Süheyl TUCE

Süheyl TUCE

[email protected]

Nazım Hikmet…

03 Haziran 2024 - 23:38

Bugün Nazım Hikmet’in 61 nci ölüm yıldönümü.

Paşa torunu, ressam bir annenin oğlu.
Komünist Nazım Hikmet.
Komünizmi Allahsızlık, dinsizlik zanneden, kendilerini vatansever sayıp geri kalanına hain yaftası yapıştıranların, faşistlerin, yobazların nefret ettiği Nazım Hikmet.
Hapislerde çürütülen Nazım Hikmet.
Sürgünlerde Memleketine hasret ölen Nazım Hikmet.

Bu gün baktığınızda, çeşitli kaynaklarda Nazım Hikmet için “Türk şair ve yazardır. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Dünyada 20 nci yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir.” şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

Hayat hikâyesini kendi internet sitesinden (nazimhikmet.org.tr) en doğru şekilde okumak mümkündür. İşte o zaman, henüz on bir yaşında “Feryad-ı Vatan”  isimli ilk şiirini yazan Nazım’ın ne kadar “vatan haini” olduğu anlaşılır.

En güzeli, O’nun kendi kaleminden Nazım’ca yazdığı otobiyografisidir. Burada bu otobiyografiyi paylaşmak istiyorum.

OTOBİYOGRAFİ

1902’de doğum
Doğduğum şehre dönmedim bir daha
Geriye dönmeyi sevmem.

Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim
On dokuzumda Moskova’da komünist Üniversite öğrenciliği
Kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka Parti konukluğu ve
On dördümden beri şairlik ederim.

Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
Ben ayrılıkların
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
Ben hasretlerin

Hapislerde de yattım büyük otellerde de
Açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir.

Otuzumda asılmamı istediler,
Kırk sekizimde Barış Madalyasın bana verilmesini
Verdiler de

Otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
Elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prağ’dan Havana’ya.


Lenin’i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924’te
961’de ziyaret ettiğim anıt kabri kitaplarıdır.
Partimden koparmağa yeltendiler beni
Sökmedi
Yıkılan putların altında ezilmedim.
951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52’de çatlak bir yürekle dört ay sırt üstü bekledim ölümü

Sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
Şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile
Aldattım kadınlarımı
Konuşmadım arkasından dostlarımın

İçtim ama akşamcı olmadım
Hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı, ne mutlu bana
Başkasının hesabına utandım yalan söyledim
Yalan söyledim başkasını üzmemek için
Ama durup dururken de yalan söyledim.

Bindim tirene, uçağa, otomobile,
Çoğunluk binemiyor.
Operaya gittim,
Çoğunluk gidemiyor, adını bile duymamış operanın
Çoğunluğun gittiği kimi yerlere ben de gitmedim 21’den beri
Camiye, kiliseye, havraya, büyücüye,
Ama kahve falına baktırdığım oldu.

Yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye’mde Türkçemle yasak.

Kansere yakalanmadım daha
Yakalanmamda şart değil
Başbakan filan olacağım yok
Meraklısı da değilim bu işin

Bir de harbe girmedim
Sığınaklara da inmedim gece yarıları
Yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
Ama sevdalandım altmışıma yakın

Sözün kısası yoldaşlar
Bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da
İnsanca yaşadım diyebilirim.

Ve daha ne kadar yaşarım,
Başımdan neler geçer daha
Kim bilir.

Doğu Berlin
11 Eylül 1961


Bu güzel otobiyografi her şeyi çok güzel anlatmıyor mu? Başka yazacak bir şey var mı ilave olarak.

Nur içinde yat güzel insan,
Yurtsever Komünist Nazım Hikmet…


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum