15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube’nin bilgisayarlarında Yurtta Sulh Konseyi tarafından darbenin başarılı olması halinde çekilecek mesaj metinlerinin altına Hulusi Akar’ın imza bloğu konulmuş. Bunun anlamı; darbeciler Hulusi Akar’ın kendilerine katılacağını değerlendirmişler.
Darbecilerin böyle değerlendirmelerinin sanırım nedeni; Hulusi Akar’ın Kayseri’ye ve Londra’ya uzanan geçmişi, bağlantıları, Nuri Pakdil gibi Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olduğu bilinen insanlara yakınlığı.
Gülenciler ve Fethullahçılar
Soğuk Savaş (1947-1989) yıllarının bir ürünü olarak ortaya çıkan, her dönemde devlete sızmaya çalışan ama 2002’den sonra sızmanın ötesine geçerek, AKP İktidarının gücü ile devletin içine bir hançer gibi yerleştirilen Gülen Cemaati’nde esasında iki tip insan var.
Birincisi Gülenciler, ikincisi ise Fethullahçılar. Gülenciler; küçük yaşta cemaate devşirilen, aklı tamamen “Hoca Efendinin” ipoteği altına alınanlardan oluşuyor. Fethullahçılar ise sonradan yaklaşılan ve ileri yaşlarına gelenlerden kazandırılanlar. Fethullahçıların iki önemli özelliği; dinsel düşüncede olmaları ile makam ve koltuk ihtirası içinde bulunmalarıdır. Bu iki tasnife de girmeyen ama Gülen Cemaati tarafından “Eğer darbe başlarsa, bize katılır” diye değerlendirdikleri üçüncü bir kesim var. Belli ki Hulusi Akar’ı bu üçüncü tasnifte değerlendirmişler.
Pişmanlık Duymazlar
Bugünlerde darbe girişimini yapanlar yargılanıyor. Gülenciler kolay kolay konuşmaz, “Hoca Efendilerini” satmazlar, yargıyı yanlış yönlendirmeye çalışırlar ve asla pişmanlık duymazlar. Fethullahçılar ise sıkıyı görünce konuşurlar, itirafçı olurlar ve davaya inançları gevşektir. Örneğin; Amiral Ömer Faruk Harmancık Gülencidir, akıllıdır ve örgüt içinde üst düzeyde görevlidir. Harmancık’ın ifadelerini okuyun ve mahkemede söylediklerine bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Basında darbeciliğin en önemli kriteri olarak Bylock’u duyuyorsunuz. Telefonunda Bylock bulunanlar, darbeci olarak tasnif ediliyor ve içeri atılıyor. Bylock; akıllı telefonlarınızda kullandığınız WhatsApp gibi bir iletişim devresi ama özel olarak telefonlara yüklenen, cemaat mensupları arasında kullanılan taktik bir devre.
İşletim Sistemleri Tahrip Edildi
Bir de üst düzey cemaat mensupları arasında komuta devresi olarak kullanılan Eagle var. Eagle komuta devresini medyada çok az duyuyorsunuz. Duyduklarınız da genelde Bylock deşifre edildikten sonra Eagle devresine geçildiği ama MİT’in hala deşifre edemediği hikayesi ile sınırlı. Sanırız sorun, bu komuta devresini kullananların üst düzey siyasiler olması. Şimdilik onları bekleme odasında iğfal edebilmek ve rejim değişikliği yaparak tek adam yönetimi ile din devletini kurabilmek ve bu maksatla OHAL ve KHK’lara devam edebilmek için kullanmaktadırlar.
En çok karşılaştığım soru şu: “Bir amiral veya general nasıl olur da sümüklü ve eğitimsiz bir hocanın peşinden gider, silah arkadaşlarına ve halkın üzerine ateş açtırır ve yüzde bir bile başarı şansı olmayan bir darbe işine karışır?” Dinleyenleri ikna edebiliyor muyum, bilemem ama verdiğim yanıt çok nettir; “Sakın ama sakın onları general-amiral, asker, hatta insan gözüyle bile görmeyin. Çünkü onların küçük yaşta akılları başlarından alınarak, ‘Hoca Efendinin’ kontrolüne teslim edilmiş ve cihat eğitimiyle işletim sistemleri tahrip edilmiştir” derim.
