DSP'nin mevcut yönetimini hiç benimsememe karşın partimizin içişlerine karışmamaya özen gösteriyorum.
Ama yaşadığımız kritik süreçte bir açıklama yapma gereksinmesini duyuyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, kimseden "Ecevit" olmasını bekleyemeyiz. Önemli olan, Ecevit'e lâyık olmaya çalışmaktır.
Ama son iki genel başkan dönemlerine baktığımızda partimizin çok büyük yaralar aldığını görüyoruz.
*
Bunun sorumlusu elbette ki, son iki genel başkandır.
Çünkü rüzgârı genel olarak genel merkez estirir, örgütler de o rüzgârı ülke çapında yaygınlaştırır.
O nedenle bunların dönemlerinde çeşitli kademelerde görev alan/ve hâlen yapan arkadaşlarımızı sorumlu tutamayız.
*
Bu arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu özveride bulunarak görevlerini yapmaya çalışanlardır.
Parti eleştirisi yaparken bu fedakâr arkadaşlarımızı da suçlamak hiç doğru değildir.
Burada önemli olan Demokratik Sol Kültür'e uygun hareket edilip edilmediğidir.
*
DSP'nin, "kültürüne yaraşır biçimde yeniden saygınlığına kavuşturulması" için çaba gösteren bütün kardeşlerime başarılar dilerim.
Şunu da eklemek istiyorum:
Ben ayrı ayrı yapılanmalardan değil, birlikte hareket edilmesinden yanayım.
Aktif gazetecilik gibi aktif siyaseti de kesin olarak bırakan biri olarak DSP'deki muhalif hareketlerin hiçbirinin yanında veya karşısında değilim.
Ben (arkadaşlarımla birlikte) vaktiyle mücadele ettim, yenildim.
*
Yaşadığımız süreçte, özellikle cumhurbaşkanı seçiminde "MİLLET İTTİFAKI"nın yanında yer alınması gerektiğine inanıyorum.
Partimizin yeniden eski gücüne ve saygınlığına kavuşturulması ayrı, "MİLLET İTTİFAKI" adayının yanında yer alması ayrıdır.
Çünkü bu, demokrasimizin güvenli geleceği açısından yaşamsal derecede önemlidir.
"MİLLET İTTİFAKI"na eleştiriler yöneltmek yerine, önerilerde bulunulmalıdır.
*
Gönlüm, partimizin de kurum olarak, bütünüyle bu ittifakın içinde yer alması yönündeydi.
Ne ki, genel merkez bu konuda çok yanlış bir tercihin içinde görülüyor.
Nihai hedefi "siyasal islâm"ı resmileştirmek olanların yanında yer almak partimizi yok olma noktasından öteye taşıyamaz.
Kimse böyle bir vebalin sahibi olmamalıdır.
Bunu unutmamalıyız.
Birbirimizin görüşlerine saygı duymamız gerektiğini de ayrıca vurgulamak isterim.
*
Süleyman Yağız
Ecevit'in son genel sekreteri
FACEBOOK YORUMLAR