Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

DEPREMİ YAPTIRAN GİZLİ GÜÇLER VE AMAÇLARI

16 Şubat 2023 - 12:48

Her depremden sonra olduğu gibi; 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen
Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin sonrasında da
bilindik komplo teorileri gündeme geldi. Bu komplo teorileri; arkalarında
bulunanların hayal gücüne, müktesebatına ve ikna yeteneğine göre en
basitinden en karmaşığına kadar çeşit çeşit. Depremin yapay olarak tetiklendiği,
bu maksatla ABD'nin “HAARP” silahını kullandığı, deprem öncesinde İstanbul’a
gelen ABD’ye ait USS Nitze muhribinin gizli görevinin deprem oluşturmak
olduğu, ABD’nin Türkiye’yi işgale hazırlandığı ve öncesinde NATO’dan atacağı,
zaten 2002’de NATO’nun gerçekleştirdiği “Millennium Challenge 2002” (Bin
Yılın Meydan Okuması-2002) adlı tatbikatın konusunun Türkiye’yi işgal olduğu
gibi onlarca iddia ve senaryoyu sizler de sosyal medyada görmüşsünüzdür.

1999 Marmara Depreminden sonra da depremin nedeni olarak bugünkülere
benzeyen ve komplo teorisi kapsamına giren açıklamalar yapılmış, o günden
bugüne dek bir çok defa pişirilip pişirilip toplumun önüne konmuştu. Ayrıca
1999’da dinsel motifli hurafeler de gündemdeydi. Bu hurafelere göre; Gölcük’te
denizciler sabahlara kadar içki içmiş, Kutsal Kitabın üzerinde İsrailli subaylarla
birlikte dans etmiş, bu felaket de bu yüzden başımıza gelmişti. Bugün
temsilcilerinin hala iktidarda olduğu o zihniyete göre depremler; Allah’ın bir
gazabı ve cezalandırmasıdır. Ortaçağ ve öncesinde de egemen olan bu görüşe
ve inanışa göre; “İnsanlar azdığında, kadınlar açık saçık giyindiğinde Allah
dünyayı sallamakta ve insanları çoluk çocuk, yaşlı genç, günahlı günahsız
bakmadan öldürmektedir.”


Deprem Bir Doğa Olayıdır

İktidar tarafından asrın felaketi olarak nitelendirilen deprem, esasında bir doğa
olayıdır. Bu doğa olayından en az zarar görmek için ihtiyacımızsa sorgulayıcı
akıl, pozitif bilim ve bu ikilinin öngördüğü önlemlerdir. Doğa olayları sonucu
oluşan yıkımı ve can kaybını kader ve felaket olarak gören zihniyet çağdışıdır ve
sonraki felaketlerin de hazırlayıcısıdır! Bu doğa olayının felaket haline gelmesinin
nedeni insan hatası, kusuru, ihmali, duyarsızlığı ve tedbirsizliğidir.

Gelelim komplo konusuna… Sözde gizli bilgilere ve olayların arkasında olduğu
iddia edilen görünmeyen güçlerin varlığı ile ilişkilendirilen alternatif açıklamalardır
komplo teorileri. Komplo teorilerini üreten kişiler bazen bilimsel sorgulama
yeteneklerini kullanma konusunda sorun yaşayan kişiler arasından çıktığı gibi,
sanal bir tanınırlık kazanmaya, ilgi çekmeye çalışan kişiler ve maksatlı
yönlendirmelerle toplumu yanıltarak bundan siyasi, ekonomik ve medyatik çıkar
sağlamaya çalışan insanlar da olabilir. Bunların dışında farklı psikolojik
nedenlerle bilimselliği olmayan bu tür komplo teorilerine inanan ve arkasına
takılan insanlar da vardır. Bilim insanlarına göre; siyasi, ekonomik ve ahlaki
anlamda çöküntü yaşayan, kendilerine karşı gizli güçler tarafından tehdit
yöneltildiğine inanan toplumlar komplo teorilerine daha yatkındır.

