Mutlu MEYDAN

Mutlu MEYDAN

[email protected]

Depresyon: Karanlığın İçinde Bir Işık

02 Şubat 2025 - 20:55

Depresyon: Karanlığın İçinde Bir Işık

 

Dünya Sağlık Örgütü dünya çapında 300 milyondan fazla kişinin depresyonda olduğunu saptamış ve bu dünya nüfusunun %4,3’üne denk geliyor. Ancak ben bu istatistiğin doğru olmadığını, depresyonda olup teşhis konmamış çok daha fazla insan olduğunu düşünüyorum.

Modern dünyada depresyon yaygın bir sorun haline geldi. İnsanlar sürekli “depresyondayım” diyor. Ama bu sadece geçici bir keyifsizlik hali değil. Depresyon, insanın işlevselliğini ve yaşam kalitesini ciddi oranda düşüren karmaşık bir ruhsal sağlık sorunu.

Ben depresyona tıbbi açıdan değil, insan doğası açısından bakıyorum. Çünkü tıbbi yaklaşımların, ilaçların, sorunu çözmediğini görüyoruz. Depresyonu anlamak için önce insan doğasını anlamak gerekiyor. İnsan doğası karmaşık değil. Temelde, arzularımız hazla dolduğunda mutlu oluruz, dolmadığında ise mutsuz oluruz. Arzularımızı ne kadar az tatmin edebilirsek o kadar boşluk hisseder ve depresyona gireriz.

21. yüzyılda depresyonun bu kadar yaygın olmasının sebebi, gençlerin hiçbir amaç veya gelecek görememesi. İdeallerin yerini para aldı ve insanlar parayla manevi tatmin elde edemeyeceklerini keşfediyor, bu da daha büyük bir depresyona yol açıyor. Gençler ne yapmak istediklerini bilmiyor, çünkü ailelerine bakıp ortada elle tutulur bir şey göremiyorlar. Gelecekleri karanlık görünüyor, bu yüzden uyuşturucu, boş gezme, çalışma isteksizliği gibi sorunlar ortaya çıkıyor.

Araştırmalar gösteriyor ki Avrupa’da nüfusun neredeyse %40’ı zihinsel problemler yaşıyor. Amerika’da intihar edenlerin çoğu ise 13-18 yaş arası gençler. Dünyada her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor. Gelişmiş ülkelerde depresyonun daha yaygın olması da şaşırtıcı değil. Çünkü bu ülkelerde insanların temel ihtiyaçları karşılanıyor ama bir idealleri yok. Maddi her şeye sahipler ama ruhları boş. Az gelişmiş ülkelerde ise insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele ettiği için depresyona girecek fırsatları yok.

Depresyon, aslında bir çözüm arayışının başlangıcı. Bu durum, içinde bulunduğumuz koşullarda var olamayacağımızı anlamamızı sağlayan bir işaret. Doğru kullanılırsa depresyon olumlu bir şey, çünkü insanoğluna yeni bir başlangıca hazır olduğunu söylüyor.

İnsan doğası haz almaya ve acıdan kaçmaya programlı. Bu yüzden insanlar sorunlarla yüzleşmek yerine hazza kaçma eğiliminde. Ancak bu kaçış geçici bir çözüm sunuyor. 

Depresyondan kurtulmak için yapmamız gereken, başkalarıyla iyi ilişkiler kurmak. İnsanı kendinden çıkarabilecek tek şey, başkalarının ona ihtiyaç duyduğu hissine kapılması.

Toplumumuz rekabetçi bir yapıya sahip ve bu da insanların ruhsal sorunlar yaşamasına neden oluyor. Sürekli birbirimizi ezmeye çalışıyoruz. Bu nedenle toplumumuza, hayatımıza, geleceğimize yeni bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor.

Kişinin kendisini sevmesi gerektiği fikri tamamen yanlış bir teşhis. İnsan doğası zaten bencil ve kendini sevmeye programlı. “Kendimi sevmiyorum” diyen kişi aslında “hayatımı sevmiyorum” demek istiyor. Mutlu ve anlamlı bir hayat, kendini başkalarına adamakla mümkün. Tarihte iz bırakan insanlar, hayatlarını başkalarına adamış kişilerdir.

Sosyal medya da depresyonu artıran bir faktör. İnsanlar sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslıyor ve gerçek dışı beklentilere kapılıyor. Sosyal medyadaki yalan haberler, abartılı paylaşımlar, insanları daha da mutsuz ediyor.

Çocukluk çağı depresyonu da son yıllarda artış gösterdi. Bunun sebebi, çocukların da yetişkinler gibi bir amaç veya gelecek görememesi. Sürekli rekabetçi bir ortamda yetiştiriliyor ve başkalarıyla iyi ilişkiler kurma konusunda desteklenmiyorlar.

Gençleri bu tükenmişlik hissinden kurtarmak için eğitim sistemimizi değiştirmemiz gerekiyor. Rekabetçi bir sistem yerine, birbirini tamamlayan, destekleyen, iyi ilişkiler kurabilen bireyler yetiştirmeliyiz.

Toplum için dengeli ve mutlu bireyler haline gelmek istiyorsak, birbirimizi tamamladığımız, bütünlüğü ve mutluluğu birlikte inşa ettiğimiz bir toplum yaratmalıyız. Herkesin kendine has yetenekleri var ve bu yetenekleri bir araya getirerek harika şeyler başarabiliriz.

Eğitim sistemini değiştirebilseydim, öncelikle öğretmenleri eğitmekle başlardım. Öğretmenler, öğrencilerine sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda rehber ve dost olmalılar. Öğretmenler, öğrettikleri şeyleri yaşayan, öğrencilerine örnek olan kişiler olmalılar. Sınıf mevcutlarını düşürerek, öğretmenlerin her öğrenciyle birebir ilgilenmesini sağlayabiliriz.

Toplumun mutluluğu, toplumun birbirine olan yaklaşımına bağlı. İyi ilişkiler, dostluk, birbirimizi tamamlama ve destekleme, mutlu bir toplum yaratmanın anahtarıdır.

Depresyon karanlığın içinde bir ışık. Bu ışığı takip ederek, kendimizi ve toplumumuzu değiştirebilir, daha mutlu ve anlamlı bir hayat yaratabiliriz.

Mutlu Meydan

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum