“Bir musibet bin nasihatten evladır!” sözü bir kez daha cari olduğunu öğrenmiş olduk. Salgınların, pandemilerin insanlığın geleceğini nasıl etkilediğinin daha fazla farkına vardık. Güncel olması bakımından, geleceğe daha emin adımlar atabilmek için, dünyayı kasıp kavuran bu corona salgınından öğrendiklerimizden bazı önemli gördüklerimi maddeler halinde burada zikr etmek istiyorum.
Evet, bu pandemi ile insanlık olarak biz;
1. Özelleştirilmiş sağlık sisteminin, uzun vadede sağlık sorunlarını çözümlemede ve yönetmede başarısız bir sistem olduğunu öğrendik.
2. Sağlık çalışanlarının ne kadar önemli olduğunu öğrendik. 48 saatte 6 saat uyuyarak veya uyumayarak, ağır şartlar altında hizmet edenler ile, evinde oturup tv karşısında ahkam kesenler arasındaki farkı öğrendik.
3. Sağlık çalışanlarının, ya kendisi, ya da yakını bu hastalığa mutlak maruz kalmıştır ve bu hastalık sürecini bizzat yaşamışlardır. Motivasyonun, onlar için ne denli önemli olduğunu fark ettik. Bu sebeple onları daha iyi anlamayı öğrendik veya öğrenemedik!
4. Ülke için savaşmak ile virüs için savaşmanın, biribirinden çok da farklı olmadığını öğrendik.
5. Bağlantısallığın önemini bir kez daha öğrendik! Tümden Gelim (Aristo) ve Tüme Varım( Newton, Descartes...) değerlendirme yöntemlerinin ötesinde, “Bağlantısallık Matematiği ile Değerlendirme” yöntemini öğrendik. Virüs, 30.000 nükleotidden oluşmuş bir bilgi ağı, bir enformasyonudur. İnsanda ise, 80-100 trilyon hücrenin her birinde DNA bazı 6 Milyar bilgi var! Bu Bağlantısallık Bütünselliği Matematiği, (Bayezyen Matematiği) en küçük parçayı alıp bütünü arasındaki bilgileri analiz ederek, bilgiyi işleme mekanizmasıdır. Bu Bağlantısallık sistemi, Beyinde de, Hayatta da aynı şekildeki işletim üzere çalışır!
6. Yeni bir Dünya Düzenini, eskisi ile hiç ilgisi olmayacağını öğrendik.
7. Öğrenme ve Bilginin önemini öğrendik.
8. Tabiat Kültürünü öğrendik. Hayvanların da tabiatta hakları olduğunu ve onların hayatlarına müdahale etmemiz gerektiğini öğrendik.
9. Bu medeniyetin, Newton ve Descartes ile başlayan “deneycilik uygarlığı” olduğunu ve geliştirilmesi gerektiğini öğrendik.
10. İnsanın, hatta her şeyin bu Kainatın sahibi değil, bir parçası, bir cüzü olduğunu öğrendik. “İnsan-Toplum”, “Varlık-Kainat” ilişkisinde olduğu gibi, “Hayattaş”, “Yaşamdaş” olduğumuzu farkına vardık. Bir canlının ölümünün, yaşamın sonu olmadığını öğrendik.
11. İnsan ve her canlı ölünce hayatın bitmediğini öğrendik. Hayat devam ediyor.
12. “Yaşamın bir enformasyon ağı”, insanın ve her varlığın da bu yaşamın bir parçası olduğunu öğrendik.
13. En büyük yanlışın, “Ben varsam hayat var, yoksam hayat yoktur” düşüncesinin olduğunu öğrendik. Bu virüs, bu yanlışımızı tekrar hatırlattı ve “Hayatın bir bilgi, bir enformasyon ağı” olduğunu öğretti ve çok iyi bir ders verdi. Her varlığın hayata katkısı olduğunu öğretti.
14. Bir arının, bir kuşun, bir farenin, bir solucanın, bir köstebeğin, bir yabani hayvanın, bazen insandan da daha fazla hayata katkı sağlayabileceğini öğrendik.
15. Ölümü anlamaya çalışmanın, hayatın güzelliğini anlamakta yattığını öğrendik. Her şeyin bir “Ortak Matematiğinin” olduğunu fark ettik.
16. “BEN”lik duygusunun, Sahip olmak ve sahiplenmek arzusu ile “doğayı sahiplenme gayesi” üzerine kurulu bir Neoliberalizm’in yanlış olduğunu öğrendik.
17. “Yeni Hukuk” sisteminin, yaşamın hakkının insana karşı korumasının gerekliliğini öğrendik. İnsanın hukukundan ziyade, hayatın hukukunun korunmasının çok daha önemli olduğunu öğrendik.
18. “Kurumların, Kurumsal öğretilme ve eğitilme”lerinin de çok önemli ve insanların eğitim ve öğretiminden çok daha zor olduğunu öğrendik.
