Türker ERTÜRK

Türker ERTÜRK

[email protected]

ÇAĞDIŞI İNSAN MALZEMESİ

20 Aralık 2017 - 13:40

Halen ülkemizi yöneten, iliklerine kadar kirlenmiş, debelendikçe daha fazla çamura dalan ve beraberinde ülkemizi de felaket bataklığına batıran iktidar iradesi için din ve ecdat; çıkarlar için kullanılabilen sarf malzemeleridir. Gerçekte ne din ne de ecdat umurlarında bile değildir.

İktidarın zihniyeti için din ve ecdat; siyasi güce sahip olabilmek ve dolayasıyla devlet kasalarını ve bürokrasinin üst düzey masalarını ele geçirebilmek, zenginleşebilmek, karşı devrim yaparak iktidarda sonsuza kadar kalabilmek ve halkı kandırabilmek için birer enstrümandır. Halka din, iman ve öbür dünyanın soyut nimetlerini sunar. Kendisi içinse; han, hamam peşinde koşar ve bu dünyanın somut nimetlerine ulaşmak için ihlal edemeyeceği yasa, çiğnemeyeceği ahlaki değer, işlemeyeceği günah yoktur.

Cihada Katılmayanın Durumu Münafıklıktır

Bu iktidar iradesi için ne kadar Müslüman olduğunuzun, ibadetlerinizi yapıp yapmadığınızın, hele hele dürüst olup olmadığınızın beş paralık değeri yoktur. Önemli olan; cihat edip etmediğiniz, yani canınızla ve malınızla Allah’ın yolunda olup olmadığınızdır. Tabii ki hangi yolun Allah’ın yolu olduğuna içlerindeki imam karar verir. Cihada katılmayanların durumu ise münafıklıktır.

15 Temmuz Darbe Girişimi’ne katılanlar ve arka planda destek verenler de siyasetçisinden askerine, iş adamından yargı mensubuna, polisinden bürokratına kadar, canlarıyla ve mallarıyla imamları olan Gülen’in gösterdiği Allah’ın yolunda cihat etmişlerdi.

İnanmaya ve Sanmaya Devam Ediyorlar

Dün (18 Aralık 2017), kumpas operasyonlarından Balyoz davasının mahkeme başkanı Ömer Diken İzmir’de, FETÖ’den hakim karşısına çıktı. Utanacağını, yüzünün kızaracağını ve pişmanlık duyacağını sananlar var. Yanılıyorlar, sanırım meseleyi anlamamışlar! Bu insanların işletim sistemi, küçük yaşta verilen cihatçı eğitimle bozulmuştur.

Onlar; kumpas kurarken de 15 Temmuz’da halkın üzerine ateş açarken de doğru şeyler yaptıklarına inanıyorlardı ve Allah’ın yolunda olduklarını sanıyorlardı. Bu insanların ezici bir çoğunluğu, özellikle de küçük yaşta devşirilmiş olanları hala inanmaya ve sanmaya devam ediyorlar biliyor musunuz?

Her İki Zihniyet de Çağdışı

Dememiz o ki; bugün ülkemizi yöneten iktidar iradesi ile Gülen Cemaatinin zihniyeti arasında fark yoktur. İkisi de “Siyasal İslamcı” ideolojiyle, “Yeni Osmanlıcı” hayaliyle ve meshepsel bakış açısıyla halkı kandırıyor ve dünyevi hedeflerine ulaşmaya çalışıyor.

Her iki zihniyet de çağdışı! Her iki akıl da bu çağın değil, geçmişin aklı! Günümüzde, geçmişin zihniyetine ve aklına sahip olanlara çağdışı insan malzemesi denir. Ne yazık ki geçmişin aklı ve zihniyeti ile çağın sorunları çözülemez ve çağdışı insan malzemesi ile çağdaş işler yapılamaz.

Çağdaş İnsan

21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna doğru yaklaşırken insanlığın geldiği bu aşamada çağdaş insan; akılcı ve bilimsel düşünce dönemine geçmiş, bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip, her türlü otoriteyi (anne, baba, devlet, Tanrı) sorgulayan, biat etmeyen, hayır demesini bilen, dini inanç ve itikatla sınırlayan, dinini kamusal yaşamın referansı yapmayan, inancı taklidi değil, tahkiki olan insandır.

Çağdaş insan; aynı zamana ecdadına sahip çıkan, saygı duyan onu hedeflerine ulaşmak için sarf malzemesi olarak kullanmayan ve tüketmeyen insandır. Evet biz, her gittiğimiz ve bulunduğumuz ortamda geçmişimize sahip çıktık ve çıkacağız! Osmanlı’ya, Selçuklu’ya, daha önceki Türk tarihine ve Anadolu’da ki medeniyetlere de sahip çıktık ve çıkacağız!

Evrenin Değişmeyen Tek Kuralı

Geçmişine, atalarına ve ecdadına sahip çıkmak farklı bir durum, onların 15’inci, 16’ıncı, 17’inci, 18’inci yüzyılda ulaştıkları zihin ve akıl durumu ve örgütlenme biçimleriyle günümüzün ve çağın sorunlarının çözülebileceğini sanmak çok daha farklı bir durumdur.

Evrenin değişmeyen tek kuralı; değişimdir. Değişmeyen, değişime ayak uyduramayan yok olur. Bulunduğumuz coğrafyada kimler yıkılmadı ki! Hititler, Urartular, Lidyalılar, Romalılar, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı! Daha saymadıklarımız da var! Yıkılmalarının esas nedeni düşmanları değil, çağın gelişimine ayak uyduramamalarıydı.

Bugün Türkiye, yaşamsal olarak tehdit altında! Nedeni ise emperyalizm ve düşmanları değil, geçmişin aklını ve zihniyetini bugün egemen kılmaya çalışan çağdışı insan malzemesi ile yönetiliyor olmamızdır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum