Geçtiğimiz cumartesi “Denizaltı Bahane” başlıklı yazımda zengin ve silah sanayi güçlü olan İsveç’i NATO’ya alarak Rusya’nın etrafında teşkil edilen kuşağın kuzeyine monte etmek ve savunma harcamalarını arttırarak halen sürdürülen 3. Küresel Savaş’ta kullanabilmek maksadıyla oynan emperyalist oyunu anlatmıştım.
Bu algı oyununda hedef kitle İsveç halkıydı! Amaç hedef kitlede “Rusya tehdittir” algısını yaratmak ve NATO’ya girmek konusunda ikna etmektir! Yazımın sonrasında analizimin doğruluğunu kanıtlayacak veri içeren çok sayıda ve dünyanın her tarafından mesaj aldım. Bunlardan bir tanesi de İsveç’ten geldi.
Geçtiğimiz günlerde İsveç’te Stockholm Üniversitesi’nin Gazetecilik Fakültesi’ne savunma uzmanları gelmiş ve öğrencileri İsveç’e yönelik tehditler konusunda eğitmişler ve tatbikat yaptırmışlar. Tatbikatta tehdidin Rusya olduğu gösterilmiş ve Baltık’ta bozulan istikrar nedeniyle İsveç’in NATO’ya girişi oynanmış. Bu algı operasyonunu yarın İsveç medyasında çalışacak gazetecilik öğrencilerine yapılmış! Bu bir tesadüf olabilir mi? Gerçekte İsveç’te yaşananlar Etki Odaklı Harekatın bir parçasıdır.
3.Dünya Savaşı
Bu köşenin devamlı okurları anımsayacaklardır. Daha önceki yazılarımda halen sürdürülen 3.Küresel Savaş’ın 4.Nesil Savaş (Fourth-Generation Warfare) olduğunu, eski savaşlara benzemediğini, asli unsurlarını 4 M ( Military, Media, Money, Mullah) olarak anlatmıştım.
İçinde bulunduğumuz küresel çapta savaşı sakın daha önceki nesil savaşlara benzetmeye çalışmayın. Siz fark etmemiş olabilirsiniz ama şu anda biz 3. Dünya Savaşı’nı yaşıyoruz.
Bu savaşta esas olarak Etki Odaklı Harekat icra ediliyor. Bu harekatın amacı karar vericilerin, hükümetlerin, kurumların, silahlı kuvvetlerin, kanaat önderlerin ve halkının düşüncelerini, tutumlarını, davranışlarını ve değerlerini değiştirmek, plana yönelik olarak yeniden yapılandırmak ve kullanmaktır. Bu harekatın içinde terör, sivil toplum kuruluşları, hukuk ve yargı, medya, etki ajanları, ekonomi, yönlendirme aracı olarak para, din ve mezhep çokça kullanılan enstrümanlardandır. Tabi ki asker, onun yıkıcı ateş gücü ve kullanılma tehdidi yine var.
Soğuk Savaş’ın (1947-1991) bitiminden hemen sonra Muavenet’in 1992’de vurulması, “Türk Generalleri hizadan çıktı” söylemi (1995), Kara Çarşamba olarak bilinen 2001 Türkiye Ekonomik Krizinin manipüle edilmesi, Erdoğan liderliğinde AKP’nin iktidara getirilmesi, 4 Temmuz 2003’de Türk Askeri’nin kafasına çuval geçirilmesi, Ergenekon ve Balyoz gibi hukuki operasyonlarla emperyalist projelerde görevlendirilen AKP’nin önünün açılması Türkiye’ye karşı yapılan Etki Odaklı Harekatın belli başlı kilometre taşlarıydı.
Dersimli Kemal
Bugün Türkiye, emperyalizmin işgali altındadır ve halen devam eden 3.Dünya Savaşı’nın 1. Numaralı Sıklet Merkezi içindedir. Komşularımıza terör ihraç ediyor olmamızın, üzerimizden teröristlere koridor açılmasının, PKK ile pazarlık masasına oturulmasının, açılımların, iç savaşın eşiğine gelmememizin, bölünme ve parçalanma sürecinde olmamızın, Ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmemizin nedeni bu savaş ve ülkemize karşı emperyalizmin yoğun olarak sürdürdüğü Etki Odaklı Harekattır.
Yaşadığımız zorlukları sadece AKP ve/veya Cemaat olarak gören arkadaki bu büyük savaşı ve resmi sezemeyenlerin liderlik ettiği mücadelede başarıya ulaşmak imkansızdır.
Son olarak Hakkari Yüksekova’da arkadan kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilen askerlerimizi bu resmim içinde değerlendirmez iseniz yapabileceğiniz sadece ağıt okumak, beddua etmek ve slogan atmaktır.
Öldürenlerin yakalanması bir anlam ifade etmez. Önemli olan tetiğin arkasındaki irade ve azmettirenlerdir. Bunlar ise emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileridir. Artık AKP’nin bizatihi kendisi ülkemiz için güvenlik sorunudur. Ama sadece AKP mi? “Ben Dersimli Kemal” söyleminin arkasında bulunanlar ve sessiz kalanlar da yardım ve yataklık suçu işlemektedir.
Cumhuriyet Bayramınızı kutlarım. Ne Mutlu Türküm Diyene!
FACEBOOK YORUMLAR