19. “Çalışkanlık ve Zeki” olmaktan ziyade, “İyilik ve Yaratıcılık”in, hayata çok daha fazla katkı sağladığını öğrendik. “İyilik eğitimi” ile başlayıp, “Yaratıcılık eğitimi” ile devam etmeliyiz. Yaratıcılık, ürün üretme kavramı üzerine kurulu NEOLİBERALİZM düzeninde, “iyilik” gözardı edilmemelidir.
20. “Ölüm ve Korkusu”nu öğretti. Ölümü uzaktan duymak, yakından duymak, ölüme maruz kalmak ve ölümü yaşamak çok farklı... Ölüm Korkusu, toplumsal bağlantısallığı etkiler. Kuşlarda olsaydı, bu kadar önem vermezdik ölüme...
21. “Bilimin Önemi”ni daha iyi öğrendik. Toplum olarak ölüm korkusu ve ölüme maruz kalma endişesini yaşıyoruz. Bu süreçte, çare peşindeyiz. Bilime sarıldık. Bilimin ne kadar mühim olduğunu öğrendik. Tarihte, bilimin bu kadar önemli olduğunu insanlık hiç anlayamamıştı. Bu salgın bir fırsat olmuştur!
22. “Bilim ve Bilimcilik”in farkını daha iyi öğrendik. Bilimcilik, bilimi kendi emelleri için kullanmaktır. Bu çok tehlikelidir. Bilimcilik oynamanın ne kadar büyük bir felaket olduğunu öğrendik. “Dinamik ve Dinamit” olan bilimin, bilime ihanet edenden de çok acı intikam aldığını öğrendik.
23. Dünyanın, her yaratılanın hakkı olduğu bir yer, bir vatan ve bu vatanın tüm insanlığın ve her varlığın tek vatanı olduğunu öğrendik. Tüm dünya tek bir vatandır.
24. Tüm insanların, “insan olarak kardeş” olduğunu öğrendik.
25. Şövenist milliyetçiliğin ilim ve bilimle bağdaşmadığının öğrendik.
26. Bilimin insanlığın ortak mirası olduğunu öğrendik.
27. Toplu cinayetlerin, silah baronlarının ve savaş provokatörü ve kışkırtıcı ve harlayıcı devletlerin, bir maskeye muhtaç kaldığını öğrendik.
28. İnsanın esas vazifesinin; bulduğundan ve bulunduğundan “DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK” olduğunu öğrendik.
İşte bir kaç aforizmamız...
*Hayatın amirinin ve hakiminin bilgi olduğu “Yeni Dünya Düzeni”nde en büyük güç ve sermaye, dijital ortamın nimetlerini ücretsiz kullananların kişisel bilgileridir!
*Hayatın amirinin ve hakiminin bilgi olduğu “Yeni Dünya Düzeni”nde, bir ürüne para ödemiyorsanız, unutmayın ki, ürün sizsiniz!
*İşletim sisteminin bağlantısallık matematiği, her şeyin evrensel bütünlüğünden bir parça, en büyük gücünün bilgi ve fevkalade bir ahenk, armoni, estetik ve balans düzenindeki tek bir beyin olan “Holistik Kainat”, kendisinin de ötesinde çok muhteşem ve muazzam, namütenahi bir akıl, bir güç, bir bilgi ve bir “BEYİN” tarafından yönetilmektedir.
*Hayatın amiri ve hakimi bilgidir!
*Salgınlar; her yere üniversite(!) diploması alınabilen bir okul(!), her parasını verene diploma(!), her diploma(!) alana doktora(!), her doktora(!) satın alana doçentlik(!), her doçentlik(!) verilene profesörlük(!) bahşedilmesi, her profesörün(!) “Profesör”, her profesörün de “Bilim İnsanı” olarak kabul edilmesi düşüncelerinin çok yanlış ve tehlikeli olduğunu öğretebilse, hayata büyük fayda sağlamış olur!
*Zamanda vakti değil, vakitte zamanı yaşamak maharet...
*”Aklen Dîvâne” olmak, hikmet arzusu ve iptilâsı ile, akıllı olmanın hiç bir yolunun ve manasının bulunmadığını farkında olarak, zeka parıltılarının aydınlığında, sonsuzluğun heyecan verici enginliğine, yalnızlığın soğukluğuna ve huzuruna, sessizliğin karanlığına ve sükunetine, ufkun derinliğine ve zenginliğine, hayatta insanın insanda da hayatın, kâinatta tanrının tanrıda da kâinatın mevcudiyetini fark ederek, her şeyin canlı, “Hep” ve “Hiç” olduğu bu âlemde, “Benlik İnşâsı ve Mîmarisi” için, “Var” olabilmek gayesiyle yelken açmaktır.
*Ürettiler! Uyuttular! Yutturdular! Yeni deney kapıda! Yeni düzen yakında!
Farklı iki makamda, iki bestekarımız tarafından bestelenen bir rubaimizle bitirelim.
Segah Şarkı
Güfte; İsmâil Hakkı AYDIN
Beste; Bora Uymaz
Bahçemde segâh, kışta hicaz, yazda nevâsın!
Son devrede bir taze bahar, başka devâsın!
Gönlümde hazan goncası, sultaniyegâh Yâr!
Sen her gece rûhumdaki cân, derde şifâsın!
——————
FACEBOOK YORUMLAR