Geçen gün Amerika’nın New York kentinin merkezinde, Times Square’de bulunan ışıklı dev reklam panolarında Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren ve etkileyecek olan bir ilan çıkmaya başladı. Renkli ışıklı tabelalarda “Stop Erdogan” (Erdoğan’ı Durdurun) yazıyordu. Times Square, sadece New York ve Amerika için popüler bir yer değil. Tüm dünya tarafından bilinen, New York’a gidilmese bile Amerikan filmlerinden aşina olunan, turistlerin de mutlaka uğradığı bir yer. İşte böyle bir yerde “Stop Erdogan” ilanının çıkması tüm dünyanın ilgisini ve dikkatini çekmeye başladı.
İlanın altında ise “www.silencedturkey.org” internet sitesinin adı görünüyor. “Silenced Turkey” (Susturulmuş Türkiye) adlı bu site 4 Nisan 2017 tarihinde Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği tarafından Türkiye’den erişime kapatılmış. Sitenin kurucuları arasında FETÖ firarisi Av. Gazi Kozanoğlu olduğu iddiası var ve bu şahsın 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında sosyal medya hesabından Erdoğan’ı tehdit ettiği bilgisi de medyada daha önce yer almış. Gülen Cemaati daha önce de Türkiye’ye karşı yaptırımların işaret fişeğini atan, geçen dönemin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile yakın çalışan Sextons Creek şirketine 1 Haziran 2017’de başlayan lobicilik faaliyetleri için paralar ödemiş.
Bu İşin Arkasında Kim Var?
Times Square’de bulunan albenili reklam tabelalarında genel olarak siyasi mesajlar olmaz. Sanırım “Stop Erdoğan” bir ilk oldu. Burada genelde şirketlerin ve markaların reklamı ve tanıtımı yapılır. Ayrıca burada reklam vermek epeyce pahalı bir iş. “Stop Erdoğan” ilanı büyüklüğünde ve yer aldığı mevki nedeni ile bir ışıklı reklamın maliyetinin 3-5 milyon dolar arasında değiştiği söyleniyor. Gerçek rakamı tabii ki faturayı ödeyenler daha iyi bilir.
Evet, bu işin arkasında iktidarın geçmişteki ifadeleriyle “iyilik ve güzellik odağı olan, hizmet ateşiyle yanıp tutuşan, İslam’ı, Türkiye’yi ve Türkçeyi yüceltmeye çalışan bir demokratik kitle örgütü” olarak sınıflandırdığı Gülen Cemaati, şimdinin FETÖ olarak adlandırılan örgütü var. Soruyorum; cemaat 17-25 Aralık 2013’de kumpasa kalkışmasaydı, iktidar Gülen Cemaati ile yolunu ayıracak mıydı? Tabii ki hayır! Bugün de gül gibi geçinip gidiyor olacaklardı.
İlan Kime Zarar Veriyor?
Devlet aklının Gülen Cemaatini tehdit olarak değerlendirmesi ve iktidara cemaatin Türkiye için bir güvenlik sorunu olduğunu belgeleriyle anlatmasına rağmen iktidar devlet aklını ve kurumlarını yok saymış, hatta cemaatle işbirliği yaparak Ergenekon ve Balyoz gibi hukuk görünümlü kumpaslarla Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere devlet kurumlarını hedef almıştır. Yani iktidar, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tehditken Gülen Cemaati ile işbirliği yapmış, bu yapı kendisine de tehdit olmaya başlayınca harekete geçmiştir.
FETÖ ise görünen o ki; bu ilanı vererek Erdoğan’a zarar verdiğini ve Erdoğan’a yönelik Amerika başta dünya kamuoyunu harekete geçirdiğini düşünüyor. Aslında bunun Türkiye’nin itibarına çok büyük zarar verdiğini ve bu tür girişimlerin otoriter yönetimleri daha da güçlendireceğini ve muhalifleri ezmek için bahane edileceğini ya öngörmüyor ya da umursamıyor. Yine soruyorum; aralarındaki kavganın ideolojik bir arka planı var mı? Tabii ki bu da yok! Hatta cumhuriyet yıkıcılığı konusunda geçmişte işbirliği yapmışlar.
İktidar Durdurulmalı!
Sonuç olarak; Gülen Cemaati ve iktidar dün beraber çalışıyorlardı, yanak yanağa ve diz dize sevişiyorlardı ve işbirliği yapıyorlardı, darbe girişimine, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, demokrasimizin yok edilmesine neden oldular ve ülkemizi tek adam rejimine ve ezcümle felakete taşıdılar. Bugün kavga ediyorlar, itişip kakışıyorlar ama ülkemizi tam gaz felakete taşımaya devam ediyorlar.
Biz de bu iktidar durdurulmalı diyoruz. Bugün iktidar, ülkemizin güvenliği ve çıkarları ile taban tabana çelişen işler yapıyor ve ülkemizi felakete sürüklüyor. Bugün Türkiye’de demokrasinin, hukukun, adaletin, iç barışın ve ekonomik kaynaklarımızın hakça paylaşımının önündeki en büyük engel iktidardır. İktidar ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisine karşıt çağdışı “Siyasal İslamcı” ideolojisi ve geçmişin, Ortaçağın aklı olan “Yeni Osmanlı” hayali ile Türkiye’yi tüketiyor, insanlarımızı birbirine karşı kamplaştırıyor, Türkiye’yi tüm dünyada yalnızlaştırıyor ve ötekileştiriyor. İktidar adeta ülkemizin güvenliğinin, çıkarlarının ve itibarının korunması açısından yumuşak karnımız durumuna gelmiştir.
Darbe ve Dış Güçlerle Olamaz!
Ama biz iktidarın her ne pahasına olursa olsun darbe veya dış güçler yardımıyla değil, demokrasi ve hukuk yaklaşımı içinde, demokratik yöntemlerle gönderilmesini istiyoruz. Çünkü tarihi deneyimlerle biliyoruz ki;
- Darbelerle iktidar değişimi ülkemize çok zararlar verdi ve vermeye devam ediyor.
- Dış güçlerin bir ülkede iktidar değişimine müdahil ve etkin olduğu durumlarda alternatifini de getirme hakkı oluyor.
Mücadele Etmek Yurtseverliğin Gereğidir!
Yapılması gereken; bu mücadelede taşın altına elimizi sokmak, kötü gidişi ve felaket sürecini bıkmadan ve usanmadan yazmak, anlatmak ve iktidarın karşısında yer alan istisnasız herkesle armudun sapı, üzümün çöpü yaklaşımında olmadan, geçmişte ne yaptı demeden işbirliği yapmak, demokrasi bloğunu büyütmektir. Bu zorlu yolda yürüyerek ve mücadele ederek toplum olarak demokratik bağışıklık sistemimizi geliştirebiliriz.
Demokratik ve çağdaş ülkelerde iktidarın değişmesi için istekte bulunmak ve bunun için mücadele etmek hem normal hem de demokratik bir haktır. Bizim ülkemizde bu iktidar döneminde bu talep suçlanma ve korku vesilesi olsa bile sonuna kadar mücadele etmek yurtseverliğin ve geleceğimize sahip çıkmanın gereğidir.
Sevgili dostum Murat Ağırel’in Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Parsel Parsel” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.
FACEBOOK YORUMLAR