Geçtiğimiz Cumartesi (11 Kasım 2017), “Cumhuriyeti Anlamak” konulu konferansta konuşmacı olmak için Karadeniz Ereğli’deydim. Konferansın bir gün öncesi olan 10 Kasım’da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 79. yılını anmıştık. Bu nedenle konuşmamı tamamen Atatürk’e, O’nun “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’e ve yine O’nun önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine ayırmıştım.
Organizasyonu Karadeniz Ereğli’nin arkasında devlet imkanı olmayan, hatta Atatürkçü oldukları için iktidarın düşmanlığına mazhar olan dört büyük derneği üstlenmişti. Bunlar; Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Karadeniz Ereğli Lisesi Mezunlar Derneği ve Alevi Kültür Dernekleri Karadeniz Ereğli Şubesi idi.
Sorumlusu Hulusi Akar’dır
Dernekler, bu organizasyon için çok önceden çalışmaya başlamışlar ve konferans salonu için OYAK’a bağlı olan ERDEMİR’e gitmişlerdi. Ama ERDEMİR hiçbir mazeret olmadan salonunu vermeyi reddetmişti. Nedeni ise çok açıktı; bu derneklerin çağdaş ve Atatürkçü olması. Belki de söyleyemedikleri nedenlerden birisi de bendim. Çünkü ben, bugün Türkiye’yi yöneten iktidarın ülkemizi felakete sürüklediğini ekranlarda anlatıyorum ve köşemde yazıyorum. Eğer kıyısından ve köşesinden bile demokratik bir ülkede yaşıyorsak, muhalif olmam neyi değiştirirdi ki!
Düşünebiliyor musunuz; emekli bir Amiralim, 2006-2008 arasında Karadeniz Bölge Komutanlığı ve Karadeniz Ereğli’de Garnizon Komutanlığı yaptım, hala OYAK üyesiyim, Atatürk’ü anlatacağım ama salon verilmiyor. Artık OYAK’ta ve ERDEMİR’de yeni yönetimler var. Bunlar, çıkarlarını ve geleceklerini ne pahasına olursa olsun iktidarla birleştirmişler. Bunun sorumlusu ise darbenin öncesinde ve sırasında görevini yapmayan, 15 Temmuz Darbe Girişiminin önünün açılmasına imkan sağlayan, askeri okulları kapattıran, hala istifa etmeyip görevde kalarak bulunduğu makamı itibarsızlaştıran, bunları yazdığım ve ekranlarda anlattığım için beni mahkemeye veren Hulusi Akar’dır.
Yurtseverler İçin Çareler Tükenmez
Ülkemizi felakete taşıyan iktidar iradesine karşı farkındalık içinde olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü her şartta anmaya çalışan ve taşın altına elini sokan yurtseverler için çareler tükenmiyor. ERDEMİR, Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün anılacağı salonu vermese de başka bir yer bulundu ve faaliyet yüksek katılımlı ve heyecanlı olarak, büyük bir başarı ile icra edildi.
Konferans sonunda en çok sorulan ve merak edilen konu; geçtiğimiz 10 Kasım’da iktidar iradesinin Atatürk hakkında yaptığı söylem değişikliği oldu. Esasında herkes durumun farkında ama sanırım bir de benim ağzımdan duymak istediler.
Mustafa Kemal, İstiklal Savaşı’na başarı ile liderlik etmiş, yurdu işgalden kurtarmış bir Osmanlı Paşasıydı. Atatürk ise Mustafa Kemal’in çok ama çok ötesindeydi. Atatürk’ün sarı saçlı ve mavi gözlü bir kahraman olmasının dışında bir anlamı vardı.
Atatürk; “En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’le, onun kurucu ideolojisiyle, önderliğinde yapılan demokrasiye ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma yolunda olmazsa olmaz olan Aydınlanma Devrimleri ile bir düşünce sisteminin adıdır.
