Nesilden nesile; Eğrisiyle doğrusuyla, artısıyla eksisiyle, güzelliklerle çirkinliklerle, sağlıkla hastalıkla, sevgiyle öfkeyle, özgürlükle esaretle, açlıkla toklukla, coğrafik zenginliklerle kıtlıklarla, velhasıl türlü hâl,oluşum, evrim, etki ve etkileşimlerle günümüze doğru süregelen yaşamlarda muhtelif aktarımlar yaşanır, yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam etmektedir.
İnsanda, doğada, hayvanda, bitkide, çoğrafyada, kentlerde, ilimde, sanatta vs. tüm canlı cansız varlıkların bir sonraki nesile aktarımları, ilgili alanların ilgili adlandırmaları ile tanımlanmıştır. Bu tanımlamalara değinmek bizim boyumuzu aşacağı gibi doğrudan konumuz da değildir. Varsın ilim dili ile ilgili bilim insanları detaylandırıp izahatanı yapsın.
İnsanı insan yapan değerlerde bu aktarımlar doğrudan her alanı kapsadığından genel tanımlamaya dokunuşla sizlerle olan bu yazılı sohbetimi yönlendirmek isterim.
Daha önceki sohbetlerimizde değindiğim gibi insandan doğan her canlı insan olarak doğar. Nefes alarak hayata tutunan bu insan canlıların, yaşamda insan olmaları, olabilmeleri ve insan olarak kalmaları, kalabilmeleri ise ayrı bir süreçtir.
İnsandan insana aktarılan önemli hususlardan biri de insanlık ve insanlık dışı genetik aktarımlardır. Bunlardan biyolojik ve öğrenilmiş genetik aktarımlar insanlığın geldiği son noktayı, bulunduğu çağı, öncesini ve sonrasını açıklar.
Bu kısa izahattan devamla insanın; insanca, insani veya insanımsı duruş, hal, eylem, ahlak, söylem gibi maddi, manen ve ruhen sergilediği durumlar kazanılmış bu aktarımlar ile birlikte sonradan (yaşadığı çağda edindiği bilgi, yaşam tarzı, sosyal durumu, eğitimi, tercihi, yaşı vb..) edindiği kazanımlar ile alakalıdır.
Bu sohbetimizde, önemle sözümü erdireceğim noktalar dan öne çıkanı insanlık sanatıdır.
‘’İnsanlık sanatı bir insanın, insana, doğaya, hayvana, çevreye, evrene olan insani tutumudur. İnsandan insana insanlık sanatında önce saygı sonra sevgi esastır.’’
Saygıda kişilerin hakkına, kimliğine, hukukuna, sınırlarına, tercihlerine, sahipliklerine yani kişiye özel durumlarına saygı esastır. Doğaya, hayvana, evrene, çevreye olan saygı ise varlık, varoluş ve yaşam döngülerine olan tanımadır.
Sevgi de ise sevgiyle bakış, kabulleniş, önemseyiş, olduğu gibi görüşün haricinde kişiselleştirerek sevgiyle sarılış vardır.
İnsandan insana olan insanlık sanatı hiç tereddütsüz en çabuk görünüp, en süratle alkışlanarak duygudaşlık hissedilendir.
Günlük yaşantımızda benim, sizin veya tanıklık ettiğimiz birilerinin sergilediği insanlık budur işte dedirten insani durumlarda, gözlerimizde sevgi ışığının ışıdığı, dudaklarımızda sevgi tebessümünün titreştiği, ellerimizde sevginin terlediği halleri yaşamak, yaşatmak ve tanıklık etmek insan yanımızı anlamlı kılar.
İnsanın sergilediği bu insanlık sanatı ile çoğalmak, var olmak ve yaşamak kuşkusuz ki en özlenendir, en istenendir.
Değerli dostlarım bir sonraki yazılı sohbetimizde buluşmak üzere; insanın, insanca yaşadığı, insani değerlerine insanca sarıldığı, sevginin verdiği zenginliği olabildiğince hissettiği insanlık sanatında sınıfta kalmadan, bir üst basamağa ereceğimiz güzellikler diliyor, yağlıboya resmimin bir görselni, bir şiirimi ve youtube’da ( Kaşı biraz öne eğsen https://www.youtube.com/watch?v=hGULYQ5BrfE ) yer alan bir şarkımı güzel gönüllerinize bırakıyorum. İnsanlık sanatıyla var olun, sanatla kalın, hoşcakalın.
TAHTIMIZI YAPARIZ DA
Tahtımızı yaparız da
Bahtımıza ne demeli
Her karanlığın sonunda
Işık vardır bilinmeli
Dokuz köyden kovulsak da
Pul yerine konulsak da
Yerden yere vurulsak da
Doğru yolda yürünmeli
Söylenmeli öğrenmeli
Doğru birdir bilinmeli
Yazılmalı çizilmesi
İlim ile gidilmeli
Hak yolunda yürünmeli
Bütün tahtlar senin olsun
Gönül tahtımda sen yoksun
Oturacak yer çok ama
Gönül başka bilinmeli
Perihan KOCA
perihankoca.com
sanatinrenkleri.com
[email protected]
[email protected]
Instagram & Twitter & Facebook
FACEBOOK YORUMLAR