Yapay Olarak Deprem Mümkün Değil!

Bilimsel olarak yer kabuğunu dışarıdan bir güçle harekete geçirebilmek, fayları
tetikleyebilmek ve yapay deprem yaratabilmek mümkün değildir. Yapay deprem;
bir enerjiyi başka bir enerjiyle tetikleyip depremi ortaya çıkartmaktır. Yapay
deprem budur. Uzaydan lazer bombardımanı yaparak, radyo dalgası göndererek,
fay hattının içinde nükleer silah kullanarak veya fayın içine sıvı doldurup
patlatarak tektonik tabakaları harekete geçirmek ve geniş alanlarda deprem
üretmek mümkün değildir.

Depremi yapay olarak tetikleme konusunda üzerinde en fazla spekülasyon
yapılan ve silah olarak adlandırılan program; HAARP’tir. Bu kısaltmanın açılımı
High-frequency Active Auroral Research Program (Yüksek Frekanslı Aktif
Kutup Işığı Araştırma Programı) olup, ABD’nin Alaska Eyaleti’nde bulunan ve
Alaska Üniversitesi’nin Jeofizik Enstitüsü’ne bağlı sivil bir projedir. Alaska’da
olmasının nedeni ise uzay fiziği deneylerinin genellikle manyetik kutba yakın
bölgelerde yapılmasıdır. Sonuç olarak HAARP; atmosferin en üst kısmı olan
iyonosferi incelemek amacıyla kurulmuş bir deney tesisidir. Ayrıca bu tesis ilk
olmadığı gibi tek de değil. Örneğin; Norveç’de bulunan EISCAT, Rusya’daki
Sura tesisleri yine aynı amaçla ve Alaska’dan daha önce kurulmuş tesislerdir.

Çakıl Taşını Bile Oynatamaz

HAARP, tam kapasiteyle çalıştığında 3,6 MW güçte radyo dalgası
gönderebiliyor. HAARP’ın bütün enerjisini bir noktaya odaklasanız, bir çakıl
taşını bile yerinden oynatamazsınız. 2009’dan beri Koç Üniversitesi’nin
rektörlüğünü yürüten Ümran İnan, iyonosferde radyo dalgalarının fiziği
konusunda dünya çapındaki uzmanlardan biridir ve HAARP tesisindeki
deneylere de bizzat katılmıştır. Dilerseniz, kendisine sorup bu konuda daha
detaylı bilgi alabilirsiniz.

Yapay deprem konusundaki iddiaların bir bölümünde, daha inandırıcı olmak için
bazı bilim insanlarının söylediklerine referans yapılıyor. Bir iddianın bir bilim
insanı tarafından söyleniyor olması, söylenenin bilimsel olduğu anlamına gelmez.
Fiziki kanıt ve ispat yoksa; o bilim değil, sadece bir görüştür ve bilimsel bir değeri
yoktur.

Direnmeyin, Biat Edin!

Ülkemizde ne zaman bir deprem olsa, bazı “kökü dışarıdaki mihraklar” ve
onların yerli nüfuz ajanları ve etki altına aldıkları kişiler HAARP ile ilgili olarak
ana fikri “Amerika’nın süper teknolojileri var, bir ışın yollar deprem yaratır.
Direnmeyin, biat edin!”
olan, bilimsel olarak hiçbir geçerliliği olmayan haber ve
videoları dolaşıma sokarlar. Ama bilinçli ve kötü niyetli, ama bilinçsiz olarak
verilen mesaj budur. Eğer Amerika bunu yapabiliyor olsaydı; zaten deprem
kuşağında bulunan ülkemizde İstanbul ve Ege’de de depremi tetikleyip
Türkiye’yi, hatta kendileri ile herhangi bir konuda rekabet etmeyi deneyen bütün
ülkeleri tamamen yere sererlerdi. Mümkün mü? Kesinlikle hayır!

