Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

İSRAİL NİÇİN KAYBEDİYOR?

24 Eylül 2024 - 17:37

Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı kazanamayacağı ve Hamas’a boyun
eğdiremeyeceği iyice belli oldu. Sadece katlediyor, etnik temizlik yapıyor,
yaşam alanlarını yakıyor, yıkıyor, Gazze’yi yaşanmaz hale getiriyor,
gelecek nesillere yönelik kin, nefret ve öç alma duygularının tohumlarını
ekiyor ve iki devletli çözüme gidebilecek yolları, zemini ve demografiyi yok
etmeye çalışıyor. Ama Hamas’ın savaşa devam edebilme azim ve
iradesini yıkamadı.

Bugüne kadar Gazze’de 42 bin Filistinli yaşamını kaybetti, 100 bini aşkın
kişi yaralandı, vücutlarında kalıcı hasarlar oluştu. Yaşam alanlarının yüzde
90’ı tahrip oldu. Çok sayıda Filistinli çocuk öldürüldü ve öldürülmeye
devam ediliyor. Bu vahşetin kod adı; “Ot Biçme Operasyonu”. Çünkü bu
çocukların büyüyerek gelecekte Filistin Savaşçısı olacağını ve küçükken
yok edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Birleşmiş Milletlerin raporlarına
göre; Gazze’deki enkazın yarattığı ve bertaraf edilmesi gereken
molozların miktarı 40 milyon tonu aşmış durumda. Bunun temizlenmesi
için bile 10 yılı aşkın bir zaman ihtiyaç var.

Netanyahu’nun Ot Biçme Operasyonu

Netanyahu’nun başından itibaren hedefi; iki devletli çözüm seçeneğini
tamamen yok etmek, Filistinlileri soykırıma tabi tutarak ve/veya göçe
zorlayarak Gazze ve Batı Şeria’da etnik arındırma yapıp Şeria Nehri’den
Akdeniz’e kadar sadece Yahudilerden müteşekkil homojen bir İsrail
yaratmak ve Yahudi tarihine geçmektir. Bu vesile ile hakkındaki yolsuzluk
iddialarıyla birlikte devam eden yargılamalardan da kurtulmaktır.

Netanyahu; Katar’da karşılığında rehinelerin de kurtarılacağı “Gazze için
Ateşkes”
görüşmelerini türlü bahanelerle torpillemekte ve ateşkes
anlaşmasına varılmasını engellemektedir. Bugüne kadar hedeflerine
ulaşamayan Netanyahu savaşı büyüterek, bölgeselleştirerek ve ABD’yi
savaşın direkt olarak içine çekerek hedefine ulaşmayı planlamaktadır.
Bugün İsrail, tarihinin en aşırıcı sağcı ve dinci iktidarı yönetimindedir.
Bunların arasında Yahudi Mitolojisi içinde bulunan Armageddon
Savaşı’nın peşinde koşanların da olduğunu söylemek abartılı olmaz.
ABD ise başından itibaren savaşın bölgeselleşmesini istememekte ve bu
maksatla bölgede mekik diplomasisi icra etmektedir. Ayrıca ABD;
Gazze
’de ateşkes anlaşmasına varılması için de büyük gayret
göstermektedir.

İsrail’in Kışkırtıcı Saldırıları

Netanyahu ise büyük savaş için ABD’yi ikna edemediğinden; bir oldu-bitti
ile fiili bir durum yaratarak savaşı çıkarıp ABD’yi içine çekmeye
çalışmaktadır. Bu maksatla İran’da, Suriye’de ve Lübnan’da savaşı
tetikleyecek kışkırtmalar yapmaktadır. Suriye’de İran’ın diplomatik misyon
yerleşkesinin vurulması, Lübnan’da Hizbullah'ın kurucu kuşağının bir
üyesi olan ve 1980'lerin başından beri örgütün üst düzey askeri lideri Fuat
Şükür
ile İran’da Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin
suikastlarla öldürülmesi, Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik
önleyici hava saldırıları, geçtiğimiz Salı (17 Eylül 2024) yine Hizbullah’ın
askeri yapısının ve militanlarının kullandığı çağrı cihazları ve cep
telefonlarına daha önceden yerleştirilen patlayıcıların siber savaş
yöntemleri kapsamında elektronik sinyallerle patlatılarak yapılan sürpriz
saldırı sonucunda 37 kişinin hayatını kaybetmesi, 3 bini aşkın insanın
yaralanması ve bu saldırıda Hizbullah üst düzey komutanlarından
İbrahim Akil ve Ahmed Vehbi’nin de yaşamlarını kaybetmesi bu
kışkırtmalara en son örneklerdir. İsrail, siber saldırı sonrasında da önleyici
saldırı olarak adlandırdığı hava saldırılarına zaman zaman devam ediyor
ve Lübnan’da büyük bir yıkıma neden oluyor.

Eğer İsrail bu hamleler ile Hizbullah’ı ve İran’ı kışkırtarak İsrail’e yönelik
geniş çaplı saldırı başlatmalarını sağlarsa; ABD’nin İsrail’i korumak için
savaşa girmekten başka seçeneği kalmayacak ve ister istemez savaş
bölgeselleşecektir. Böyle bir savaşta Türkiye de kendini maalesef savaşın
içinde bulacaktır.

İran Niçin Büyük Çaplı Misilleme Yapmıyor?