İktidar Atatürk’e Cepheden Karşıdır
Atatürk; yaşadığımız topraklarda, hatta tüm İslam Dünyası’nda akıldır, bilimdir, çağdaşlaşmadır, egemenliğin gökten yere indirilmesi ve halka verilmesidir, kadın-erkek eşitliğidir, kadının cinselliği üzerinden ahlak anlayışına itiraz etmek, kula kulluk etmemek, tarikat şeyhlerinin peşinden gitmemek, bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip üretici ve problem çözücü bir toplumun yaratılması projesi ve anti emperyalizm demektir.
Bu çağdaş düşünce sistemine, iktidar iradesi tam cepheden karşıdır. Bugüne kadar yaptığı söylemler ve icraatlar bunun çok açık kanıtıdır. Bu nedenle bugüne kadar Mustafa Kemal demiş ama Atatürk dememiş veya diyememiştir. Bugün diyebilir duruma gelmesinin nedeni; zor durumda olması, diğer istismar konularını (din ve ecdat) yeterince tüketmiş olmasıdır. Yani iktidar açısından içinde bulunduğu çıkmazdan ve işlediği suçlardan kurtulabilmek ve halkı kandırarak arkasına saklanabilmek için Atatürk, yeni bir istismar konusudur.
Takiye Yapıyorlar
Keşke, Atatürk’ü ne anlama geldiğini içselleştirmiş olarak söylüyor olsalardı! Bundan memnuniyet duyar, geçmişte yaptıkları düşmanlıkları bile bir nebze olsun unutabilirdik. Ama hedefe ulaşmak için her yolu mubah gören bir ilkesizlik içinde takiye yaptıklarını artık sadece değerlendirmiyoruz, net olarak biliyoruz.
Siyasal İslamcı ideolojiye, Yeni Osmanlıcı hayale ve mezhepsel bakış açısına sahip bir insanın Atatürk demesine inanmak için bir hayli saf olmak lazım. Atatürk “vicdanı ve irfanı hür nesiller” yetiştirme peşinde, iktidar ise “dindar ve kindar” nesiller peşinde! Bunlar; akla kara, melek ile şeytan gibi taban tabana zıt şeyler.
“Bunlar Müslümansa Ben Değilim”
Atatürk, “Tek yol gösterici bilimdir. Eğer bilimle benim sözlerim çelişirse, bilimin dediğini yapın” diyor. İktidar ise bilimin alanlarını daraltıyor, değişimi inceleyen bir bilim dalı olan Evrim’i müfredattan çıkarıyor, çocukları din hizmeti veren din adamları yetiştiren meslek okullarına gitmeye zorluyor, sorgulayıcı aklı değil, biat eden çağdışı kültürü egemen kılmaya çalışıyor, wikipedia denen internet ansiklopedisine erişimi yasaklıyor, kendisini eleştiren aydınları ve bilim adamlarını ötekileştiriyor ve türlü bahanelerle hapse atıyor.
Lise yıllarında oruç tutalım diye bizi teşvik eden, sahura kaldıran, kalkamazsak odamıza kadar sahur için yemek getiren ve mütedeyyin bir aileden gelen bir sınıf arkadaşımın geçen Ramazan’da oruç tutmadığını görünce şaşırdım ve geçmişi de anımsatarak niye tutmadığını sordum. “Bunlar Müslümansa ben değilim” diye yanıt verdi. Bakınız; siyasi çıkarlar, ticari girişimler ve hatta cinsel ihtiyaçlar için din istismar edilirse tükeniyor ve tüketiliyor. Eğer bunlar bu çağdışı kafa yapısı ile çağdaşlığın yaşadığımız topraklardaki adı olan Atatürk diyorlarsa, bu işte bir yanlışlık var demektir. Sanırım dini ve ecdadımızı istismar ede ede bitirdiler, sıra Atatürk’e geldi
Yarın İzmir’deyim
Yarın (18 Kasım 2017), saat 14:00’de İzmir-Hatay’da, Uğur Mumcu Parkı Tesisleri Üçyol’da “94. Yılında Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Devrimleri ve Kemalizm” konulu konferansta konuşmacı olacağım ve son 10 Kasım’daki Atatürkçü söylem değişikliğinin nedenlerini anlatacağım.
Aydın Tonga’nın Doğu Kitabevi’nden yeni piyasaya çıkan “Osmanlı’nın Paralel Devleti-Kadızadeler” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.
FACEBOOK YORUMLAR