Çağdaş İnsan Demek
Eğer bir insan küçük yaşta cihat eğitimi alırsa, bu çocuk kaybedilir ve bu insanın çağdaş bir insan olma şansı kaybolur. Çağdaş insan demek; akılcı ve bilimsel düşünce sistemine geçmiş insan demektir. Çağdaş insan demek; bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip insan demektir. Çağdaş insan demek; en iyi bildiği konularda bile şüphe edebilen insan demektir.
Duyduk ki; eğitim ve öğretim müfredatımıza cihat konusunu ilave etmişler. Bir kere bilinmesi gereken; adı farklı da olsa cihat kavramının İbrahimî dinlerin hepsinde olduğudur. Haçlı Seferleri (1096-1272) bu felsefeyle yapıldı ama arkasında çıkar, menfaat ve kendi üretmediği zenginliklerin yağmalanması ve paylaşılması vardı. “Kutsal toprakların Müslümanların elinden kurtarılması” söylemi, halkın kandırılarak canıyla ve malıyla Haçlı Seferlerine katılımını sağlamak için söylenen bir yalandı! Hatta Haçlı Seferleri sadece Müslümanlara değil, Hristiyanlara karşı da yapıldı! Çocuklar bile buna alet edildi. 1212’de, Dördüncü ve Beşinci Haçlı Seferleri arasında Almanya ve Fransa’da, Kudüs’ü kurtarmak için çocuklar toplandı ve sefer yapıldı.
Cihat Nedir?
Cihat Arapça bir kelime olup; gayret etmek, cehdetmek, olanca gücü ve kuvvetini sarf etmek anlamına gelmektedir. İslam’da özetle cihat şu şekilde geçmektedir; “Allah ve Resulüne iman edip, malı ve canıyla Allah yolunda cihat etmektir”.
Bu öğretide sorun Allah’ın yolunda olmak değil. Buna kimse itiraz etmez. Esas sorun; “Hangi yolun Allah’ın yolu olduğuna kim karar verecektir”. İktidar mı, “Hoca Efendi” mi, imam mı, şeyhülislam mı, tarikat liderleri mi, Suudi Arabistan Kralı mı, kim? Bugün ülkemizi siyasal İslamcı bir iktidar yönetiyor. Sizi bilmem ama bunların Allah’ın yolu olarak tanımladığı, benim için şeytanın yoludur. Haydi beni boş verin. Çünkü ben Atatürkçüyüm, bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahibim, ulusalcıyım, milliciyim ve sorunlara yaşadığım bu toprakların gözlüğü ile bakarım; bu nedenle bu iktidara bodoslamadan karşıyım. Bu konuda İslamcılar bile kendi aralarında anlaşamaz, birbirilerini kedi köpek gibi yerler!
Barış İçin Tehdittir
15 Temmuz’da darbe girişimini yapanlar da malıyla ve canıyla Allah’ın yolundaydılar. Küçük yaşta cihat öğretisi almışlardı. Bu öğreti, insanlığın akılcı ve bilimsel düşünce sistemine henüz geçmediği Ortaçağ döneminde zamanın ruhuna uygundu ama bugün değil. Küçük yaşta cihatçı öğretim alan bir insan barışsever, üretici, çağdaş, doğal çevreye ve kadına saygılı, tasarımcı, mucit, olamaz, insan haklarını ve demokrasiyi asla ve kat’a içselleştiremez.
Cihat öğretisi ile büyüyen insan; din üzerinden ve “Allah’ın yolu budur” üzerinden çok kolayca kandırılır, kullanılır, hatta canlı bomba bile yapılır. Bu öğreti yalnız ülkemiz için değil, dünya barışı için de tehdittir.
Bu Rotada Varacağımız Yer Afganistan
Atatürkçülük; bilim egemen kafalı ve eleştirel akla sahip, çağdaş toplumun yaratılması projesidir. İktidarın Atatürk karşıtlığının nedeni budur. Bu rotada devam edersek, varacağımız yer Afganistan’dır.
Başbakanlık eski Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu’nun “Değişmeyen Zihniyet” kitabını kütüphanenize kazandırmanızı ve okumanızı tavsiye ederim.
FACEBOOK YORUMLAR