Değerli dostlarım hepimizin çevremizde varlıklarını korumaya, sürdürmeye ve hatta çoğalmaya gayret eden muhtelif insanımsı mantarlar vardır.
Tercihlerimizi her ne kadar bu yaratıklardan yana kendimizi koruyarak uzak durma doğrultusunda kullansak da ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır.
Başarısızlığımız sadece bizim yeteneksizliğimizden değil, bu mantarları bilerek veya bilmeden besleyen mantar sever insan modellerinin meziyetinden de kaynaklanıyor. Yaşamda karşılaştığımız bu zorunlu seçeneksizliğin neticesinde de geriye ‘Bu insanımsı mantarlar ile birlikte yaşama sanatı’ kalıyor.
Mantarlar bitki bile değildirler ve kendi besinlerini üretemezler diyerek, kısaca doğada yetişen mantarlardan bahsedip, insandan olma insanımsı mantarlar hususuna dönmek isterim.
Kadın ya da erkek bedeniyle dolaşan bu iki ayaklı zavallı tipler MANTAR gibidirler. Bu İNSANIMSI MANTARLAR sizin gölgenizde biter, yalanlarıyla, iftiralarıyla, kıskançlıklarıyla, arsızlıklarıyla, ahlaksızlıklarıyla, ithamlarıyla, rezillikleriyle türer, çoğalır, beslenirler.
İlim Kültür mantarı halinde üreterek zararsız hale getirdiği Mantar türlerini keşke; kafası oturduğu yerle yer değiştirenlerle, göz hizası belden aşağı olanlarla, algısı kuburdan öteye geçmeyen bağırsak beyinlilerle, ortada sanat adına kirlilik yaratarak dolaşan abuk sabuk tiplere de uygulayabilse. Ve, İnsanımsı Mantarları da kültürle, görgüyle, insanlıkla şekillendirmeyi süratle başarabilse.
Diğer taraftan bu İNSANIMSI MANTARLAR dedikoduda, iftiralarda, yalanlarda, hırsızlıklarda…olan yaratıcılıklarını insan olmak, insan kalmak ve insanlığa fayda sağlamak için, hatta yetenekleri ölçüsünde Sanat için kullansalar, kullanabilseler.
Adını koyduğumuz, farkına vardığımız veya bir acayiplik var diyerek olumsuzlanma hissiyatına kapılıp da adını koyamadığımız bu varlıklar karşısında insan olma ve insan kalma gayretimizi korumalıyız. Bunun yanı sıra mümkün olduğunca kirlilikle beslemeden bu mantarların çoğalmasını önlemeliyiz.
Eğer bu mantar zihniyetleri kanıksayarak alışırsak, güneşi (aydınlığı, ilimi, bilimi) özleyen hatta güneşin varlığından rahatsız olan birer insancık haline geliriz.
Değerli dostlarım, sohbetimizin girişinde değindiğimiz gibi Mantarlar gölgede yeşerir, yetişir ve çoğalırlar. Gölgede kalan (karanlık) zihniyetlerden arınmak ışığımızı daha da parlatmak ile mümkündür. Yaratanın aşkıyla, insan olmanın gayretiyle, ilim ile, sanat ile bilim ile, sevgiyle aydınlanarak ve aydınlatarak bir arada yaşama sanatını geliştirirken, mantarların çoğalmasını önleyebiliriz.
Bir sonraki yazılı sohbetimizde buluşmak üzere güzel gönüllerinize ‘Sırda Gizliyim’ şiirimi bırakarak güneşli günler ışığında güzellikler diliyorum.
Perihan KOCA 03.07.17 Kadıköy
SIRDA GİZLİYİMHatırlayın derken eli titrermişBilin ki o benim serde gizliyimYüreği dostlukla umut ekermişBilin ki o benim sırda GİZliyim Şiirde yazarsa günün birindeGülerdi gözleri hüznü derindeKalbinin renkleri her an elindeBilin ki o benim sırda GİZliyim Bir şey istemezdi suskun nedenseKolunda yalnızlık duran biriyseMısralarda dili sessiz inlerseBilin ki o benim sırda GİZliyim Çaresiz kalmışsa sustuğu sözlerYaşlarla doluysa baktığı gözlerÜşütürse kalbi ateşten közlerBilin ki o benim sırda GİZliyim Sevmeyi severdi canı gönüldenAn'ları getirir gittiği yerdenKendinde kaybolmuş aşkı özündenBilin ki o benim sırda GİZliyim Dilekler temenni her an dilindeSessiz duaları saklı gönlündeYaşamın izleri çizgi yüzündeBilin ki o benim sırda GİZliyimPERİHAN KOCA 12.07.15 KadıköyPerihankoca.com , sanatinrenkleri.com[email protected] , [email protected]
FACEBOOK YORUMLAR