Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

ÇOCUKLARINIZI İRAN İÇİN HAZIRLAYIN

01 Haziran 2017 - 17:07

Günümüzde Libya; Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa, hatta tüm dünya için istikrarsızlık ve terör kaynağı haline geldi. Libya’da görünebilir bir gelecekte de suların durulacağı, barışın ve istikrarın tekrar geleceğinin emareleri gözükmüyor. Libya’ya tamamen El-Kaide gibi radikal İslami unsurlar hâkim, birden fazla devlet olduğunu iddia eden otoriteler var ve tek yaptıkları birbirlerini öldürmek ve bombalamak.

 

Libya’ya demokrasi ve insan haklarını getireceklerini söyleyerek müdahale eden emperyalist güçler; bırakın getirmeyi, Kaddafi döneminde bile mevcut olanları yok ettiler ve ülkeyi terör ve istikrarsızlık bataklığına çevirdiler.

 

Manchester Çetesi

 

Geçtiğimiz günlerde, 22 insanın ölümüne ve 59’unun yaralanmasına yol açan Manchester’daki canlı bomba saldırısının sorumlusu da Libya’da yaratılan bu bataklıktan çıkmış. İngiltere’de yaşayan savaş muhabiri olan dostumuz Mahir Tan’dan aldığımız bilgilere göre; Manchester’da, Libyalı radikal İslami unsurlardan müteşekkil bir çete var!

 

Libyalı göçmenlerden oluşan bu çete; 1994’den beri İngiltere’ye getirilerek, Manchester ve Kuzey İrlanda’ya yerleştirilen Kaddafi muhaliflerinden LİFG adlı El-Kaide grubu. Manchester Arena katliamını yapan Salman Abedi’nin babası; 25 yıl Manchester’da yaşamış, 2011’de Kaddafi ile savaşması için Libya’ya gönderilmiş ve Kaddafi yıkıldıktan sonra Trablus’a yerleşip, Merkezi Güvenlik Örgütü’nün başkanı olmuş.

 

Terör, Vekalet Savaşlarının Sonucu

 

İngiltere’den Libya’ya savaşmak için gönderilen militanların bir bölümü, Kaddafi devrildikten sonra Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderilmiş. Trablus Belediye Başkanı olan El-Harati, Kuzey İrlanda’dan savaşmak için Libya’ya gelmiş, Kaddafi devrildikten sonra Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirilmiş, burada da savaştıktan sonra tekrar Libya’ya dönmüş birisi.

 

İngiltere’de ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn; “Terör, İngiltere’nin yaptığı savaşların sonucudur” diyor. Corbyn doğru söylüyor. Çünkü; 2011’de Libya savaşı başlatıldığında, Muhafazakâr Hükümetin Başbakanı Cameron Kaddafi’yi devirmek için Libyalı göçmenlerden oluşan bu çeteleri Libya’ya, daha sonra da Türkiye üzerinden Suriye’ye göndermişti.

 

Mutlaka Hesap Vermelidir!

Bu yapılanlar; Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi kapsamında yapılmıştı. Ama bu işte, emperyalizmin çıkarları vardı. Ya Türkiye! Hiçbir çıkarı olmadığı halde, hatta bu planlar gereğince tecavüz edilmesi planlananların içinde olduğu halde, emperyalizmin Libya’daki ve Suriye’deki vekalet savaşına “kraldan çok kralcı” davranarak destek verdi ve suç işledi.

Bugün, ekonomik iflastan teröre, istikrarsızlıktan en az 50 bini terörist olmak üzere 4 milyon Suriyeli sığınmacının ülkemize doluşmasına kadar yaşadıklarımızın nedeni; halen ülkemizi yöneten ve ülkemizi her geçen gün daha fazla yaşanmaz kılan iktidar iradesidir. Mutlaka hesap vermelidir!

Daha Kötü Günler Bekliyor

Yine de bunlar, iyi günlerimiz! Ne yazık ki; halen seyrettiğimiz rotada gitmeye devam edersek, ülkemizi daha da kötü günler bekliyor! Benden söylemesi; çocuklarınızı İran savaşı için göndermek zorunda kalabilirsiniz! Türkiye ile İran’ı kapıştıracak yol taşları döşeniyor, bilesiniz.

Donald Trump, ilk yurtdışı gezisini Suudi Arabistan’a yaptı. Daha sonra İsrail’e giden Trump, Brüksel’de NATO Zirvesi’ne ve İtalya’nın Sicilya Adası’ndaki Taormina kasabasında yapılan G-7 Zirvesi’ne katıldı.

Bu Silahlar Kimin İçin?

ABD Başkanı Trump, Suudi Arabistan’la 110 milyar dolarlık, Körfez ülkeleri ile  150 miyar dolarlık silah satış anlaşması imzaladı. Bu silahlar kimin için? Rusya’nın bile böyle bir bütçesi yok!

Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde, IŞİD’le mücadelede koalisyona katılma kararı alındı. Daha doğrusu; büyük patron Amerika istedi ve karar alındı. NATO’nun koalisyona dahil edilmesinin esas nedeni Türkiye idi! Üsleri rahatça kullanabilmek, Almanya’ya karşı çıkarılan zorluğu aşmak ve asker gönderme konusunda TBMM’den yetki istemek zorunda kalmamak için!

Sünni-Arap-Türk-Kürt-İsrail Cephesi

Türkiye, NATO’nun bu kararını veto edebilirdi! Ama edemezdi! Çünkü; halen ülkemizi yöneten iktidar iradesi, IŞİD ile geçmiş ilişkisi nedeniyle kolayca suçlanabilirdi. Zaten Rusya’nın, Türkiye’deki iktidar iradesinin IŞİD’le işlenen suçlar konusunda BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği dosyalar bekliyordu!

Bölgede yapılmak istenen; İran’a karşı, Sünni-Arap-Türk-Kürt-İsrail cephesi kurmaktır. Trump’ın ilk yurtdışı gezisinin Suudi Arabistan ve bilahare İsrail’e yapılmasını, 150 milyar dolarlık silah satış anlaşmalarını, NATO’nun IŞİD’le mücadele koalisyonuna katılımını, Türkiye’nin milli çıkarları gerektirmediği halde Katar’da üs kurmasını, daha önce Erdoğan ile Hulusi Akar’ın beraberce yaptıkları Riyad ziyaretini ve Suudi Arabistan liderliğinde ve Türkiye dahil olmak üzere 34 Müslüman ülkenin katılımı ile kurulan Sünni İttifakını böyle okumak lazım. ABD Temsilciler Meclisi’nin 16 Kasım 2016’da, Senatosunun ise 2 Aralık 2016’da “İran Yaptırımlar Yasası”nı 10 yıl daha uzatmasını, bu bağlamda değerlendirmek lazımdır.

İşte Ergenekon ve Balyoz gibi gayri hukuki operasyonlar, bu günler için yapıldı. Bu hukuk görünümlü operasyonlar yapılmasaydı, Türkiye, emperyalizmin Libya ve Suriye’deki vekalet savaşlarının ateşine odun taşımazdı. Yapılmasaydı, Türkiye emperyalist bakış açısı ile “iti ite kırdırmak” olarak planlanan ve İran’a karşı kurulan Suudi liderliğindeki Sünni Şer Cephesi’ne dahil olmazdı!

 

 

 

         

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum