Efendim, zaman zaman "komplo teorileri"nden, özellikle de "Amerikan komplosu"ndan söz edilir...
Ben de çeşitli zamanlarda çeşitli platformlarda, "Amerika'nın DSP ve Ecevit'e yönelik komplosu"nu anlattım; anlatıyorum...
E peki, Amerika Türkiye'de her şeye hâkim midir? Başka ülkelerde de her istediğini yapabilir mi, yaptırabilir mi?
-Kesinlikle hayır! Amerika, her şeye hâkim değildir! Her istediğini her koşulda yapamaz, yaptıramaz!
*
O zaman şunu sorabiliriz:
-Amerika, 2002 yılında Bülent Ecevit'in baskın bir erken seçimle Başbakanlıktan düşürülmesinde ve DSP'nin oyunun yüzde 23'ten 1.5'e indirilmesinde nasıl etkili oldu?
Amerika çok güçlü ve her şeye hâkim olduğu için değil, komplo üzerine DSP'li milletvekillerinin yarısının istifa edip partilerini birincilikten ikinciliğe düşürmesi nedeniyle başardı!
O arkadaşlar, Amerika'nın adamı Kemal Derviş'e kanarak DSP'den ayrılmayıp dik durabilselerdi, Amerika bir bok yiyemezdi!
Ecevit Hükümeti 1,5 yıl daha devam ederdi ve AKP de iktidara gelemezdi.
*
Yâni...
Yânisi şu: Dik durmasını beceremeyenlere herkes diz çöktürür!
Yaşadığımız sürecin birincil surumlusu, komplocularla birlikte komploculara diz çökenlerdir!
Türkiye bir felâketin eşiğine geldi, onların yüzünden...
Tarih, affeder mi, bilmem?
Ben kinci değilim ama arkadaşlarımızı kandıran Kemal Derviş'i kesinlikle affetmem!
Bu adam DEMOKRATİK SOL'un ve ECEVİT'in SİYASÎ KÂTİLİ olmuştur.
*
İkinci milletvekiliğim döneminde (12 yıl önce), "TÜRKİYE'DE REJİM FİİLEN DEĞİŞTİ" başlıklı bir açıklama yapmıştım.
Keşke yanılsaydım!
O yıldan beri de yeni rejimin (siyasal islâm ya da ılımlı islâm'ın) yasal altyapısı oluşturuluyor!
Çok da mesafe alındı!
NASS'lı bir sürece bile girildi!
Demokrasinin bir seçimlik ömrü kaldı!
O nedenle, "O partiyi bu partiyi, şu lideri bu lideri beğenmiyorum. Sandığa da gitmeyeceğim" demek gibi bir lükse sahip değiliz.
SARAY YANLISI ve YANAŞMASI olmayanların yanında yer almak zorundayız!
*
Bakınız, SARAY, Hizbullah'ın siyasal uzantısı olduğu ileri sürülen HÜDA-PAR'ı bile içine aldı.
Dahası, geçmişte Kemal Dervişçileri ihanetle suçlayan bazı arkadaşlarımızdan üçünü de saflarına kattı.
Şu işe bakın ki, DSP'den ayrılan Kemal Dervişçiler, AKP'in iktidara gelmesine zemin hazırlamışlardı; şimdi de onları ihanetle suçlayan DSP'lilerden 3'ü HÜDA-PAR'lı AKP'nin kollarına girdi.
Bu ne menem bir iştir!
Amerika, işte, bu tür kişilerin içinde olduğu her partiye istediğini yapabilir, yaptırabilir.
*
Hükümetin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendilerine de darbe yapıldığını iddia ediyor ve tabii, saçmalıyor.
Çünkü, ülke normal bir seçime, üstelik de tarihi AKP tarafından belirlenen bir seçime gidiyor...
Dahası, DSP'yi baskın bir seçime sürükleyen ve bu hükümeti iktidara taşıyan süreci hazırlayan da Amerika'ydı...
*
O zaman topu-silahı olmayan muhalefet, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bile kendi yandaşı hâline getiren AKP'ye karşı nasıl darbe yapsın, yapabilsin?!
Eski Başbakan Binali Yıldırım ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın söyledikleri ise ayrı birer rezalet!
Birine göre seçim, şampanyacılarla alnı secdeye değenler arasında olacakmış!..
Diğerine göre de 20 küsur yıldır iktidarda olan AKP, ülkeyi işgâl eden muhalefete karşı istiklâl mücadelesi veriyormuş!..
Pardon, bir de Hazine Bakanı Nebati Bey'in açıklaması var: TOGG mu, soğan mı, diye soruyor...
*
Dört iddia da akıl işi değil... Anlaşılan bir tezgâh peşindeler... En azıdan gündem karartıyorlar!..
Ekleyeyim:
Kendini solcu sanan ve AKP'nin kollarına giren birisi de "ÜLKEYİ KÜFFARA TESLİM ETMEYECEKLERİNİ" iddia etmişti!
Aslında, saçmalıklar dizisini bu arkadaş başlatmıştı...
Saçmalıklar diyorum ama çok da hafife almayalım... Dedim ya, bir tezgâh peşindeler...
Ne günlere kaldık erenler!
FACEBOOK YORUMLAR