İçişleri Bakanı Soylu, ABD’nin Ankara Büyükelçisi’ne “Türkiye’yi nasıl
karıştırmak istediğinizi biliyoruz, o pis ellerinizi Türkiye’nin üzerinden
çekin…”
diye başlayan sözler söylüyor ama ABD savaş gemisi İstanbul’da
liman ziyareti yapıyor. Bu ziyaret, iktidarın izniyle gerçekleşiyor. Bu gemiyle ilgili
olarak da depremi tetiklediği yolunda bazı iddialar ortaya atılıyor. Ama iktidar
sesini çıkarmıyor, çünkü bu komplo teorilerinden besleniyor.

ABD Bizi Kuşatıyor mu?

Yunanistan’daki ABD üsleri Rusya’yı kuşatmak için kuruldu, Türkiye’yi
kuşatmak için değil. ABD, kuzeyde Baltık Denizi’nden güneyde Suriye’ye kadar,
bir yay biçiminde Rusya’yı kuşatmaya ve hareket alanını daraltmaya çalışıyor.
Ama basında ve sosyal medyada ABD tarafından kuşatıldığımız iddiaları
yapılıyor. Bugüne kadar hiç Erdoğan, Çavuşoğlu, Akar veya Kalın’ın “ABD
bizi kuşatıyor”
dediğini duydunuz mu? Tek şikayetleri; “O üsleri niçin
Yunanistan’a kuruyorsunuz da bizde kurmuyorsunuz!”
oluyor.

Eğer kuşatılıyor olsaydık; ilişkilerimizin askıya alınması ve İncirlik de dahil
ABD’nin kullanımındaki üslerin kapatılması gerekirdi. İktidar tabii ki
kuşatılmadığımızı biliyor ama bu konudaki komplo teorilerine sessiz kalarak ABD
tarafından tehdit edildiği algısı ile halkı kandırmaya çalışıyor. Ama Biden ile
görüşmek için neler yapılmıyor ki!

Algı Operasyonuna Destek Veriyorlar!

Diğer bir komplo teorisi de NATO’nun 2002’de Türkiye’yi işgal etmeyi planlayan,
Millennium Challenge (Bin Yılın Meydan Okuması) adlı bir tatbikat yaptığı
hakkında önümüze sürülüyor. Her şeyden önce; bu bir NATO tatbikatı değil,
savaş oyunu şeklinde icra edilen bir ABD tatbikatıydı. Bu tatbikatın sonuç raporu
da açık kaynaklarda yayınlandı. Raporun hiçbir yerinde Türkiye veya NATO ile
ilgili herhangi bir ifade yok. Diyelim ki ABD, Türkiye’yi işgal etmeyi planladı.
Bunu gizli tutması, tatbikatı kapalı kapılar ardında gerçekleştirmesi ve herkese
açık bir sonuç raporu yayınlamaması gerekmez miydi? Ayrıca Türkiye’yi işgal
etmek bu kadar kolay mıdır? ABD’nin Irak deneyimini, Suriye’de planladığı rejim
değişikliği konusundaki başarısızlığını ve hatta Ortaçağı yaşayan
Afganistan’dan nasıl kaçtığını gördükten sonra!

İktidar ise bu komplo teorilerine sessiz kalarak ve destekleyerek siyasi çıkar ve
buna yönelik toplumsal algı peşinde koşmaktadır. Yaratılmaya çalışılan algı;
“Asrın felaketini yaşadık, her tarafımızdan sarıldık, her an işgal edilebiliriz,
bu nedenle liderin etrafında kenetlenmeliyiz, seçimlerin ertelenmesi,
ötelenmesi veya iptal edilmesi dahil tüm kararlarını sorgulamadan,
Anayasa ve hukuk demeden desteklemeliyiz”
algısıdır. Bu komplo teorilerinin
değirmenine su taşıyanlar da ama bilerek ama bilmeyerek iktidarın algı
operasyonuna destek vermektedirler.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum