Ve uzakta bir yerde, insanları sıcak mı sıcak, azla yetinen, çiftçisi, memuru, işvereni ezilen bir ülke varmış. Bu ülkeyi yirmi yıldır yönetenler ne tarlada ekin, ne ağaçta meyve bırakmışlar. Dönüm dönüm tarlalar ekilmiyormuş. Traktörler, biçerdöverler mazotun pahalılığından çalıştırılamıyormuş.
Halk kendi kendini besleyemez hale gelmiş. Ekmek, su, et, sebze akla gelen her türlü tüketim malzemesi çok pahalıymış. Tarlalarda ürün, ağaçlarda meyve kalmamış ama bu kasabada insanlar ,bıkmadan, usanmadan direniyormuş. Yaşama , kasabalarının yarınlarına, güzel günlerin geleceğine inanıyorlarmış. Kasabanın şerifi ve arkadaşları çok vurdumduymaz, çok bencilmiş.
Kasabanın ekonomisi, siyasi yapısı, kasabalıların yaşadığı sıkıntılar konusunda çok vurdum duymazmışlar. Sadece kendi ve çevrelerinin gücü ve onların zenginliği ile ilgileniyorlarmış.
Kasabanın ve halkın içinde bulunduğu perişanlık umurlarında bile değilmiş. İşçi ,iş veren yeni yeni vergiler altında eziliyorlar, insanca yaşama hakları umarsızca ellerinden alınıyormuş.
Kasabanın halkı tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen, evinde çayını demliyor çorbasını içiyormuş. Kasabanın Şerifi sadece kendinin ve çevresinde ki alkışçılarını zengin ettmekle meşgulmüş.
Bu kasabanın eğitim yuvaları, keşmekeş içindeymiş. Medeni, yüzü batıya dönük, çağdaş eğitimler yerine çok hassas ve eğitimler. Üzeri bir kavram olan din kavramını kullanıyorlar, gelcek beyinleri bilinçli bir şekilde cahil bırakıyorlarmış.
Fabrikalar , imalathaneler, küçük ya da büyük çaplı tüm iş yerleri ağır vergi yükü altında eziliyorlarmış.
Bu kasabanın şerifi ve arkadaşları sadece kendi krallıklarını korumak amacındaymışlar. Kasabaları ve insanlarının yaşadığı sefalet ve zorluklar umurlarında değilmiş. Kasabalarının gelişmesi, ilerlemesi, sanayi ve ekonomik anlamda kalkınması ve halk zerrece umurlarında değilmiş.
Her akşam yeni zamlarla halkın sırtında ki yükü arttırıyorlarmış.
Bu kasabada güçlü ve zengin olan onların yanında kalarak daha fazla zenginleşmeye devam ediyorlarmış.
Kasabanın asıl halkı ise fakirlik, acı, sefalet , adaletsizlikle savaşıyormuş.
Her ne yaşanırsa yaşansın, koşullar ne denli zor olursa olsun , kasabanın kalan halkı tüm bu olumsuzluklara karşı var gücüyle direniyor, umutlarını canlı tutup bir birlerine kenetleniyorlarmış.
Ve güzel günlerin geleceğine dair ümitlerini asla yitirmiyorlarmış.
Ve hiçbir koşulda yitirmeyeceklermiş…
Merve Çapan…
FACEBOOK YORUMLAR