Süleyman YAĞIZ

Süleyman YAĞIZ

[email protected]

TARIMI KALKINDIRMAZSANIZ MİLLETİ AÇ BIRAKIRSINIZ!..

08 Mart 2022 - 21:04

Yıl, 2001... Aylardan Kasım... Bir arkadaş vardı; adı, Erkan Mumcu... Hani şu, Mehmet Ağar ile birlikte merkez sağı birleştirip AKP'nin önünü kesecek olan kişiydi... Fakat son anda ikisi de ortadan kaybolmuştu... Genç siyasetçi olarak çok da ilgi gören biriydi... Bakanlık bile yapmıştı.. 
Bir konuşmasında, “kalkınmanın köyden başlayacağı”nı söyleyen ve buna örnek olarak da “köy-kent”leri gösteren Ecevit’in bu görüşünün, değil 21. yüzyılda, 19. yüzyılda bile savunulmadığını iddia etmiş ve bunu “çağdışı olarak” nitelendirmişti.
Mumcu ayrıca, “Kalkınmanın köyden başlayacağı bayağı bir yalandır” diyecek kadar da kabalaşmıştı.
*
Ne kadar, öngörülüymüş değil mi, bu arkadaş?! Bugün Türkiye, Ecevit’in söyledikleri uygulanmadığı içindir ki, tarımda “ithalat patlaması” yaşar hâle geldi.
Ecevit önce, “Polemiğe girmek istemiyorum” diyerek bu arkadaşa yanıt vermek istememişti.
Ancak birkaç gün sonra (22 Kasım 2001’de) DSP’nin TBMM Grubu’nda tarihe not düşülecek bir konuşma yapmıştı.
*
Konuşmasına, Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözünü hatırlatarak başlayan Ecevit, “Bu sözü hemen herkes bilir memleketimizde. Ama bu sözün esin kaynağını bilenler çok azdır sanırım. Bunu hatırlatmak isterim” demişti.
*
Ecevit, şöyle devam etmişti:
“Atatürk, gençliğinde bir ara ataşemiliter olarak Sofya’daydı. Bir gün Sofya’da ekâbirin (ileri gelenlerin) gittiği bir kahvehanede oturup, kahvesini içerken, yanındaki masaya bir Bulgar köylüsü gelip oturdu. Bu köylü, garsonlardan kahve istedi ama bir türlü gelmedi. Birkaç kez istedi ama yine gelmedi.”
*
“Onun üzerine, garsonu çağırarak ‘Niye benim kahvemi getirmiyorsun?’ diye sordu. Bu arada kahvenin sahibi geldi ve ‘Kusura bakma, buraya gelenlerin ne kadar ekâbir olduğunu görüyorsunuz. Burada size kahve veremeyiz’ dedi. 
Bunun üzerine Bulgar köylüsü dedi ki, ‘Ben bu toprakları savaşta kılıcımla ve silahımla, barışta sabanımla korurum. Benden bir fincan kahveyi esirgiyorsunuz.’”
*
“Çok mahçup oldu kahvenin sahibi ve köylüye kahve ikramında bulundu.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatük, Çankaya’da arkadaşlarıyla sohbeti sırasında bu olayı anlattı.
Bu olaydan çok etkilendiğini belirtti ve dedi ki, ‘Ben Türk köylüsünü milletin efendisi olarak görmek istiyorum.’ “
*
Ecevit, Türkiye’de “Atatürk’ü anlamadan, Atatürkçü olan birçok kimse olduğunu” belirterek, “Onlar Atatürk’ün bu sözünü sanırım pek ciddiye almamışlardır. Ama Atatürk, bu sözünün gereğini yerine getirmek için elinden geleni yapmıştır” demişti.
Atatürk’ün, toprak reformu ve köy kooperatifçiliği üzerinde önemle durduğunu, ama ömrünün bunları gerçekleştirmeye yetmediğini de ifade eden Ecevit, toprak ağalarının engelinin aşılamadığını söylemişti.
*
Ecevit, Atatürk’ün köylüyü kalkındırmak için elinden geleni yaptığını, bir yandan tarımı geliştirirken, bir yandan da sanayii geliştirdiğini ve köylünün durumunu iyileştirmek için elinden gelen çabayı gösterdiğini anlatmıştı.
*
Ecevit, Atatürk’ün, Ankara yakınlarında örnek bir çiftlik kurduğunu, ancak atılan adımların, zaman yetişmediği için sınırlı kaldığını belirtmişti.
1940’larda büyük bir atılım yapılarak “köy enstitüleri”nin kurulduğunu hatırlatan Ecevit, “Köy enstitülerinden amaç, köylü gençlerin öncülüğünde köylüyü kalkındırmaktı” demişti. Ecevit, “ama bir yandan toprak ağalarının, bir yandan da kent burjuvalarının amansız bir savaş açarak bu projeyi engellediğini” kaydetmişti.
*
Ecevit, 1970’li yıllarda da yeni atılımlar yapmaya çalıştıklarını, ancak bunda da yeterli mesafe alamadıklarını, ardından açık öğretimi başlattıklarını, buna da engel olunmaya çalışıldığını söylemişti.
Ecevit, “Açık öğretimden kastımız, yüksek öğretimi bile köylüye, köylü çocuklarının ayağına kadar uzatmaktı. Evvela hafife alındı bu projemiz ama sonra tutuldu. Şimdi yüzbinlerce gencimiz bu olanaktan yararlanıyor. Çağdaş iletişim teknolojisindeki gelişmeler, bilginin, köylünün ayağına kadar gitmesini kolaylaştırmaktadır. Bunu gereği gibi değerlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz” diye eklemişti.
*
Ecevit’i eleştiren Erkan Mumcu’nun belli ki, Atatürk’ün yaptıklarından, daha da önemlisi amaçlarından haberi yoktu.
Ecevit, böyle bir siyasetçiye bile sert bir üslupla yanıt vermek yerine, yukarıdaki gibi tarihî bir ders vermeyi uygun bulmuştu. Bu dersi verirken de nazik bir üslup kullanmıştı.
Sözün özü: Zaman, Ecevit’i, bir kez daha haklı çıkardı. 
Çözüm, köyleri mahalle yapmak değil; köylüyü, dolayısıyla tarımı ivedilikle kalkındırmaktır. Bunu yapmazsanız, başaramazsınız milleti aç bırakırsınız! 
SON YAŞADIKLARIMIZ TARIMIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYUYOR... AMA KORKARIM, ÇOK GEÇ KALACAĞIZ!.. ÇÜNKÜ AKP'NİN BÖYLE BİR TASASI, KARARI YOK!..

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum