YÜRÜME SANATI

Bebeğin ilk adımlarıyla alkış tutan ellerimiz kenetlenir, göğsümüzde düğümlenen şen gülücüklerle mutluluk gözyaşları dökeriz.

Yürümektir bizleri mutlandıran

Yürümektir umutları adımlayan

Yürümektir geleceğin yollarını açan, arşınlayan

Yürümektir doğru bildiğin yolda eğitimle donanıp, ahlakla yudumlanıp, ilimle çoğalan, sanatla nefes alınan eylem.

Yürümek adım adım, bilgiye, görgüye, sevgiye, barışa, duyguya, insanlığa doğru

Yürümek olabildiğince, engin, olabildiğince özgür olabildiğince insani değerlere doğru

Yürümek tek yürekte bir olarak, bir yürekte bin çoğalarak.

Beden yoruluncaya kadar, beyin soluklanmak için akla ve zekâya dinlenme komutu verinceye kadar yürümek…

Her bireyin yürüdüğü yollar farklı olsa da öncelikli adresi aynı olmalıdır. Bu  adres; Vatan, Bayrak, Ahlak, İlim, Sanat, Sevgi, Barış olmalı. Tüm tali yolların çıktığı ana yol, tek adres.

Hani kalabalıklarda caddelerde, kaldırımlarda, sokaklarda, mekânlarda bireylerin haklarına, hukuklarına, varlıklarına, yürüme kabiliyetlerine (yaşlı, genç, çocuk, ampute, görme özürlü…) dikkat edip empati kurarak, hissederek duygu ve aklın işbirliğiyle yürürüz ya işte öyle olmalı yaşam yolculuğumuz.

Omuz atarak, çelme takarak, iterek, görmezden gelerek, ihlâl ederek bütün yollar benim diyerek değil, ahenkle, estetikle, güzellikle yürümektir ‘’Yürüme sanatında’’ aslolan.

Siyasetçilerin politikalarıyla halkın gerisinde kaldığı günümüzde siyasi mercileri adımlarımıza doğru çekerek insandan insana yakınlaştırmalı.

Siyaset adamlarının seçtikleri yolda kişisel bayraklarının değil; Etnik kimlikleriyle, diliyle, ırkıyla, inancıyla, harmanlanan halkın ayrıştırılmadan birleştiği vatan topraklarında var olan bütünsel bayrağın altında insan insan yürünmeli.

Bir duruştur, direniştir, onanmaktır, bilgidir, inaçtır, umuttur, birikimdir, eğitimdir yürümek.

Yürümek yalnızca iki ayağın üzerinde durarak dizlerin kıvrılmasıyla gerçekleşen eylemden ibaret değildir.

Yürürken asaletini, genetiği, aktarımları yürütür insan. Eh tabi akıl bu ya açık pencerelerden hücum eden düşünceler yürütmenin mecaz anlamını da dile getiriyor. Elbette Akıllardan, ahlaktan uzak olsun bu tür şeytan zikri yürütmeler.

Bu arada insanın Antropolojisini, demografik yapısını, genetiğini…dünden bugüne gelip yarına doğru yürüyen ilmi bilgilerimizi tekrar gözden geçirerek tazelenmeye çalışırken minik bir alıntıyı buraya iliştirmek isterim. Homo erectus (Latince dik insan), soyu tükenmiş insansı türüdür ve modern insanların (Homa sapiens) atası olduğu kabul edilir.

Ve, elbette ki Uzun ince bir yolda yürürken, Anadolumuzun bağrında, yurdumuzun toprağında yeşeren güzel insan, Halk ozanımız, Aşık Veysel ŞATIROĞLU’na da selam durmak isterim.

‘’ Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gediyorum gündüz gece’’

‘’Aklın erdiği, bilginin elverdiği, yeteneğin estetiğiyle donanıp yürümek bir sanattır.

Değerli dostlarım 08 Mart Dünya Kadınlar Günümüzü kutluyor, yazılı sohbetimizi burada sonlandırıyor, Sanatın ışığında aşkla yürümeye gidiyor, güzel gönüllerinize Yağlıboya resmimin bir görselini, ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yer alan bir ( Al eline dilli sazı https://www.youtube.com/watch?v=Wn-LKVF7_-8 ) şarkımı bırakıyor, yürüdüğünüz yolun nice güzel yollara varmasını, nice güzel kapılar açmasını diliyorum.

Perihan KOCA