Geçtiğimiz gün Merve Kavakçı’nın Malezya’ya atandığını ve Türkiye’nin Kuala Lumpur Büyükelçisi olduğunu üzüntü ile öğrendik! Emin olun sorun kılığı kıyafeti değil! Bu göreve uygun eğitiminin ve liyakatinin olmaması da değil.
Merve Kavakçı gizlice Amerikan vatandaşlığına geçmiş birisi. Babası Yusuf Ziya Kavakçı yaklaşık 50 yıldır Amerika’da yaşamakta olup ABD derin devleti ile İslami konularda ve operasyonlarda iş tutmuş birisi! Yani Amerikalıların güvenilir adamı. Papa’nın ABD’yi resmi ziyareti sırasında görüştürülen isimler arasında Yusuf Ziya Kavakçı! “Ey Amerika, Katil Amerika” bu sözlerin arka planı yoktur iktidar iradesi tarafından halkı kandırmak ve gaza getirmek için kullanılmaktadır.
Atatürk Bir Fikrin ve Düşüncenin Adıdır
Merve Kavakçı Atatürk’e, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine ve demokrasinin olmazsa olmazı olan laikliğe düşman birisidir. Eylemleriyle ve sözleriyle değerlendirmemizi doğrulamıştır. Yeni Akit Gazetesi yazarı olarak laikleri eli kanlı olmakla suçlamış, laikliğin anayasadan çıkarılmasını savunmuş ve konuda mızrak başı olmuş birisidir.
Yeri gelmişken, Atatürk ile ilgili bir parantez açmak istiyorum. Biz Atatürk derken; sarı saçlı, mavi gözlü, Anafartalar ve Kurtuluş Savaşı kahramanı bir askerden bahsetmiyoruz. Atatürk bunların ötesinde bir şey, gerçekte bir fikrin ve düşüncenin adıdır. Atatürk akıldır, bilimdir, çağdaşlaşmadır, aydınlanmadır, bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip toplumun yaratılması projesidir.
Menzil Birlikteliği Var!
İşte bu fikre ve düşünceye karşıtlık Merve Kavakçı ile iktidar iradesini aynı menzilde buluşturuyor. Gülen Cemaati ile de aynı menzilde buluşulmuş, 11 yıl ülkeyi beraber yönetmişler, askerlere, aydınlara ve yurtseverlere kumpasları beraber kurmuşlardı. Bugün kavga ediyor olmaları bir şey değiştirmez. Gülen’in kendisi değil ama fikri bugün iktidardadır!
Başka bir ülkenin vatandaşı olan birisi ABD’nin, Almanya’nın İngiltere’nin, Rusya’nın, Fransa’nın büyükelçisi asla yapılmaz. Çünkü o insanın hangi ülkeye bağlılık duyduğu konusunda şüphe oluşur. Böyle bir atama olsa olsa kabile devletlerinde olur!
Şeyh Nazım’a İntisap Etmiş
Merve Kavakçı’nın ayrıca Şeyh Nazım Kıbrısi’nin dizinin dibine oturmuş bağlılık bildiren ve şefaat dileyen fotoğrafları var. Belli ki Nazım Kıbrısi Merve Kavakçı’nın şeyhi ve ona intisap (bağlanmış) etmiş. Ama şeyhi de İngilizlere intisap etmiş.
Evet, Şeyh Nazım Kıbrısi bir İngiliz ajanıdır. Kökeni Kıbrıslı olup görev alanı Kıbrıs, Türkiye, İngiltere’de yaşayan Türk Toplumu ve İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth of Nations) Müslümanlarıdır.
Devletin Aklı “Ajan” Diyor
Meslek yaşantım sırasında hem Kıbrıs hem de İngiltere’de görev yaptığımdan bu konuyu biraz bilirim. Hatta Londra’da görev yaparken bu konuda rapor hazırlayıp Ankara’ya göndermiştim. Sanırım Merve Kavakçı’nın büyükelçi yapılması yanında İngiliz Milletler Topluluğu’na dahil Malezya’ya atanmasında özel bir arka plan var!
Aklınıza gelebilir; Nazım Kıbrısi’nin İngiliz ajanı olduğu sadece benim fikrim mi? Kesinlikle hayır! Benden önce de Kıbrısi’nin ajan olduğu kayıt altına alınmıştı. Bugün bile MİT ve Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarına bakınız, bu değerlendirmeyi bulacaksınız! Yani iktidar, devletin kayıtlarına ve aklına rağmen bir İngiliz ajanına intisap etmiş birisini büyükelçi yapıyor!
Devlet Aklını Yok Saydı
Biliyorsunuz, bu devlet aklı daha önce de Fethullah Gülen’i tehdit olarak değerlendiriyor, devleti ele geçirmeye çalıştığını söylüyor ve darbe hazırlığı içinde bulunduğunu rapor ediyordu ama iktidar yok saydı! Sonra da “Yanıldım, aldandım, Allah affetsin” dedi.
Şeyh Nazım Kıbrısi, aynı zamanda Prens Charles’in “Müslüman olduğunu ama açıklayamadığını” söyleyen ve İslam Dünyasında yayan birisi. Bu, emperyalizmin İslam ülkelerini ve Müslümanları kullanabilmek ve sömürebilmek için başvurduğu eski bir taktiktir; Müslümanmış gibi davranmak, bu konuda ajanları vasıtası ile çıkartılan söylentilere sessiz kalmak ve gizli Müslümanmış görüntüsü vermek.
Gizli Müslümanlar
Bu sadece Prens Charles ve İngiltere ile de sınırlı değil. Bu işi ilk kez Almanlar yaptı. (Alman İmparatoru ve Müslümanların koruyucusu Hacı II. Wilhelm) Aslında bu konuda örnek çok; Haydar Ebu Ali adlı gizli Müslüman Hitler ve Musa Nili adlı gizli Müslüman Mussolini… Barack Hussein Obama için de çıkarılan söylenti şuydu; “Babası zaten Müslüman fakat kendi konumu nedeniyle açıklayamıyor, Hristiyan gözüktüğüne bakmayın, o gizli Müslüman”.
Yerseniz tabii ki! Ama gülmeyin, yiyen çok! Bu palavralara inanan ve alıcısı olan çok büyük kitleler var! İngiltere’de iken, üniversite hocası bir İngiliz’e bu konuda ne düşündüğünü sormuştum. Katıla katıla güldü ve “Senin ne düşündüğünü anlıyorum ama bilmelisin ki, büyük coğrafyalar sadece silah gücü ile sömürülemez ve yönetilemez” dedi!
Aklın ve bilimin egemen olmadığı İslam dünyasında dince kutsal duyguları istismar ederek sömürmek ve emperyalist hedefler doğrultusunda yönlendirmek ne kadar kolay, değil mi? İşte Atatürk bunun panzehridir!
FACEBOOK YORUMLAR