Atatürk'ü sevmek, nefret etmek, eleştirmek son yılların en çok konuşulan tartışılan konusu oldu. Neden Atatürk'ü sevmemiz onun ilkelerini benimsememiz bazı çevreleri özellikle AK Parti hükümetini bu denli rahatsız etti. Atamız 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya köşkünde yemeğe çağırdı. Onlara yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz dedi.
Sanırım tüm düşmanlık, tüm nefretin başladığı tarih bu oldu. Atatürk’ü sevmeyen, ilkelerini benimsemeyen guruplar hep vardı. Cumhuriyet kurulduktan sonra hiçbir hükümetin Atatürk sevgisizliği, ilkelerine karşıtlığı AK parti kadar olmamıştı. Milletvekilleri, Bakanları, Gazeteleri, Televizyonları sürekli Atatürk'e kin kustu.
On yedi yıldır bizi sürekli kutuplaştıran, ayrıştıran bu hükümet ve vekilleri ne istiyorlar Atamızdan. Sevgili Atamız bu denli nefretinizi hak edecek ne yaptı?
Bence en önemli neden Ak Parti gibi temeli tarikat ve din üzerine kurulmuş bir partinin bel kemiğini sakat bıraktı.
1937 yılında siyasi bir ilke olarak laikliği kabul etti ve anayasamıza girdi.
Laiklik kısaca devlet ve hukuk işleyişinin akla bilime dayandırılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, kişisel özgürlüklerin benimsenmesini devletin değiştirilmez ilkesi olmuştur.
AK parti hükümetinin yapı taşlarını en fazla sarsan nokta ise Laiklik ilkesindeki ister Müslüman, ister Hristiyan, ister Musevi olsun her insanın inanma ya da inanmama özgürlüğüdür.
Bu durum AK parti için onarılmaz bir yaradır.
O tarihlerde AK Parti isimli bir parti yoktu ama tarihin başlangıcından beri; tüm devletlerde, uluslarda, kabilelerde sömürü aracı olan dinin kullanılması vardı.
Atamız bu tarihi hatayı güvence altına almıştır.
En azından o yıllarda Atamız bu düşüncenin huzurunu yaşıyordu.
On yedi yıldır AK Parti ile yönetilen ülkemizdeki politikaları iyi ki Atamız görmedi.
Söylenenleri, yapılan yayınları, konferanslarını, alınan yanlış politik kararları görmedi, duymadı.
Atatürk bu denli nefreti hak edecek ne yaptı. AK Parti Vekillerinin, Bakanlarının, hatta o dönemlerde
Samsun Büyükşehir belediye Meclisi AK Parti Gurup Başkan Vekili Hasan Uzunlar " Arapçayı 13 Kasım 1919'da kaldırdın, medreseleri kapattın, sarıkları yasakladın, alimleri astırdın, bu yüzden bugün Fatihalarla değil kornalarla anılan tek kişi sensin.
Kılık kıyafet devrimindeki resminin altına ise "Yahudi şapkası benzetmesi yaptı. Gebze Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü Mevlüt Akbulut CHP 18 Temmuz 1923 'te resmi dinimiz Hristiyan olsun diye kanun teklifi verildiğini söyleyen bir paylaşımda bulunmuştu.
AK Parti hükümeti, milletvekilleri, bakanları, parti sevicileri, Atatürk’ü sevemez o yürek, o bilinç, o inanıştan o kadar uzaklar ki.
On yedi yıldır politikalarıyla, aldıkları kararlarla verdikleri zarara rağmen Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi bu duygularla yaşayan milyonları her zaman AK Partinin karşısında kale gibi dikmiştir.
Diklenmeye de devam edeceğiz, yaşasın tam bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyeti yaşasın, içimizde hiç bitmeyecek olan Atatürk sevgisi.
Atamızın şu sözlerini hiç unutmayalım." Şayet ölecek olursam, memlekete ait söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. Çünkü yürürlükteki Cumhuriyet yasaları bu işleri temine yeterlidir.”
Büyük Atamız " Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din ait olduğu yerden temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır."
Sanırım Atamızın bu sözü on yedi yıldır AK Parti iktidarı sırasında yaşadıklarımızın bir özeti...
Sevgiyle Kalın...
Merve ÇAPAN
FACEBOOK YORUMLAR