşehir’deki konferansımızı izleyen Yaşar Okşaroğlu, Canan Hanım’ın bu asil davranışını öğrenince etkilenmiş, sosyal medyadan kendisini bulmuş ve “Bugün Türker Ertürk’ün Ataşehir’de verdiği konferans sonrasında ÇYDD için yaptığınız katkıyı öğrendim. Bir yurttaş olarak şükranlarımı sunuyorum” diyerek mesaj atmış.
Aynı Dünya Görüşü Yolları Kesiştiriyor
Canan Hanım, Yaşar Okşaroğlu’nun mesajına yanıt olarak “Teşekkür ederim sayın Okşaroğlu, Atatürk’ün aydınlık yolunda, efsane hoca Prof. Dr. Türkan Saylan’ın izinde, beni yetiştiren yurduma vefa borcumu böylelikle bir nebze ödeyebildiysem ne mutlu bana. ÇYDD ile gençlerin, kadınların ve çocukların eğitimine yönelik desteğimi sürdürmeyi düşünüyorum. Bu arada E. Amiral Türker Ertürk’ün Almanya’daki bir konferansını dinleme fırsatı bulmuştum. Saygılarımla…” demiş ve konferans sonrasında benimle beraber çektirdiği fotoğrafı göndermiş.
Bu gelişmeleri, Yaşar Okşaroğlu’nun bana gönderdiği mesaj ile öğrendim. Çok duygulandım. Ayrıca; Canan And ile olan fotoğrafı görünce anımsadım, yaklaşık olarak iki yıl önce Köln’de verdiğim bir konferansta çekilmişti. Daha sonra Canan Hanım “Nereden nereye değerli amiralim. Aynı dünya görüşünü paylaşan insanların yolları bir gün bir yerde kesişiyor. Ne güzel! Onur ve saygıyla…” şeklinde tarafıma bir de mesaj gönderdi.
Çağdışı Akılla Çağdaş İşler Yapılamaz
Bugün ülkemiz için iyiye giden istisnasız, tek bir şey yok! Geçtiğimiz hafta içinde iş adamları ve üst düzey yöneticilik yapmış bir gruba konuşma yaptım. Grup içinde; bankacıdan ekonomiste, tersaneciden lojistikçiye, inşaatçıdan akademisyene, turizmciden tekstilciye kadar temsil edilmeyen sektör yoktu. Konuşmama; “Bugün ülkemizde iyiye giden hiçbir şey yok!” diyerek başladım. Esasında böyle başlarken biraz da tereddüt ettim; acaba biraz abartıyor muyum, yoksa benim göremediğim ve değerlendiremediğim uçuşa geçmiş iyiye giden bir alanımız var mı? diye. İtiraz eden olsa, susup onu dinleyecektim. Ama gelin görün ki değil itiraz, halen ülkece dörtnala gittiğimiz felaket sürecini tanımlamakta çok itidalli davrandığımı ima ettiler.
Ülkece her konuda kötüye gidişimizin tabii ki birçok nedeni var. Ama en önemli kök nedeni; çağdaş bir dünya görüşü ile yönetiliyor olmamamızdır. Siyasal İslamcılık, Yeni Osmanlıcılık, kadının cinsiyeti üzerinden yürütülen ahlak anlayışı, çağdaş ulus kimliği yerine çağdışı ümmet kimliğini ikame etmeye çalışmak, kindar ve dindar bir nesil yetiştirme idealinden bahsetmek, Ortaçağ kurumları olan cemaatleri ve tarikatları pompalamak, ülkeyi uzlaşmaya dayanan “Ortak Aklı” ve niteliğe dayanan “Birleşik Aklı” yok sayacak biçimde “Tek Adam” yönetimine emanet etmek, kuvvetler ayrımına son vererek devletin ve toplumun fren ve denge mekanizmalarını patlatmak, eğitim ve öğretimde sorgulayıcı akla ve bilime değil, biat kültürüne önem vermek çağdaş dünya görüşünde olmamanın bazı öne çıkan faktörleridir. Çağdaş olmayan ve halen seyrettiğimiz bu yanlış rotada çağdaş işlerin olacağını beklemek ve felaket sürecinde bir düzelme umut etmek, gerçekten saflık olur. Çağın sorunları ve ülkemizin problemleri; çağdaş olmayan geçmişin aklıyla çözülmez, çözülemez! Bugün için ülkemiz beka sorunu yaşıyorsa nedeni çağdışı dünya görüşü tarafından yönetiliyor olmaktır.
Yasemin Nâsır Erbek’in Parga yayınlarından piyasaya çıkan “Atatürk’le 365 Gün” adlı derleme kitabını okumanızı tavsiye ederim.
FACEBOOK YORUMLAR