Geçtiğimiz Perşembe akşamı (6 Nisan 2017), Doğu Akdeniz’de bulunan ABD Deniz Kuvvetleri’ne ait Arleigh Burke sınıfı iki muhripten, Suriye’nin Humus kentinin güneydoğusunda bulunan Şayrat Hava Üssü’ne saldırıda bulunuldu. Gerekçesi ise; İdlib kentine yönelik gerçekleştirilen ve aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 100’e yakın sivilin yaşamını kaybetmesi ile sonuçlanan kimyasal silah saldırısı.
Bu kimyasal silah saldırısı üzerine; ABD tarafından hiç araştırma yapılmadan, derhal Suriye merkezi hükümeti sorumlu tutuldu. Sanki, Suriye’ye saldırmak için bu, bahane olarak kullanıldı. Çünkü her şey Beşar Esad için iyi giderken, 6 yıldır devam eden emperyalizmin vekalet savaşında Rusya, İran, Lübnan Hizbullah’ı ve Çin’in ekonomik, askeri, siyasi ve diplomatik destekleri ile savaşı kazanmış gibi gözükürken, Suriye’nin İdlib’de kimyasal silah kullanması; kelimenin tam anlamıyla aptallık olurdu.
Muhtemelen IŞİD Yaptı
Pek muhtemeldir ki; bu kimyasal silah saldırısını Suriye’ye müdahale edilmesini isteyen IŞİD benzeri radikal örgütler ve arkasındaki güçler yapmış veya desteklemiş olabilir.
Bu tip bir saldırı 21 Ağustos 2013’de, Şam yakınlarında Doğu Guta’da da yapıldı ve 1400 insan yaşamını kaybetti. BM Kimyasal Silah Denetçileri bölgeye gönderildi, olay doğrulandı ama saldırının kim tarafından yapıldığı belirlenemedi. Fakat yine de ABD, Beşar Esad’ı sorumlu tuttu.
Suriye’nin Elinde Kimyasal Silah Yok
Tam ABD müdahalesi geliyordu ki; Rusya’nın diplomatik girişimi imdada yetişti ve Suriye’nin elindeki kimyasal stokların tamamı imha edilerek, tehlike atlatıldı.
Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), 4 Ocak 2016’da yaptığı açıklamada Suriye’nin bildirdiği tüm kimyasal silahların imha edildiğini bildirmişti.
Türkiye’nin Yapması Gereken!
Hemen akla şu soru geliyor; Ülkemizin yetkilileri tarafından “Öfkeli Çocuklar” olarak adlandırılan IŞİD’in elinde kimyasal silahlar var mı? Geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletlerin (BM) Suriye temsilcilerinden İsviçreli Carla Del Ponte, muhaliflerin elinde kimyasal silah bulunduğunu açıkladı. Bugüne kadar IŞİD’in ne yapıp yapmadığını, nelere cüret edip edemeyeceğini gördünüz. Şimdi soruyorum; ellerinde kimyasal silah olduğuna göre, sizce bunlar kullanmış olabilir mi?
İşin daha kötüsü; ABD tarafından Suriye’ye yönelik saldırı başlatılınca, ülkemizi yönettiğini sanan yetkili ama yetkin olmayan ağızlar savaş çığlıkları atıyor, komşumuzdaki yangına körükle gidiyor. Halbuki Türkiye’nin yapması gereken; Suriye’de durumun kötüye gitmesini engellemek, ateşkes ve barış sürecinin sürdürülmesi için çaba sarf etmek ve istikrarın güney komşumuzda tekrar sağlanması için gayret göstermektir.
Ruslar Kurdu
Ayrıca, ülkemizi yöneten yetkililer meseleyi de anlamamış durumda! ABD’nin Şayrat Hava Üssü’ne yaptığı müdahale, kontrollü bir saldırıydı. Ama iktidar, bunu Irak benzeri bir müdahalenin başlangıç saldırısı zannetti.
Suriye’nin hava savunma sistemini Ruslar kurdu. Suriye’deki vekalet savaşı devam ederken, geçtiğimiz yıllarda bu hava savunma sistemi içindeki hava erken ihbar radarlarını, kontrol sistemlerini modernize ettiler ve sistem mimarisi içine S-300 dahil tüm hava savunma füzelerini entegre ettiler.
Hava Savunma Sistemi Reaksiyon Vermiyor
Ayrıca 2015’de, Rus SU-24 uçağının düşürülmesinden sonra, hava savunma sistemine yeni nesil kısa, orta ve uzun menzilli (400 km kadar) S-400 hava savunma füzesini de dahil ettiler. S-400’ler; gelişmiş elektronik sistemlere sahip olup, radar kesit alanı düşük olan Tomahawk gibi füzelerin önlenmesinde etkin hava savunma füzeleridir.
Suriye’nin sahip olduğu bu modern bu hava savunma sistemi içinde görev yapan Rus askeri uzmanlar da var. Bu imkanlara rağmen, 6 Nisan’da Doğu Akdeniz’de bulunan USS Porter ve USS Ross adlı Amerikan harp gemilerinden Şaryat Hava Üssü’ne 59 Tomahawk atılıyor ama Suriye hava savunma sistemi reaksiyon vermiyor, Humus’a doğru seyreden Tomahawk füzelerine kitlenmiyor ve sistem başarısız olsa bile, bir atış yapmıyor.
ABD ve Rusya Anlaştı
Evet, ABD saldırı öncesinde Rusya’yı bir şekilde bilgilendirmiştir. Çünkü; böyle bir saldırıya ABD derin devletinin baskısı altında olan Trump’ın ihtiyacı vardır. Rusya karşılık vermeyerek; Rusya ile çatışma yanlısı olmayan, birinci önceliği Çin’e vermek isteyen Trump’a hareket serbestisi sağlamıştır.
Suriye konusunda ABD ve Rusya anlaşmıştır. Beşar Esad’ın gitmesi şart değildir ama Suriye eski Suriye olmayacaktır. Üzerinde anlaşılan birinci konu; kuzeyi Kürtlere veren federatif ve laik bir yapıydı.
Ruslar Bir Taşla İki Kuş Vurdular
Ocak 2017’de, Astana’da dağıtılan taslak anayasa metni ile Rusya bu niyetinin emaresini vermişti. Rusya’nın ABD ile birlikte PKK’nın uzantısı PYD’ye verdiği desteği, bu kapsamda değerlendirmek lazım.
İran ve Suriye, federatif yapıya imkan sağlayan anayasa taslağına tepki koydu. Rusya, ABD saldırısına yanıt vermeyerek ve tırmandırmayarak, bir taşla iki kuş vuruyordu; Birincisi Trump’ı derin devlete karşı korumak ve zor durumda bırakmamak, ikincisi ise İran ve Suriye’yi terbiye etmek ve anlaşılan çözüm üzerinde dirençlerini kırmaktı.
Türker Ertürk
FACEBOOK YORUMLAR