Söylemek ile yapmak arasında okyanus vardır. Milliyim demekle milli olunmuyor.
Dürüstüm ve ahlaklıyım demekle dürüst ve ahlaklı olunmadığı gibi. Bir şeyin
söylemi çoksa aslı yok demektir. Çevrenizde iyi bir gözlem yaparsanız; en çok
dürüstlük muhabbeti yapanların ahlaken en düşük seviyede olduklarını
göreceksiniz. Ziya Paşa boşuna söylememiş; “Ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz” diye.
İktidar; 21 yıldır cumhuriyetin tüm milli değerlerini aşındırdı, tahrip etti, yok etti!
Ekonomik değerlerimizi de özelleştirme adı altında sattı, talan ettirdi ve
yabancılaştırdı. İktidarın kendisine layık gördüğü ve propagandasını yaptırdığı
“yerli ve milli” sloganı ise aslında sadece bir şehir efsanesidir. Bu kapsamda,
geçtiğimiz günlerde size TCG Anadolu’yu anlatmıştım. Bu yazımda ise
seçimlere ramak kala, bir anda şapkadan tavşan gibi çıkarılan Yeni Altay
Tankını anlatacağım.
Bugün O Tanklar Envanterimizde Olacaktı
İktidar, Altay Tankının üretimi projesini; tankın prototiplerini başarı ile üreten,
tüm zorlu testlerden geçiren, seri üretim aşamasına kadar getiren, yaklaşık
olarak 1 milyar dolar masraf eden, üretim için kendi tesislerine sahip ve yüzde
100’ü yerli ve milli sermayeli olan OTOKAR’a değil, yarısı yabancı sermayeye ait
olan, yani tamamen yerli ve milli olmayan BMC’ye verdi. 2018’de BMC ile
sözleşme yapıldı ve iddiaya göre seri üretim 2020’de başlayacaktı. Ama ne
gezer!
Soruyorum; peki bu yüzden BMC’ye ceza kesildi mi? Tazminat talep edildi mi?
Şimdi, 2023’deyiz ve seçime az kala tankın prototipini ürettiklerini söylüyorlar.
Halbuki OTOKAR prototipleri zaten 2017 yılında yapmış, gerekli tüm testlerden
başarı ile geçirmiş ve üretim aşamasına 6 yıl önce getirmişti. O zaman üretime
başlansaydı; bugün o tanklar üretilmiş ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın
envanterine çoktan girmiş olacaktı.
Beceriksizliğe ve Yanlış Kararlara Mazeret
Uyduruluyor
OTOKAR tarafından prototipleri üretilmiş ve seri üretim aşamasına gelinmiş olan
Altay Tankının motoru dünyanın en iyilerinden olan Almanya menşeli MTU,
transmisyon sistemi (güç aktarımı) de yine Alman menşeli RENK idi. Hem de
ihraç lisanslı olarak. Yani bu tankları Alman motor ve transmisyon sistemi ile
birlikte ihraç edebilecektik. Ama Almanlar tank projesinin iktidarın tercihi ile
Katar ortaklı BMC’ye verildiğini öğrenince motoru ve transmisyonu vermekten
vazgeçip ihraç lisansını da iptal ettiler. Ancak bu iptalin, Türkiye’ye karşı
uygulanan genel silah ambargosu kapsamında alındığı iddiası doğru değil. Öyle
olsaydı; bu durumdan halen Alman dizayn ve malzeme desteği ile inşa edilen
denizaltılarımız da etkilenirdi. Sanırım; bu şekilde beceriksizliğe ve siyasi içerikli
yanlış kararların neden olduğu sorunlara mazeret uyduruluyor.
BMC’ye ihale verildi verilmesine ama, şirketin bu tankları üretecek tesisleri ve
makine teçhizatı yoktu. Bu yüzden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK)Tank Palet
Fabrikası, BMC’ye devredildi. Bu yapılan, aynı Erdoğan'ın damadı ve eski
Maliye ve Hazine Bakanı da olan Berat Albayrak döneminde yerli ve milli
yapılacağı iddiasıyla önceki ihalesi iptal edilerek Darphane'ye devredilen, sigara
ve içki bandrollerinin basımı işinin matbaası olmayan DNS firmasına verilmesine
benziyor ama bu durum çok daha vahim. Çünkü Tank Palet Fabrikası TSK
bünyesinde iken; birliklerden gelen arızalı motor, şanzıman, palet ve diğer harp
silah ve vasıtaları burada ücretsiz olarak onarılıp birliklerine geri gönderilirdi.
