Varoluştan günümüze uzanan bu meşakkatli yolda tarihe mal olan, tarihten silinen, tarihin kara sayfalarına yazılan, nice yaşamsal aktarımlar var.
Bu yaşamsal aktarımlarda şüphesiz ki şiddet, daima en iç acıtan halleri ile sahne almıştır ve ne yazık ki almaya da devam edecektir.
Şiddeti tanımlamada geçmişe göz attığımızda;
Bilim ve teknoloji de henüz devasa keşiflere ulaşılmadığından ve sermayenin çarkına bu denli teslim olmadığından, insana hizmet ederken doğaya müdahalesi azımsanacak boyuttadır.
Bu durumda doğaya uzanan insan eli yaşamsal ihtiyaç boyutunda kaldığından, Doğanın şiddeti doğal döngüsündedir.
Yaşama tutunan insan denen varlık ise, doğal ihtiyaçları nispetinde doğaya, hayvana müdahale edip hayatını idame ettirirken belki henüz bilimin ışığını görmediğinden, belki de hayvanı (yaşamı için avlanan hayvan) taklit ettiğinden kendi cinsine şiddet uygulamıştır.
Bilinen odur ki, insan denen varlığı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünebilmesi, üretebilmesi, kendini hızla geliştirebilmesi, hislerini akıl süzgecinden geçirebilmesi ve iletişim dilini kullanabilmesidir.
İletişim dili, jestlerle, mimiklerle, sözlerle, işaret diliyle ve hatta yazı diliyle olup muhtelif çeşitlilik ve zenginlik içermektedir. Nedenlerden biri de odur ki diğer canlıların gösterdiği şiddeti insanın göstermesi akılları zorlamaktadır.
Şiddeti tanımlamada günümüze göz attığımızda;
Bilim ve teknolojinin sayısız nimetleri, hizmetleri, erişilebilirliği, kullanılabilirliği ve yaşam kalitesinin en üst seviyelere taşınırlığı insanı daha da yüceltmiştir.
İnsana ve insanlığa yönelen bu yüceltmede insan ön saflarda iken, diğer canlılar ve doğa gerilere iteklenmiştir.
İnsan, doğa ve diğer canlılar tüketen insan tarafından bilinçsizce tüketilmiş ve tüketilmeye devam edilmektedir.
Hırsların, etik ahlak çöküşlerinin, sermayenin dişlilerinin arasında öğütülen insan, yaşama tutunurken ilkel refleksler göstermeye başlamıştır.
Üzülerek söylemek isterim ki ‘‘İlkel insan adı ile ilkel iken, günümüze doğru modern insan hal ve davranışlarıyla, eylem ve söylemleriyle ilkel kalmıştır.’’
İlimin ışığıyla aydınlanan, geçmişin birikimiyle deneyimlenen, sanatın ışığıyla soluklanan, kültürel aktarımlarla çoğalan insan ne yazık ki iletişim dilinde karnesine bol sıfırlar almıştır.
İnsanın insana şiddetini ise ne doğa ne de diğer canlılar sergilemiştir. Üstelik azınlıkta kalan diğer canlıları değil kendi cinsinden olan insanı taklitle şiddete meyletmiştir.
Ve yine ne yazık ki İletişim dili ve türleri ile donanan insan her türlü şiddette, tacizde, ahlaksızlıkta, mobbingde, kanunsuzlukta, yalanda, ihlalde, vicdansızlıkta, Empati yoksunluğunda, sevgisizlik ve ayrıştırmada insanlığı gölgelemiştir.
‘‘Bir kadın canında can bildiği canı dokuz ay on gün kanıyla besler. Bir başka kadın vahşileşen bu canın varlığını canıyla öder.’’
‘‘Bir kadının can verdiği, bir kadını canından eder.’’
Kadın ve erkekten oluşan insan türünün birbirlerine yaşattıkları acı, şiddetle artarak devam etmektedir.
Özellikle kadın ve çocuklara dönük mobbing (yıldırma), taciz, şiddet, yoksunlaştırma vicdanları karartmakta, yürekleri burkmakta, gönülleri kırmakta, sevgiyi örselemede, ruhu kirletmekte, saygıyı yok etmekte ve insanlığı karalamaktadır.
İnsani değerleri bünyesinde taşıyan her insan gibi insan ‘’şiddete hayır deme sanatında birlikte yol almalıdır.’’
Bir sonraki yazılı sohbetimizde buluşmak üzere sevgiyle yoğrulan, bilimle aydınlanan, sanatla uyanan güzel yüreklerinize Yağlıboya resmimin görselini, ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yayımladığım bir (İnsanlarda sevgi yoktu https://www.youtube.com/watch?v=QaKz4oxs0u8 ) şarkımı bırakıyorum.
Değerli dostlarım şiddete hayır deme sanatında her birimizin istek, sevgi ve azimle gayret gösterdiğine inançla ve umutla şiddete hayır deme sanatını başaranların, başaranlarla çoğalanların olduğu bir dünyaya doğru güzelliklerle kalın.
İnsanlığın o eşsiz güzelliğinde, sanatla, doğayla, sevgiyle, bilimle ve sağlıkla kalın.
ÖĞRENDİM BEN DİYECEKSİN
İlk adımdan sonra yıllar geçecek
Ne zaman büyüdüm ben diyeceksin
Eğitim notundan karne alacak
Her şeyi öğrendim ben diyeceksin
Yalancı sözlerle aldanacaksın
Sahtekâr yüzlerle şaşıracaksın
Yabancı gözlerle ağlayacaksın
Çok şeyi öğrendim ben diyeceksin
Kalplerde güzellik de bulacaksın
Kirlenmiş Dünyayı da göreceksin
En baştan her şeyi düşüneceksin
Bir şeyi öğrendim ben diyeceksin
Verilen sözleri dil tutmayınca
Sabahtan akşama fikir cayınca
İhanet insanda baki kalınca
Az şeyi öğrendim ben diyeceksin
Bilgiler akılında fikir olacak
Duygular kalbinde boyut bulacak
Gönlünde sevgiler dolup taşacak
Hiçbir şey öğrendim ben diyeceksin.
Perihan KOCA
www.perihankoca.com
www.sanatinrenkleri.com
[email protected]
[email protected]
Twitter & Facebook & Instagram & Pinterest
FACEBOOK YORUMLAR