Zeki Müren gazeteci Taha Akyol ile 1987 yılında yaptığı söyleşiden bazı kesitler şöyle;
“peki sizce kara sevda nedir Zeki Bey;…..
Hani sırılsıklam tabir edilir ya siz hiç öyle aşık oldunuz mu?...
Sırılsıklam.. “Ben sekiz sene 1962’ den 1970 ‘e kadar büyük bir sarhoşluk içinde bir aşk yaşadım Allah bana bir daha öyle bir aşk nasip etmesin.
Çünkü kalbim dayanmaz aşkın öylesine o günlere dönüyorum düşünüyorum da….
O nasıl bir çileymiş ama aşkın acısını tattım.
Çok iyi biliyorum düşünemiyorum, hayatta aşkın acısını tattım çok iyi biliyorum düşünemiyorum hayatta öyle bir aşka ikinci kez katlanabileceğimi onun için aşık olmamak için Tanrıya yalvarıyorum çünkü aşkın yaşı yok.
Hem insan çiçeği de sevmeli, güzel renkli kelebeği de, sevmeli – Yunus Emre’nin felsefesine tapıyorum.
Çok büyük aşklar acıyı da beraberinde mi getirir.
Gerçekten insan aşık olmamak için tanrıya dua eder mi?
Gerçek aşk acı, özlem, beklemek istediğiniz karşılığı alamayınca yaşamınızı cehenneme çeviren bir şey midir.
Sanırım bunun gerçek cevabını aşkı yaşayan ve onu kaybeden kişi verebilir.
Peki kimdi Zeki Müren’in aşık olduğu kişi?
Zeki Müren’in tüm dünyası olan yakışıklı bir hava subayıydı, ismi Kürşat’tı – Kürşat Bey Türk sanat müziğine aşıktı. Zeki Müren şarkıları dinliyor, en büyük hayali Zeki Müren ile tanışmaktı- yakın bir arkadaşı Kürşat beye, Zeki Müren’in sahne almadan önce Cihangir’de bir saunaya gittiğini söyledi.
Kürşat Bey bu saunaya gitti ama Zeki Müren yoktu.
Kürşat Bey tam kapıdan çıkıyordu ki Zeki Müren’i gördü. Ona duyduğu hayranlığı anlattı. Zeki Müren bu Yakışıklı subaya görür görmez aşık olmuştu.
Bu aşkın en yakın tanığı Berrin Hanım şunları anlatıyordu. Kürşat Bey Zeki Beyin aşık olduğunu anlamasına ve kafasında böyle bir ilişki olmamasına rağmen, tüm tabuları yıkarak onu evine davet etti. Kürşat Beyde Zeki Müren’e çok hayrandı. İlişkileri tamamen platonikti. Zeki Müren’in programı bittikten sonra yağmurda olsa, karda olsa el ele sabahlara kadar geziyorlar, geç saatte sabaha karşı eve geldiğini söylüyordu Berrin Hanım. Bunun çok büyük bir aşk olduğunu anlatıyordu.
Zeki Müren karda olsa, yağmurda olsa her hafta Kürşat Beyin birlikten çıkıp gelmesini bekliyor, o hafta gelmezse Zeki Müren’in dünyası kararıyor, aklını yitirecek gibi oluyordu.
Gece yarısı arabaya binip Kürşat Beyin birliğinin olduğu Kasabaya gidiyorduk diye ifade ediyor Berrin Hanım – bu gidişler öyle çoğalmıştı ki orada bir ev kiraladı.
Zeki Müren için başka bir sorun vardı, o tüm Türkiye’nin tanıdığı bir star,, bir yıldızdı. Eve nasıl girip Kürşat Bey’le buluşacaktı. Aşkı koskoca starı şaşkına çevirmiş, sevgiliyi görme adına çareler arıyordu. Sonunda siyah kadın çarşafı aldı. Çarşafı aldı arka koltuğa yatıyor. Üstünü örtüyor eve girip sevgilisi ile buluşuyordu. Sevgilisini beklerken saatler geçmiyor, başına bir şey geldiğini sürekli tekrarlıyor saatine bakıyordu.
Zeki Müren’in en büyük korkusu, Kürşat Bey’in hayatında bir kadın olmasından korkuyordu.
Sevgilisinin her sahneye çıktığı yere gelmesini istiyor, söz verdiği halde sevgilisi gelmezse sahneye çıkmakta zorluk çıkarıyordu.
İki erkek aşık olabilir miydi olmuştu işte. Tarih başlangıcından beri böyle aşklara sahne olmuştu.
Aşk asla cinsiyeti ve kimliği olan bir duygu olamazdı. Olmamıştı da zaten, yıllar içinde içinde ilişkileri dostluğa dönüşmüştü.
Kürşat Bey bir Hostes arkadaşıyla evlenmiş bir oğlu olmuştu.
Zeki Müren öldüğünde ise kasadan Kürşat Bey’e yazdığı mektuplar çıkmıştı.
Zeki Müren 24 Eylül 1996 Salı günü vefat etmişti. Bursa morgunda bir ziyaretçisi vardı. Kürşat Bey oğluyla Bursa morgundaydı.
Gözyaşlarını belli etmemeye çalışıyordu. Kürşat Bey dostuna, arkadaşına, sevgilisine, aşkına uzun uzun bakıyordu.
Kürşat Bey Zeki Müren’i alnından öptü ve veda etti.
Ölümsüz bir sevgi tarih sayfalarına böyle yazıldı.
Merve ÇAPAN
FACEBOOK YORUMLAR