Şimdi ise bu arızalar mevcut tesislerdeki makine tezgah ve her türlü alt yapı ile
onarılıyor, test ediliyor ve ücreti TSK’ya, yani bize fatura ediliyor.
Hangi Transmisyonu Kullanıyorsunuz?
Bir de gördük ki; proje bu defa da “Yeni Altay Tankı” olarak adlandırılmış. Aynı
“Hakiki Koç” gibi! Belli ki bu adlandırmanın nedeni; yeni üretilecek tankların
2017’de TSK’ya teslim edilen ve seri üretim aşamasına gelinen 5 adet Altay
Tankı ile olan teknik, hukuki ve mali bağını koparmak ve “Biz yeni bir şey
yaptık” diyebilmektir. “Yeni Altay” olarak adlandırılan ve anlatılan bu tankın
yeni olarak değerlendirilmesine neden olabilecek elle tutulur hiçbir husus yoktur.
Yeni Altay; tedarikinde güçlük çekilen bazı alt sistemlerin yurtiçi ve yurtdışı
kaynaklardan (Güney Kore motoru gibi) tedariki neticesinde daha düşük
performansa sahip parçalarla bir araya getirilmesinden oluşan bir tanktır.
Güney Kore, kendisine ait K2 Black Panther tanklarının 2013’de ürettikleri ilk
250’sinde performansını yeterli görmediği kendi motorlarını değil, Alman MTU
motorunu kullanmış. 2017’den itibaren ürettiklerine ise performansını biraz
geliştirdikleri ve MTU kadar yüksek performanslı olmasa da “bizimdir ve
yerlidir” diyerek kendi ürettikleri motorları koymuşlar. Transmisyon (güç
aktarımı) konusunda ise istenen başarıyı gösteremediklerinden hala Alman
üretimi RENK transmisyonunu kullanıyorlar.
Soruyorum; Yeni Altay Tankında biz hangi transmisyonu kullanıyoruz? Yoksa
seçim gösterisi için OTOKAR’ın ürettiği tanktan sökülen RENK’i mi? Ya da yerli
ve milli bir transmisyon üretildi de biz mi bilmiyoruz?
52 Ton İçin Yeterli Olmayan, 63 Ton İçin Nasıl Yeterli
Olacak?
Güney Kore tankı K2 Black Panther, 52 metrik ton ve 6 yol tekeri var. Güney
Kore motoru ise Alman MTU’ya göre düşük bir performansa sahip. Testlerde de
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın performans ve güvenirlik isterlerini tam olarak
karşılayamadı. Güney Kore ise bu düşük performansa katlanılabileceğini kabul
ederek ikinci grup tanklarda bu motoru kullanmıştır.
Altay Tankı ise 63 metrik tondur ve 7 yol tekeri vardır. Kara Kuvvetleri
Komutanlığı’nın bu tanktan beklediği performans, koruma ve hareket kabiliyeti
isterleri NATO tankları seviyesindedir ve Güney Kore Kara Kuvvetleri’nin
performans isterlerinden daha fazladır.
Soruyorum; 52 Tonluk K2 Black Panther Tankının performans, hareket
kabiliyeti ve güvenirlik açısından Güney Kore Kara Kuvvetleri’nin dahi isterlerini
karşılayamayan bu motor, 63 tonluk Altay Tankının performans isterlerini nasıl
karşılayacak?
TSK ve Savunma Sanayi İç Siyasetin Malzemesi
Yapılamaz!
Eski ile olan hukuki bağı koparmak önemli. Çünkü 5 adet Altay Tankını üreten
ve 2017’de teslim eden şirket; “Bu yeni değil, bizim size teslim ettiğimizi
söktünüz, tersine mühendislik yaparak kopya ettiniz” diyerek dava açabilir.
Daha da önemlisi; artık yeni statüsünde olduğundan, eski sözleşme fiyatı yerine
YENİ ve İHALESİZ bir fiyat seviyesine gelinmesi maksadının güdüldüğünü
değerlendirmekteyim. Yani işin perde arkası; YENİ ALTAY eşittir YENİ FİYAT.
Sonuç olarak benim bunları yazmaktaki amacım; TSK’nın çağın teknolojisine ve
yüksek performansa sahip harp silah ve araçlarıyla donatılması, bunun asgari
maliyetle olması ve milli bütçemize büyük yükler getirmemesidir. Ama iktidarda
bu endişeyi ve iyi niyeti görmüyorum. Ayrıca iktidar, hepimiz için var olan ve onur
kaynağımız olan TSK’yı ve savunma sanayi projelerini seçim propagandası için
malzeme yapmakta ve kullanmaktadır. Bu çok yanlıştır!
FACEBOOK YORUMLAR