İsrail’in siber saldırısı sonrası Hizbullah çok büyük darbe almasına
rağmen Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah; saldırının hemen
sonrasında yaptığı konuşmada itidalli ama mücadeleye devam azim ve
iradesine sahip olduğunu gösteren bir açıklama yaptı. Belli ki Hizbullah;
İsrail ile devam ettiği yıpratıcı savaşa devam edecek ama
tırmandırmayacak. Bunu iki şekilde anlamlandırmak mümkün. Birincisi;
savaşacak güçleri yok, bu yüzden dayak yeseler bile karşı hamle
yapamıyorlar ve tırmandıramıyorlar. Tabii ki işin içine ABD karıştığında ve
tırmanan savaşta gerek Hizbullah gerekse İran çok büyük zararlar görür.
İkincisi ise; savaşı tırmandırmadan ve ABD’yi sıcak savaşın içine
sokmadan İran eşgüdümünde Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de
bulunan Direniş Ekseni unsurlarıyla İsrail’e karşı uzun süreli yıpratma
savaşı yapmaktır. Çünkü tek başına Hizbullah-İsrail veya İsrail-İran
şeklinde bir savaşın olmayacağını, ABD’nin İsrail’i korumak için savaşa
müdahale edeceğini ve dünya kamuoyunun da aleyhlerine döneceğini
biliyorlar. Hizbullah; ellerinde balistik füze olduğu halde, yaşadığı yıkıcı
siber saldırı sonrasında bile İsrail’e karşı bu füzeleri kullanmadı. İran da
geçtiğimiz 31 Temmuz’da Haniye’ye yönelik İsrail orjinli suikasta karşın
hala misilleme yapmadı. Bunun nedeninin Gazze’de ateşkesin önünü
açmak için olduğunu söylüyorlar. Yani stratejik sabır göstererek uzun
süreli yıpratma savaşı peşindeler.

Uzun Soluklu Yıpratma Savaşı

ABD çok zor durumda. 5 Kasım’da ABD’de başkanlık seçiminin yapılacak
olması durumu daha da zorlaştırıyor. ABD yönetimi; savaşın
bölgeselleşmesini ve ABD’nin bizzat sıcak savaşın içine çekilmesini
istemiyor. Amerikan halkı da savaş istemiyor ve İsrail’in Gazze’de yaptığı
savaşı ve soykırımı da desteklemiyor. Ama konu iç politikaya gelince iş
değişiyor. Çünkü güçlü Yahudi Lobisi; siyasetçileri ve yönetenleri farklı
yollardan etkileyerek veya ele geçirerek ABD yönetiminin kendi ülkelerinin
çıkarları aleyhine ve İsrail’in lehine karar verebilmelerini sağlayabiliyor.
ABD şu ana kadar İsrail’i fonladı ve silahlandırdı. Bunun anlamı; ABD
İsrail
’in Gazze’deki suç ortağı.

İran ve eşgüdümündeki Direniş Ekseni savaşı tırmandırmayarak, İsrail’in
kışkırtıcı saldırılarına kontrollü yanıtlar vererek veya zaman zaman

vermeyerek, uzun soluklu yıpratıcı savaşın peşinde inatla koşarak doğru
strateji uyguluyorlar. Çünkü uzun soluklu yıpratma savaşında İsrail
kaybediyor.

İsrail’in Kayıpları

      1. İsrail kurulduğundan beri ilk defa bu kadar uzun süredir savaşıyor
          ve her konuda yıpranıyor.
       2. Savaş demek; ekonomi için yıkım demektir. İsrail'de ihracat yüzde
           20, ithalat yüzde 40 azalırken, yatırımlar da yüzde 67 geriledi. Kamu
           harcamaları ise yüzde 88 arttı. Yıl sonuna kadar çatışmaların
           maliyeti 50 milyar doları aşabilir.
       3. Ekonomide çalışan genç nüfusun önemli bir bölümü silah altına 
           alınıyor. Savaş uzadıkça bu husus da ekonomiyi çok olumsuz olarak
           etkilemeye devam ediyor.
       4. Nüfusu 9,5 milyon, Yahudi nüfusu ise 7 milyon olan İsrail’den
            şimdiye kadar savaştan kaçmak için ülkeyi terk edenlerin sayısı 1 
            milyonun üzerinde ve artarak devam ediyor.
        5. Yemen’de bulunan ve Direniş Ekseni unsurlarından Husiler’in
            Kızıldeniz’de İsrail çıkarlarına yönelik yarattığı tehdit nedeniyle
            Kızıldeniz’deki deniz trafiği yüzde 25 azaldı, İsrail’in Kızıldeniz’deki
            güneye açılan tek limanı durumundaki Eilat limanındaki faaliyetler
            ise yüzde 85 azaldı ve adeta ölü şehir haline geldi.
        6. İsrail’in kuzeyinde bulunan kasabalarda yaşayan insanlar
            Hizbullah’ın yarattığı füze ve İHA tehditleri nedeniyle bu bölgeleri
            terk ettiler.
        7. Artık bu yaşananlardan sonra Araplar ve Yahudilerin barış içinde
            yan yana yaşama şansları da kalmadı ve gelecek nesiller için nefret
             tohumları ekildi.
        8. 7 Ekim Hamas Saldırısı’nın yaşanması ve sonrasında Direniş
            Ekseni
kapsamında kuzeyden Hizbullah’tan güneyden Yemen’den
            Ensarullah’ın (Husiler) füze ve İHA’lar ile Demir Kubbe’yi delerek
            İsrail kentlerinde etkili olması; “Dünyada Yahudiler için en
            güvenli coğrafya İsrail’dir”
mitinin yıkılmasına da neden oldu. Bu
            İsrail’in demografisini gelecekte de olumsuz etkileyecektir.
        9. Ayrıca Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan vahşet
            geçmişte Yahudilerin yaşadıkları soykırım nedeniyle kazandıkları
            mağduriyeti ve sempatiyi de yok etti.

E. Amiral Hakan Ercan’ın Yeni Deniz Mecmuası Yayınlarından çıkan
“Strateji, Askerlik, Denizcilik” başlıklı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum