Mutlu MEYDAN

Mutlu MEYDAN

[email protected]

Gelecekte Ne Olacak?

16 Şubat 2025 - 12:09

Gelecekte Ne Olacak?

Günümüz dünyası, değişim ve belirsizliğin kol kola gezdiği bir arenaya dönüşmüş durumda. Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla ilerlerken, küreselleşme tüm toplumsal yapıları derinden etkiliyor. Ekonomik sistemler sorgulanıyor, eşitsizlikler artıyor ve insanlık yeni bir çağa, bilinmeyene doğru ilerliyor. Peki, bu karmaşık ve kaotik ortamda insanlığı nasıl bir gelecek bekliyor? Bu sorunun cevabını ararken, Büyük Sıfırlama (Big Reset) gibi iddialı planlardan transhümanizm gibi fütüristik akımlara, kadim kutsal kitaplardan günümüz ekonomik modellerine kadar geniş bir yelpazeyi ele almamız gerekiyor.

Büyük Sıfırlama (Big Reset), Covid-19 pandemisi sonrası gündeme gelen ve küresel elitlerin dünyayı yeniden şekillendirme çabası olarak yorumlanan bir plan. Kimileri bu planı neoliberalizmin sonu ve yeni bir sosyalist düzenin başlangıcı olarak yorumluyor. Kimileri ise küresel güçlerin insanlığı tamamen kontrol altına almak için kurguladığı bir komplo olarak görüyor. Benim görüşüm ise, Büyük Sıfırlama’nın insanlığa etkisinin kaçınılmaz olduğu yönünde. Hayat, özünde sürekli bir değişim ve dönüşüm sürecidir. Doğanın kendisinde dahi sürekli bir resetleme (sıfırlama) mekanizması vardır. İnsanlık tarihi de nice köklü değişimlere ve toplumsal dönüşümlere sahne olmuştur.

 

Teknolojinin ilerleyişi, 2030 yılına kadar olan dönemde de ekonomik ve toplumsal yapıda köklü değişimlere sebep olacaktır. Yapay zekâ ve robotlaşma, günümüzde birçok insanın işsiz kalmasına neden olacak ve bu durum beraberinde ciddi sosyal ve ekonomik sorunlar doğuracaktır. Ancak unutmamalıyız ki, insan bu dünyaya yalnızca çalışmak için gelmedi. İnsanın asıl varoluş amacı, manevi olarak gelişmek ve yaratılışın amacına ulaşmaktır. Peki, işsiz kalmış ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bir insan, nasıl maneviyat çalışmasıyla meşgul olabilir? İşte tam da bu noktada toplumsal bir devrim ve reform yapmamız ve iş hayatımız ile toplumsal hayatımız arasında kişisel gelişimimizi de hesaba katacak bir düzen oluşturmamız gerekiyor.

 

Transhümanizm akımı ise teknolojinin insanı biyolojik sınırlarının ötesine taşıyacağını ve yepyeni bir insan türü yaratacağını iddia ediyor. Hastalıklar, yaşlanma ve hatta ölümün bile teknolojik müdahalelerle ortadan kaldırılabileceği öngörülüyor. Elon Musk’ın Neuralink projesi bu alandaki çalışmaların en bilinen örneklerinden biri. Ancak ben, aklımızı ve zekamızı geliştirmeden sadece bedenimizi geliştirmenin, insanlığı gerçek anlamda ileriye götüremeyeceği kanaatindeyim. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda, en büyük felaketlerin, savaşların ve yıkımların arkasında dahi zeki insanların olduğunu görüyoruz. Zekanın tek başına yeterli olmadığını, ahlaki gelişimin de elzem olduğunu acı tecrübelerle öğrendik. Atom bombasından sinir gazına, dinamitten modern silahlara kadar, insan zekasının ürünü olan tüm bu icatlar, aslında insanlığa faydadan çok zarar getirmiştir. Dolayısıyla, insanın gerçek anlamda gelişebilmesi için maneviyat alanında da gelişmesi, duygusal zekasını ve hislerini de geliştirmesi şarttır.

 

Peki, tüm bu gelişmeler sonrasında bizi bir ütopya mı yoksa distopya mı bekliyor? Bence cevap net: distopya. Zaten şu anda da bir distopyanın içinde yaşıyoruz. Birbirimize güvenemeyen, korku ve endişe içinde yaşayan, sürekli bir rekabet ve tüketim çılgınlığı içinde savrulan bir toplum haline geldik. Gelecek ise, bu olumsuzlukların daha da artacağına işaret ediyor. Kimse kimseye güvenmiyor, herkes birbirini kullanmaya çalışıyor. Bu durum daha da kötüleşebilir ve sonunda herkesin herkesi çiğ çiğ yediği bir toplum düzeni ortaya çıkabilir.

Kutsal kitaplarda ve çeşitli kehanetlerde bahsedilen kıyamet, yeni bir insan türü ve altın çağ gibi kavramlar, insanlığın merakını her zaman cezbetmiştir. Benim düşünceme göre ise, kutsal kitaplarda anlatılanların çoğu, insanın iç dünyasındaki savaşları ve manevi gelişimini simgeleyen alegorilerdir. Gerçek kıyamet, maneviyattan uzaklaşarak sadece maddi dünyaya odaklandığımızda yaşanır.

Peki, bu karanlık tablo karşısında ne yapabiliriz? İnsanlığın geleceği için hala bir umut var mı? Ben, umudumuzu yitirmememiz gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunun için bireysel olarak manevi gelişimimize odaklanmamız, iyi, erdemli ve aydınlanmış yöneticiler talep etmemiz ve toplum olarak birbirimize sevgi ve saygı duymayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu, elbette ütopik bir beklenti değil. Toplumda her zaman erdemli ve aydınlanmış insanlar var olmuştur ve olacaktır. Önemli olan, bu insanların seslerini duyurabilmeleri ve topluma yön verebilmeleridir.

 

Kapitalizm, insan doğasına uygun bir sistem gibi görünse de finans piyasalarının gelişmesi ve reel ekonomiden kopmasıyla işlevini yitirmiştir. Günümüzde kapitalizm, aslında bir yama politikasıyla ayakta tutulmaya çalışılan bir sistemden ibarettir. Komünizm ise, insan doğasına aykırı olduğu için hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Gelecekte, teknolojinin gelişmesiyle birlikte mevcut ekonomik sistemlerin de değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Önemli olan, bu değişimin insanlığın yararına olacak şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır.

Unutmayalım ki, güneşin altında yeni bir şey yok. Hayat, doğum, yaşam ve ölüm döngüsünden ibaret. Önemli olan, bu kısa süreyi nasıl değerlendirdiğimiz, nasıl bir iz bıraktığımızdır. Maneviyat çalışmak, hayatın anlamını keşfetmemize ve bu dünyadan manevi bir kazanımla ayrılmamıza yardımcı olacaktır.

İdeal bir dünya, herkesin bütünlük ve sükûnet içinde yaşadığı, hiçbir eksiklik hissetmediği ve sonsuz bir doyum içinde var olduğu bir dünyadır. Bu dünyada, insanlar arasındaki sevgi ve bağ, her şeyin önünde gelir. Mutluluk, malda mülkte değil, insan ilişkilerinde ve maneviyatta aranmalıdır. Mülkiyet, ölümden sonra hiçbir anlam ifade etmezken, manevi kazanımlarımız sonsuza dek bizimle kalacaktır.

Geleceğin dünyası, karşılaşacağımız zorluklara rağmen, maneviyatın ışığıyla aydınlatılabilir. Teknolojiyi insanlığın yararına kullanmayı öğrenir, birbirimize sevgi ve saygıyla yaklaşır ve manevi gelişimimize önem verirsek, daha güzel bir gelecek inşa etmek mümkün olacaktır.

Mutlu Meydan

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum