LÜTFEN SESSİZ OLUR MUSUN? LÜTFEN?

İnsan gerçekten sessizlik mi ister bazı anlarda canını yakanı duymaktansa? Ya da duymayı ama acı çekmeyi mi tercih eder acaba? Neden insanoğlu bu kadar muamma içerisindedir kim bilir? Raymond Carver’ın kitabına adını veren bu güzel, daha doğrusu rahatsız edici öyküsünde cevaplarını bulmaya çalışıyoruz işte tüm bunların.
Kirli gerçekçilik akımının en iyi örneklerini veren Carver, “Lütfen Sessiz Olur Musun? Lütfen?” de bizi düşünmeye, kışkırtmaya devam ediyor.
Amerikan taşrasındaki sıradan insanın yaşamını, bazen onların iç çatışmalarını ve içlerinde gittikçe büyüyen kötülüğü anlatan yazar, sıradanlığın içindeki farklılığı yansıtmayı sürdürmüş bu kitaptaki öykülerinde de.


Carver’la tanışma eserim Katedral’de de olduğu gibi yazar, sıradan, günlük, hatta belki de bazılarımıza sıkıcı bile gelebilecek olayları ve kişileri, kişilerin durumlarını, o an içinde bulundukları halleri anlatıyor ve aradan çekilmeyi tercih ediyor. Olağanüstülük yokmuş gibi gözükmesine rağmen öykülerinde insanı hüzünlendiren, duygulandıran, zaman zaman kızdıran bir yan mutlaka olan Raymond Carver, belki de yüzeyde görünenin altındaki en iyi veren yazarlardan birisi bu açıdan. Onun öykülerini okuduktan sonra anlamadığınızı, hoşlanmadığınızı, rahatsız olduğunuzu düşünseniz dahi kesin olan bir şey var ki o da asla sizin eski siz olamayacağınız gerçeği.
“Lütfen Sessiz Olur Musun? Lütfen?” de karakterler yine günlük, ilgi çekmeyen işlerde çalışan, zaman zaman maddi sıkıntı çeken, göz önünde olmayan kişiler. Onların hayatlarından sunulan kesitler içinde bizi tam anlamıyla dürten yirmi iki öykü bulunmakta. Bu öykülerden de özellikle son ve kitaba adını veren öykü başta olmak üzere, Ördekler, Sen Doktor musun? , Yirmi Dört Hektar beni etkileyen öyküler oldu.
Sizler de günlük hayatımızın koşturmacası arasında nelerden uzaklaştığımızı ya da nelere es verdiğimizi görmek isterseniz bu güzel kitap hepinizi beklemekte.