İki kıtalı, yedi tepeli, surlarıyla bizi kucaklayan zamansız şehir İstanbul.
Seninle sohbet etmek istedim; hangi köşene , hangi tarihi mekanınla konuşabilirim; o kadar İstanbulsun ki.
Gezebildiğim hangi semtinle, dertleşebilirim her köşe başında anılarım olan ömrümle beraber gezdiğim şehir.
Beyoğlu benİ büyüleyen Beyoğlu, renk renk, umut umut insanların kaldırım taşlarını arşınlayarak gezmesi beni güzelliyle kendine aşık eden İstanbul .
Tarihe yolculuk eden Beyoğlu Tren Tramvayı; gözümün önünden geçen belleri incecik kloş etekli zarif ayakkabılı kadınlar, takım elbiseleriyle kravatlarıyla zarafetleriyle gezen beyefendiler. Ya muhteşem Galata Kulesi.
Galata Kulesi fener kulesi olarak yapılmış, İstanbul’un tartışmasız en güzel kulelerinden biri.Hazerfan Ahmet Çelebi’yi kanatlarıyla uçarken hayal etmek hiçte zor değil.
İnsan seni sevmeye görsün her köşe başında her sokağında aşkı yakalıyor.
Benimle konuşan fısıldaşan, aşkın sevdanın sembolü Kız kulesi.
Binlerce yıllık bu görkemli yapı; kulenin romantik yalnızlığı güzeller güzeli aşık Kızkulesi. Kulenin romantik acılı hikayesi mitolojik olsa da beni hep etkilemiştir.
Hero Afroditin rahibelerindendir ve aşka tövbe etmiştir.
Afrodit tapınağında bir şölen düzenler ve Leondras ile Hero orda karşılaşıp birbirlerine aşık olurlar ve gizli gizli buluşmaya başlarlar.
Soğuk bir kış gününde yüzerek sevdiğine ulaşmak isteyen Leondras boğazın serin sulara kapılarak hayatını kaybeder. Hero’da kız kulesinden atlayarak yaşamına son verir.
Kız kulesinin yalnızlığına çok yakışan bir hikaye. Aşkın , sevdanın , ayrılıkların sembolü olan bu kule, birçok sanatçıya ilham olmuş ve olmaya da devam edecektir. İstanbul ben seni mekanlarınla , yaşanan hikayelerin ve aşklarınla seviyorum.
İstanbul her semtinde her tarihi mekanın da yüzlerce aşk hikayesi var işte bunlardan beni etkileyen birde zaman zaman bana kilometrelerce yol yaptıran aşk hikayesi yazar Julien Viad le takma adı( Pierre Lotti’nin) aşkı.
Pierre Lotti Çerkez köleyi öyle sevmiştir ki İstanbul’dan ayrılamamıştır. Kahvenin penceresinde, belki de bir ağacın altında Aziya’de yazdığı mektuplar ,şiirler gelir aklıma .
Bu aşık adam Aziyade’ye bir de roman yazmıştır.Pierre Lotti tepesi Haliç’in dalgalarını, ağaçların seslerini dinleyen bir aşk hikayesi anlatıyor bizlere..
Bir gün Fransa’ya yolunuz düşerse, Pierre Lotti müzesinde Aziyade’nin imitasyon mezarını görebilirsiniz.
Birde kültür ve tarihin olabildiğince kucaklaştığı Fener Balat ve bu semtlere ilham veren Altın Boynuz var.Sokaklarında restorasyon çalışması yapılan bu semtler ; umarım ve cumbalı evlerle, yaşatılmaya çalışılan o eski tarihi dokuya.
Önünüze sık sık çıkan sinagoglar ,kiliseler, karmakarışık Çıfıt çarşısı.
1950 ‘ler de Rum , Ermenİ, Yahudi , Türk halklarının oluşturduğu kültür mozaği, saygı, komşuluk sokaklarda gezen leblebiciler , tulumbacılar, bozacıları hayal etmek adeta zamanda geri gitmek.
Hikayelerinle, tarihinle , boğazınla süslenmiş bir gelin kadar güzel bir kentsin sen İstanbul..
Aşksın sen İstanbul Aşk.
Sevgiyle kalın
Merve Çapan
FACEBOOK YORUMLAR