Biri, diğerinin alternatifi değil! Türkiye, merkez coğrafyada bulunuyor. Tüm komşularıyla ve küresel güçlerle karşılıklı çıkara ve saygıya dayalı, dengeli ve çok taraflı iyi ilişkiler geliştirmek zorunda. Türkiye’nin jeopolitik konumu yani dünya üzerindeki adresi, tarihin derinliklerinden gelen deneyimi ve birikimi bunu dikte etmektedir.
Önce ABD’ye iliklerinize kadar teslim olun, sorun çıkınca Rusya ve Çin’e doğru savrulun! Hatta kötü muamele görüyor olsanız da gönlünüz yine ABD’de olduğundan; eski sevgiliye “değerimi anlamazsan başka müttefikler ararım’’ kurları yapın! Bunlar doğru şeyler değil. Böyle bir ülkeye kimse saygı duymaz ve ciddiye almaz. Türkiye; ne ABD’ye, ne Rusya’ya, ne Çin’e ne de başkasına teslim olmamalı ve güdümüne girmemelidir. Bugün ABD’den gördüğünüz kötü muameleyi; eğer savrulma gerçekleşirse, yarın çıkarlarımız çatıştığında Rusya ve Çin’den de görmeyeceğinizi garanti ediyor musunuz? O zaman savrulabileceğiniz başka küresel güç de kalmayacak!
Ayı ile Yatağa Girmek
Demek istiyoruz ki; Türkiye komşularının yanında, küresel güçler olan Çin, Rusya ve ABD ile mümkün olduğunca iyi ilişkiler içinde olmaya çalışmalı, ama hiçbirine teslim olmamalıdır. Bu ilişkiler; birbirinin yerine ikame edilebilen ve diğerini yok sayan ilişkiler olarak asla düşünülmemelidir. Ayrıca; sıkleti büyük devletlerle çok yakın ilişki kurulmaz, çok da uzakta kalınmaz. İsmet Paşa’nın dediği gibi; “Büyük devletlerle ilişkiye girmek, ayı ile yatağa girmek gibidir”.
Daha düne kadar iktidar; “ABD bizim stratejik ortağımız’’ diyor, uluslararası toplantılarda Trump ile yanak yanağa poz veriyor, gülücükler dağıtıyor ve hatta muhalefeti ABD karşıtı olmakla suçluyordu. Şimdi ise ABD için; “Emperyalist! Bağımsızlığımızı yok sayıyor ve bizden kabul edilmesi mümkün olmayan şeyler istiyor” diyor ve daha dün “ABD karşıtı” diyerek suçladıklarını, şimdi “Amerikancı” olmakla suçluyor. Nasıl bir ruh haliyse bu!
İzlenen Rota Yanlıştır
Ama biz o gün de iktidarın yanlış yaptığını, ABD’ye teslimiyetin felakete neden olacağını yazdık ve ekranlarda anlattık. Sanırım, emperyalizme karşı mücadeleden bahsetmeye hakkı olmayan tek irade, iktidardır. Çünkü sicili buna müsait değil! Türkiye dâhil, Ortadoğu bölgesine tecavüz etmeyi esas almış, bu bölgeyi etnik, dinsel ve mezhepsel olarak bölüp parçalamayı planlamış Büyük Ortadoğu Projesi’ne destek vereceksiniz, hatta eş başkanlığını yapacaksınız, bu plan gereğince başlatılan Suriye’deki emperyalizmin vekâlet savaşının ateşine odun taşıyacaksınız ve bugün emperyalizmden şikâyet edeceksiniz! Öncelikle; tutarlı olmak lazım! Halkı kandırmaya yönelik, göstermelik tepkilerle emperyalizmle mücadele edilmez ve karşı taraf seni ciddiye bile almaz, almıyor da!
Emperyalizme kendini kullandırmış, emperyalist projelerde görev almış, daha sonra şartlar değiştiği için emperyalizme karşı mücadele etmiş ve kazanmış tek bir lider bile yok. Emperyalizme karşı mücadele etmek istiyorsak; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu izlenmelidir. Şu an, tutulan yol ve izlenen rota yanlıştır.
Aristo Mantığına Benziyor
Son günlerde; “aynı gemideyiz” söylemi çok kullanılmaya başlandı. Amaç çok net; muhalif sesleri baskı altına almak, “vatan hainliği ve emperyalist işbirlikçiliği” suçlaması ile Türkiye’nin felakete doğru tam yol süratle gittiği hakikatini anlatanları susturmaktır.
“Aynı gemideyiz” yaklaşımı, Aristo mantığına benziyor. Antik çağda yaşamış bir Yunan filozofu olan Aristo, her şeyi ikilem olarak görürdü ve başka düşünceye hayat hakkı tanımazdı. “Türkiye bir gemi, madem aynı gemideyiz; herkes kaptanın dediğini yapmalıdır”. Başlangıcı milattan önceye giden bu mantıksal yaklaşım günümüzde geçerli değildir ve ilkeldir.
Hangi Rotaya Viya Edilmeli
ABD’nin Türkiye’yi tehdidi ve yaptırımları üzerine verilecek mücadele için gerçekten bir gemi benzetmesi yapılacaksa, o gemi Bandırma olmalıdır; emperyalist işgalini sonlandıran ve bağımsızlık savaşını kazanan insanların, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Bandırma’ya binip, bu mücadeleye başlamaları nedeniyle! Sizi bilmem ama ben kendi adıma Aristo mantığı zorlaması ile felakete doğru giden gemide değil, kurtuluşa doğru gidecek olan Bandırma Gemisi’ndeyim.
Ayrıca, bir harp gemisinde seyir harekât subayı, eğer gemi komutanın verdiği emirle tehlikeye doğru gidiyorsa, komutanı münasip bir dille uyarır ama gemi komutanı yanlışta ısrar ediyorsa, durumu gemi jurnaline yazar ve imzalar. Evet, ben de buradan ikaz ediyorum ve altını imzalıyorum: Türkiye’nin halen seyrettiği rotada başına felaketin gelmesi muhakkak. Derhal büyük dümen açısı ile bugüne kadar seyredilen rotanın 180 derece tersine dönülmeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu babası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği, aklı ve bilimi esas alan, antiemperyalist olan, tam bağımsızlığı şiar edinen ve Cumhuriyetin kurucu ideolojisinden sapmayan çağdaş uygarlık rotasına viya edilmelidir.
FACEBOOK YORUMLAR